Osman ZENGİN |
|
Bu kimin bayramı? |
Elbette bizim, yani bir ay boyunca sevabını yalnız Allah’tan bekleyerek ve O'nun rızası için oruç tutan Müslümanların bayramıdır. Dün (meşrû mazeretsiz) oruç tutmamak haramsa, bugün de oruç tutmak haramdır. Peki, oruç tutmayan, özellikle de, keyfî olarak oruç tutmayan ehl-i siyam muhalifleri, günler öncesinden bavullarını hazırladılar bile, bayram tatilinden istifadeyle tatil beldelerine gitmek için; hak etmedilerse, onlara nasıl bayram oluyor o zaman? Bizde atasözü şekline gelmiş bir ifade var: “Oruç tuttuğuyla bayram etmez” diye. Aslında bu, geçimsiz insanların tavırlarını anlatmak için kullanılan bir cümleyken, şunu da anlamamız lâzımmış demek ki: Oruç tuttuğumuz kimselerle beraber bayramı da yapacakmışız. Zaten diğerleri, bizimle beraber oruç tutmadılar ki, bayram yapsınlar. Onlar; bayramı rahat yapsın diye, Müslüman’a verilen tatil imkânından faydalanmayı çok güzel biliyorlar. Aslında imkân olsa, özellikle devlet dairelerinde çalışanlar için bir uygulama getirilse, “Bu tatil, sadece oruç tutanların birbirine bayram ziyareti yapma kolaylığı için yapılmıştır. Oruç tutmayanların böyle bir derdi olmadığından onlara tatil yok, çalışmaya devam edecekler. Tıpkı Ramazan’da yemeye devam ettikleri gibi” denilse nasıl olur bilmem? Hem ibadet yapma, hem de O'nun nimetlerinden istifade et! Ne güzel şey! Zaten onların dilinde bu bayramın adı “Ramazan Bayramı” değil de, “Şeker Bayramı”dır. Nereden bulup, nasıl ihdas ettilerse böyle bir kelimeyi? Akılları fikirleri; hep yiyip içmek, nefsin her türlü arzusunu yerine getirmek olduğundandır her halde. Bu, yüzde iki-üçlük Nişantaşı sosyetesi kaynaklı hallerden nasıl kurtulacağız bilmem? Bu vatanın, bu milletin nimetlerinden istifade edip, ona aykırı işlerde bulunanlar, ne zaman milletle beraber olur acaba? Neyse, onları orada bırakalım. Evet, yapılan güzel bir işin sonunda hep mutluluklar olmaz mı? Mükâfât merasimi, düğünler, bayramlar gibi. İşte, Müslümanın senede en büyük iki umumî ibadetinin neticesinde, Cenâb-ı Hakk’ın onlara verdiği iki bayramdan biridir Ramazan Bayramı. İslâmın beş şartından biri olan orucun tutulması neticesi idrak edilen Ramazan Bayramı (fakirlere verilen fitreden dolayı “fıtır bayramı” da denir buna) ümmetin on beş asırdır îfâ ettiği bir bayramdır. Bir ay boyunca oruç tutup, ibadet ettiğimiz Müslümanlarla ortak sevincimizi paylaşırız bugün. İnsan, Hz. Peygamber’in (asm) şu iki hadis-i şerifinde bahsettiği: “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan umarak Ramazan orucunu tutarsa, Allah o kimsenin geçmiş günahlarını bağışlar.” “Kim Ramazan ayının faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek, Ramazan’ı ibadetle ihyâ ederse, geçmiş günahları bağışlanır.” halleriyle hallenirse, artık yeniden günah kazanmak için uğraşmaz her halde. Tabiî, bu arada mühim bir şey de şudur: “Ramazan gitti, kaldığımız yerden devam” dememeliyiz. Dünyaya gönderilmesindeki esas maksat; Rabbini tanıyıp, ona duâ ve kulluk etmek olan insan, gaflette bulunup da, ömrünü “vur patlasın çal oynasınla” geçirmeyip, Ramazandan sonra da yine ibadetlerine devam etmesi lâzım. Bayram gecelerinde yapılan ibadetlerin ehemmiyetini de, Peygamberimiz (asm) hadis-i şeriflerinde çok güzel ifade ediyor: “Ramazan ve Kurban Bayramının gecelerini ihyâ eden kimsenin kalbi, kalplerin öldüğü gün ölmez.” “Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan duâ, tövbe reddolmaz. Ramazan Bayramının ve Kurban Bayramının birinci geceleri, Berat Gecesi ve Arefe Gecesi.” “Şu beş gecede yapılan duâ geri çevrilmez: Regaib Gecesi, Berat Gecesi, Cuma gecesi, Ramazan ve Kurban Bayramı gecesi.” Bu müjdelere lâyık olmak için, o gecelerde çözülmeyip, gaflete düşmeden Rabbimize yönelmeliyiz, değil mi? Bir de; bu içinde olduğumuz Şevval ayı ile alâkalı yapmamız gereken mühim bir şey de, bu ayda altı gün oruç tutmaktır. Yine Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor ki: “Kim Ramazan orucunu tutar ve Şevval’den de, ona altı gün daha eklerse, bütün seneyi oruç tutmuş gibi olur”. Hani her amele on sevap hesabıyla, Ramazan’da tutulan her orucun sevabı on, otuz günle onu çarpınca üç yüz yapıyor ya, aynı hesapla altı günü de onla çarpınca altmış ve dolayısıyla toplayınca da bir senelik oruç sevabı alınıyor İnşaallah. Allah’a abd olmak lâzım, onun rızasını kazanmak lâzım. Onun için de gayret edip, sevap ve mükâfâtlara gark olalım İnşaallah. Bugün bayramdır. Başka şeyleri bahane ederek, bayramın rengini değiştirmek isteyenler de olabiliyor maalesef; hani “Bayramsa bayramınız mübarek olsun” diye. Belki, âlem-i İslâm’da bazı bölgeler zulüm altında giriyor bayrama, elbette her dâim duâ ediyoruz onlara—Allah yardımcıları olsun—, ama bu bayram onlara da bayramdır. Belki hüzünlü bayram, buruk bayram olabilir, bazı musîbete giriftar olanlar için. Ama bu, bayramın bayram olma özelliğini de kaldırmaz. Cenâb-ı Hak, Ramazan ve bayramda yaptığınız bütün hayır ve hasenâtı kabul eylesin. Bayramınız mübarek olsun! 22.09.2009 E-Posta: [email protected] |