Ali FERŞADOĞLU |
|
Nişanlılıkta dinî nikâhtan sakının! |
Bazı aileler, nişanlıların daha sık görüşebilmeleri ve haram işlemelerini önlemeye yönelik, güya “imam nikâhı” tedbirini alıyor. Oysa, resmî bir bağlayıcılığı olmayan bu nikâhtan sonra, fecî sonuçlar doğabilir. Terazilerin bozulduğu, ölçülerin yitirildiği, nefsi arzu ve isteklerin, olumsuz duygu ve hasletlerin tamamen başıboş kaldığı, ahlâksızlık bombardımanının yaşandığı bu zeminde, nişanlılık münâsebetleri de ince bir çizgiyi takip ister. İki şahit huzurunda (şahitler bunu ilân edecek, kamuya mal edecek mahiyette olmalı) tarafların kabul-icap şartlarını yerine getirdikleri nikâh, meşrû nikâhtır. Bunun dinisi, imamlısı, imamsızı olmaz. Nişanlılık devresinde, yalnızca “dini nikâh, imam nikâhı” son derece sosyal, hukukî birçok mahzurlar taşır. İmam nikâhının / dinî nikâhın devam etmesinin sebebi şudur: Cumhuriyet öncesinde, nikâhı belediye memurları yerine, resmen imamlar kıyardı. Dolayısıyla onun bir kaydı-kuyudu vardı ve hukukî işlemler, muâmeleler onun üzerine binâ edilirdi. Bugün, imam veya dinî nikâhın resmî ve hukukî hiçbir bağlayıcılığı yoktur. Hatta, belediye memurunun kıydığı nikâh, imamın kıydığı ve adına “dinî nikâh” denen akitten çok daha güçlü ve makbuldür. Peygamberimiz (asm) “Bu evlenmeyi duyurun! Evlenme işlerini mescidlerde yapın! Üzerine de defler çalın! Çünkü, helâl ile haramı ayıran şey, onu duyurmaktır” 1 buyurmuştur. Evlenmek isteyen kişiler, teferruâtlı bir araştırma yaptıktan, küfüvünü, yâni dengini bulduktan, sözleştikten veya nişanlandıktan sonra, artık birbirini, âile ferdlerini iyice tanırlar. Nişanlılık ile de aralarında bir akrabalık bağı kuracaklarına dair bir kısım bağlayıcı ve resmî olmayan muamelelerde bulunurlar. Böylece, hem evlenecek olanlar, hem de onların âile efradı, tanışarak sosyal yapılarını daha iyi tanıma fırsatı yakalarlar. Nikâh, bir arada yaşamayı, bazı mükellefiyetleri yerine getirmeyi ve cimâyı, yani cinsi münâsebeti meşrû kılan ve şer’î ölçüler dahilinde yapılan bir akit, antlaşmadır. Diğer bir ifadeyle evlenmek, yuva kurmak, bir arada yaşamak ve neslin devamı için yapılan sözleşmedir. Sakın, sakın! Nişanlılık döneminde “dinî veya imam nikâhı” yapmayınız, yaptırmayınız. Zira, yaptırılırsa, artık dinen, örfen ve ahlâken karı-kocadırlar. Mahremiyet sınırları kalkmıştır... Ve bir zaman sonra, taraflardan birisi veya her ikisi, evlenmemeye karar verirlerse; mahremiyet sınırlarının ortadan kalkmasından dolayı doğan sonuçlar, hukuken nasıl çözülecektir? Resmî nikâh olmadığından nasıl sonuçlar doğuracaktır? Sakın, sakın! Resmen evli olanlar bile birçok problemle cedelleşip, haksızlıklara maruz kalırken, nişanlıların nikâhlanması intihardan farksızdır! Veya aileler şu dayatmalarda bulunacaktır: Madem karı-koca münasebetleri gibi ‘vahim sonuçlar’ ortaya çıktı; öyle ise evlenmelidirler! Peki, bu evliliğin ileride taraflara getireceği vahim sonuçları hesap edebilmek mümkün mü? Bu arada, vefat, tedâvisi imkânsız bir hastalık da arız olabilir. Bunlar zamanla ortaya çıkan hususlardır. Nikâh kıyarak, hem nişanlılık devresini, hem evlenecek olanları zor durumlara sokmanın anlamı yok!
Dipnot: 1- Aişe (ra) Rezîn. 23.09.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |