Lahika |
Hadis-i Şerif Meâli
Hicret ederek Medine’ye geldiğimde Medinelilerin Cahiliyye döneminde eğlendikleri iki günleri vardı. Allahu Teâlâ o iki günü sizin için daha hayırlı olan şu iki gün ile değiştirdi: Ramazan ve Kurban Bayramı günleri.
Câmiü’s-Sağîr, No: 2918 |
22.09.2009 |
Bayram, hakikî ve umumî sürura vesile olsun
Aziz, sıddık, mübarek kardeşlerim ve hizmet-i Kur’âniyede çalışkan ve kuvvetli arkadaşlarım ve tarîk-i hakta ve berzah seyahatinde ve ahiret yolunda nuranî yoldaşlarım, Sizin bayramınızı, leyle-i Kadrinizi, Ramazan-ı Şerifte makbul duâlarınızı bütün ruh u canımla tebrik ve tes’id ediyorum. Cenâb-ı Hak, bu bayramın sürurunu, hakikî ve geniş ve umumî sürura mukaddeme ve vesile eylesin. Âmin. Saniyen: Sizin bu mübarek bayramın hediyesi olarak gönderdiğiniz nurlu kalem hediyelerinizi o kadar kıymettar görüyorum ki tarif edemem. Cennetü’l-Firdevs’te âb-ı kevser destileri gibi, kemal-i iştiyâk ve şükranla ve sürurlu gözyaşıyla kabul edip başıma koydum. Böyle elmas kılıç gibi kalemleri ve hakikat kahramanlarını Risâle-i Nur’a ihsan eden Cenâb-ı Hakk’a hadsiz hamd ve şükrederim. Sizlere de o mübarek kitapların yazıları herbir harfine mukabil Cenâb-ı Erhamürrâhimîn on hasene ihsan eylesin diye niyaz ediyorum. Hakikaten Hüsrev’in infikâki beni çok müteessir etmişti. Fakat Tahirî o parlak kalemiyle benim o teessüratımı izale eyledi. O bütün efrad-ı ailesiyle, peder ve validesiyle Risâle-i Nur’un has talebeleri içinde her vakit hissedar olacaklardır. Hem bu Tahir’in yüzünden bugünden itibaren Atabey’de, İslamköyü, Sav Köyü, Kuleönü karyeleri gibi Nurs karyesine arkadaş olup umum manevî kazancımıza hissedar oldu. Isparta’nın Hafız Ali’si Kâtip Osman’ın elhak ikinci bir Hüsrev olduğuna benim de kanaatım geldi. Cenâb-ı Hak, onu ve Mehmed Zühdü gibi çok fedakârları ve Risâle-i Nur’un hakikî sahiplerini Isparta’ya ihsan eylesin. Âmin. Mübareklerin kahramanlarından Büyük Abdurrahman’ın, Küçük Ali’nin, Hafız Mustafa’nın faaliyet ve gayretleri ve Hafız Mustafa’nın bu defaki mektubundaki bazı noktaları beni sürur yaşıyla ağlattırdı. Yalnız bu kadar var ki, bir zarf içinde gönderilen yirmi beş banknot bulundu, kimin zarfından olduğunu bilemedik. Bilirsiniz ki, bütün ömrümde kimseden hediyeleri kabul edemiyorum. Hatta Rüşdü’nün bu defaki hediyesini reddedip hatırını kırdım, geri çevirdim. Cenâb-ı Hak beni muhtaç bırakmıyor. İnsanlara da muhtaç etmiyor. Beni merak etmeyiniz. Fakat, mübarekler heyetinde öyle bir şahs-ı mânevî hissediyorum ki, kaidemi ona karşı muhafaza edemiyorum. O şahs-ı mânevîyi kızdırmamak ve rencide etmemek için, yalnız o paradan borç olarak beş lirayı bu bayram umur-u hayriyesine sarf etmek için kabul ettim. Yirmisini Sabri vasıtasıyla ve nâmıyla geri gönderip iâde ediyorum, gücenmeyiniz. Ve bilhassa “mim, ayın, hasen” gayet müstesna kalemiyle dört güzel hediyeleri pek çok kıymettar göründü. İnşaallah bu havalide çokları şevkle kitâbete sevk edecek. Böyle kuvvetli kalemleri Risâle-i Nur’a ihsan eden Cenâb-ı Hakk’a yüz binler şükür. Mübarekler heyetinde Mehmed’in mektubu beni çok sevindirdi. Şimdi yazdığım vakitte yanımda bulunan memleketin eşrafına okudum. O eşraflar da mâşaallah, barekâllah dediler, hayretle alkışladılar. O mektubun ve ötekilerin birer kısmını Lâhika’ya kaydedeceğiz. Abdurrahman’ın birinci vârisi ve Risâle-i Nur’un birinci şakirdi, Büyük Mustafa’nın kapı istikbalinde arkadaşı olan Hacı Osman’ın mektubu ve o mektuptaki rüyaları manidar ve ettiği tabir de doğrudur. Kastamonu Lâhikası, s. 70, (yeni tanzim, s. 129)
LÜGATÇE: tarîk-i hak: Hak yol. berzah: Kabir, kabir âlemi. sürur: Sevinç, neşe. mukaddeme: Başlangıç. âb-ı kevser: Kevser suyu. Cennetteki Kevser havuzu. infikâk: Ayrılma, ayrışma; yerini terk etme. umur-u hayriye: Hayırlı işler. |
Bediuzzaman Said Nursi 22.09.2009 |