H. İbrahim CAN |
|
Bosna'da, Sırplar ne yapmak istiyor? |
Bosna Hersek’te neler oluyor? Avrupa’nın ortasında, dünyanın gözü önünde Sırpların 200 binden fazla Bosnak’ı katlettiği, üç yıl süren bu katliâmda Boşnakların üstünlüğü ele geçirmeye başlaması üzerine Batının müdahale ederek Dayton Anlaşmasıyla sonlandırdığı savaşın üzerinden 14 yıl geçti. Katliâmın mimarlarının ikisi hâlâ kaçak. Bu anlaşmayla ülkenin yüzde 49’u Sırp Cumhuriyetine, yüzde 51’i ise Bosna-Hırvat Federasyonuna verildi. Aslında bu paylaştırmada nüfus oranlarına göre Sırplar korundu. Hatta o dönemin Boşnak Genel Kurmay başkanı Hırvatlarla birlikte Sırplara karşı üstünlük sağlayıp, onların işgal ettikleri toprakları geri almaya başlayınca, anlaşmayı ABD adına planlayan Richard Holbrook’un kendisine baskı yaparak ilerlemeyi durdurmasını istediğini, çünkü ne kadar ilerlerse ilerlesinler yüzde 51-49 oranını anlaşmaya koyacaklarını söylediğini açıkladı. Nitekim ortaya karmaşık ve işlemesi zor bir sistem çıkarıldı. İki tarafın da kendi ordusu, polis gücü ve parlamentosu oluştu. Hâlâ bulunmaya devam eden toplu mezarlar ve kayıplar yüzünden kanayan yarayı, şimdi Sırpların kendi kontrollerindeki bölgeyi Sırbistan’a ilhak etme çabaları yeniden deşmeye hazırlanıyor. Dayton Anlaşmasının oluşturduğu bölünmüş yapı, bu çabaları kolaylaştıracak nitelikte. Bu yüzden şimdi bu anlaşmanın yeniden gözden geçirilmesi isteniyor. Ancak Sırplar müdahale gücü ve özel temsilcinin tamamen ülkeden çıkması için ısrar ediyor. Böylelikle hedeflerine ulaşmaları kolaylaşacak. Sırbistan’ın desteğini alan Sırpların yanı sıra Hırvatlar da ülkenin etnik sınırlara göre fiilen bölünmesine katkıda bulunuyor. Meselâ; Mostar’da Boşnaklar ile Hırvatlar arasındaki siyasal anlaşmazlık, şehri işlemez hale getirdi. Üç yıl önce Milorad Dodik’in Sırp Cumhuriyetinde iktidara gelmesiyle birlikte, gerginlik arttı. Sırp parlamentosu Dayton anlaşmasına aykırı olarak, ülkenin birliğini bozucu yasal düzenlemeleri kabul etti. Bu da ulusal hükümetin zayıflatılması anlamına geliyor. Dodik’in bağımsızlık referandumu yaptırmak için oy pusulaları bastırdığı haberleri bile geliyor. Kendisi ise herhangi bir çatışma ihtimali olmadığını ileri sürüyor. Zaten ülkede gerginliğin artmasıyla üç etnik gruptan insanlar kendi gruplarının yoğun olduğu yerlere göç etmeye başladı. Avrupa Birliği’nin bu kez geç kalma riskini göze alma lüksü yok. Bir an önce Bosna Hersek’teki sorunların çözümü yolunda adım atılması ve Sırpların kontrol altına alınması gerekiyor. Türkiye’nin de tarihî bağlarımız bulunan Bosna’daki durumu yakından izlemesi ve Müslüman Boşnakların bir kez daha zulme uğraması ihtimalini ortadan kaldıracak adımların atılması için uluslar arası toplum nezdinde gerekli çabaları başlatmasının tam zamanı. Hiç kimsenin Başçarşı’daki huzurlu Ramazanı bozmasına, camilerde okunan ezanı susturmasına izin verilmemeli. 25.08.2009 E-Posta: [email protected] |