23 Eylül 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Şaban DÖĞEN

Onu, doğru sözlülüğü kurtardı


A+ | A-

Bayram yazıları sebebiyle geçtiğimiz Cumartesi günü devamını bir başka yazıya bıraktığımız Hz. Ka’b’la ilgili hâdiseye bugün devâm edelim:

Dünya dar gelmeye başlamıştı Hz. Ka’b’a (ra). Herkes yan çiziyor, kimseyle iki kelâm edemiyordu. Birgün amca oğlu, çok sevdiği insan Ebû Katade’nin yanına gitmiş, selâm verdiği halde cevabını alamamıştı. “Ey Ebû Katade! Allah için soru-yorum. Allah’ı ve Resûlünü (asm) ne kadar sevdiğimi biliyor musun?” diye sormuş, yine cevap alamamış, ancak ısrarı üzerine, “Allah ve Resûlü (asm) daha iyi bilirler” diye karşılık vermiş, başka da bir kelime etmemişti. Birgün çarşıda dolaşırken yiyecek satmak için Medine’ye gelen bir Şam kıptîsi, yanına yaklaşmış, eline bir mektup tutuşturmuştu. Mektup Gassan Meliki’nden geliyordu. Kendisine uygunsuz davranıldığını belirttikten sonra “Allah sizi hukukun çiğnendiği, kıymetin bilinmediği bir yerde bırakmasın. Yanımıza gel, size ikram ederim” diyordu. Hz. Ka’b, “Bu da başıma bir belâdır” deyip mektubu ateşe atıp yakmıştı. Aradan tam kırk gün geçmiş, bir elçi gelip, Resûl-i Ekrem’in (asm) eşinden ayrı oturmasını emrettiğini söylemişti. “Ne yapacağım, onu boşayacak mıyım” dediğinde, “Hayır, ondan ayrı oturacaksın, boşamayacaksın” denilmişti.

Hz. Ka’b, eşini anne babasının yanına göndermiş, Allah’ın hükmü gelinceye kadar birlikte kalmalarını söylemişti. Böylece aradan tam elli gün geçti. Ellinci gecenin sabahında evinin damında sabah namazını kılmış, yeryüzünün onca genişliğine rağmen dar geldiği o günlerde Sel’ Dağından bir ses, “Ey Ka’b bin Malik! Müjde müjde!” diye seslenmişti.

Allah Resûlü (asm) sabah namazını kıldıktan sonra Hz. Ka’b ve diğer iki arkadaşının tevbelerinin kabul edildiğini ilân etmiş, halk da koşarak bu müjdeyi ulaştırmaya çalışmış, müjdeyi ilk önce Sel’ Dağından seslenip ulaştıran kişiye sevincinden üzerindeki iki elbiseyi çıkarıp hediye etmişti. Oysa o gün için bu iki elbiseden başka bir elbise de yoktu. Emanet iki elbise alıp hemen Allah Resûlü’nün (asm) yanına koştu. Halk bölük bölük onu karşılıyor, tevbesinin kabulünü tebrik ediyor, “Allah’ın affı kutlu olsun” diyorlardı.

Mescid’e gittiğinde Allah Resûlü’nün (asm) ashabın ortasında oturduğunu gördü. Talha bin Ubeydullah yerinden fırlayıp koşarak Hz. Ka’b’ın elini sıkıp tebrik etti. Mecliste selâm verdiğinde Allah Resûlü’nün (asm) yüzünün sevinçten parladığını görmüş, “Annen doğurduğu gündenberi üzerinden geçen günlerin en hayırlısıyla müjdelerim” buyurduğunda, sevincinden yerinde duramaz olmuş, “Ya Resûlallah, sizin tarafınızdan mı, Allah tarafından mı?” diye sormaktan kendini alamamış, Allah Resûlü de (asm) “Benim tarafımdan değil, Aziz ve Celil olan Allah tarafından” buyurmuştu.

Bunun üzerine Hz. Ka’b, “Ya Resûlallah! Tevbemi tamamlamak için bütün malımı Allah ve Resûlü (asm) yolunda tasadduk edeceğim” dediğinde Allah Resûlü (asm), “Malından bir kısmını yanında bırakman senin için daha hayırlıdır” buyurmuşlardı. O da Hayber’deki hissesini elinde bırakıp diğerlerini bağışlıyor, “Ya Resûlallah, Allah beni ancak doğru söylemem sebebiyle kurtardı. Hayatta kaldığım sürece doğru söylemek ancak tevbemin devamı olacaktır” diyordu.

Gelen âyetlerden o ve onun gibilerle ilgili olan âyetler şu meâldeydi: “Haklarındaki hüküm geri bırakılmış olan üç kişiye de Allah tevbe nasip etti. Öyle ki, yeryüzü, o kadar genişliğiyle beraber onlara dar gelmiş, kalpleri sıkıştıkça sıkışmış ve Allah’ın azabından kurtulmak için O’ndan başka sığınacak bir yer olmadığını anlamışlardı. Sonra Allah onlara pişman olup dönmeleri için tevbe nasip etti. Muhakkak ki Allah, tevbeleri çokça kabul edici ve kullarına merhamet edicidir. Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğrularla beraber olun.” (Tevbe Sûresi: 118-119.)

23.09.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (22.09.2009) - Gerçek din kardeşliği

  (21.09.2009) - Bütünleşmek ve kenetleşmek

  (20.09.2009) - Bayramda sevinebilmek

  (19.09.2009) - Gazadan geri kalınca

  (18.09.2009) - Allah’ın hiç affetmediği günah

  (17.09.2009) - Kusurlara nasıl bakmalı?

  (16.09.2009) - Âfetlerin perde arkası

  (15.09.2009) - Kadir Gecesi muhasebesi

  (14.09.2009) - Sel baskınlarının hatırlattıkları

  (13.09.2009) - Gerçek kurtuluş

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.