12 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

M. Latif SALİHOĞLU

Tepkilerin ölçüsü


A+ | A-

Bir konuda tepki verirken, bir fikri, bir yazıyı yahut bir konuşmayı tebrik veya tenkit ederken, son derece ölçülü olmak, ölçülü davranmak durumundayız. Herşey ayarında, kararında ve dozunda olmalı.

Aksi halde, bir şekilde mutlaka zarar verir. Zira, derman bile hadden aşarsa dert getirir. Bazan da zehir olur.

Meselâ, tenkit ederken, müvazeneyi bozacak derecede mübâlâğaya kaçmamalı. Çünkü mübâlâğa, aynı zamanda "zemm–i zımnî"dir. Yani, gizlice zemmetmek, farkına varmadan küçük düşürmektir.

Mübâlâğa, aynı zamanda ihtilâlcidir, bozguncudur. Büyük olanı küçük, küçük olanı büyük göstermeye yol açar.

Öte yandan tenkid ederken de, meselenin dozunu, ayarını kaçırmamalı. Hele hele, hakarete varan tenkitlerden şiddetle kaçınmalı. Ayrıca şunu da bilmeli ki, bir fikri savunurken, yahut bir başkasını tenkit ederken işi hakaret sınırına vardırırsanız, en başta kendi fikriyatınızın gücünü zayıflatırsınız. Futbol tâbiriyle, kendi kalenize gol atmış olursunuz.

Bugün olduğu gibi, geçmişte de işbaşına gelen hükümetleri tenkit edenler olduğu gibi, onların meddahlığını yapanlar da olmuştur.

Oysa, peşin hükümlü bir düşmanlığa da, meddahlıkta bulunmaya da hiç gerek yok. Hükümetlerin iyilikleri gibi, fenalıklarını da olduğu gibi görmeli ve ona göre gereken tepkiyi vermeli.

Bu hususlarla alâkalı olarak, Münâzarât isimli eserde, çarpıcı olduğu kadar çok güzel ve gayet yerinde bir misâl var.

Şöyle diyor, Üstad Bediüzzaman: "Hükümete hücum edenler, bazıları 'Haydo, Haydo' derlerdi, bazıları 'Haydar Ağa, Haydar Ağa' derlerdi. Ben 'Haydar' derdim, şimdi de 'Haydar' diyorum." (Age, s. 125)

Dün olduğu gibi bugünkü hükûmetin de, hem müdafiî, hem muhalifi durumunda olan kimseler vardır.

Muhalif konumunda olanın tenkide hakkı var; ancak, bu tenkidini küfür ve hakaret boyutuna taşımamalı. Meselâ, hükümet "Demokrat açılım"dan söz ederken, onu hemen "vatan hainliği" suçuyla yaftalamamalı.

Öte yandan, hükümetin müdafiî rolünde olanlar da, henüz çoğu lâfızdan ibaret olan aynı "Demokratik açılım paketini" her derdin devâsı gibi görme zehabına düşmemeli.

Bakınız, Başbakan'ın Baykal'a gönderdiği mektubun ilk cümlesinde, bu açılımın aslında "Millî birlik süreci"ne dahil bir paket olduğu ifade ediliyor ki, ilk defa açıkça nazara verilen bu ifade, beraberinde farklı şeyleri de çağrıştırıyor.

Öte yandan, "demokratlık" ile "millîliğin" aynı paket içinde nasıl mezcedileceği hususu, karşımızda kocaman bir soru işareti olarak duruyor.

O halde, ayarsız, ölçüsüz bir tenkit veya takdir cihetine gitmektense, itidalle bekleyip müşahhas gelişmeler paralelinde yorumlarda bulunmak daha uygun olur.

Tarihin yorumu 12 Ekim 1579

En uzun boylu, en uzun süreli sadrâzam

Osmanlı sadrâzamlarının en meşhûrlarından olan Sokollu Mehmet Paşa, 12 Ekim (1579) günü kalbinden hançerlenerek katledildi.

Katil, Yeniçeri Ocağına mensup bir askerdi. Boşnak asıllı, yani Sokollu'nun hemşehrisi olduğuna dair rivayetler var. Zira, Sokollu'nun kendisi de Boşnak Slavlarından bir devşirme olup, aslen Bosna'ya bağlı Sokol kasabasındandır.

Bazı rivâyetlerde, bu meşhûr sadrâzama hançer vuran katil III. Murad'ın hanımı Safiye Sultan tarafından tahrik edilmiş.

Sokollu, tâ Kànunî devrinden başlamak üzere, çok uzun yıllar çeşitli kademelerde devlet hizmetinde bulunduktan sonra, nihayet 28 Haziran 1565'te Sadrâzam (Başbakan) oldu.

Bu tarihte Kànunî Sultan Süleyman henüz hayattadır. Yaklaşık bir buçuk sene sonra vefat etti. Ardından II. Selim geldi. Sokollu yine Sadrâzamlık makamında.

Sekiz sene de II. Selim devrinde Sadrâmlık yapan Sokollu, dört yıl kadar da bir sonraki padişah, yani Sultan III. Murad zamanında aynı makamda bulunma şansına sahip oldu.

İki metreyi aşan boyuyla sadrâzamların en uzun boylusu olarak bilinen Sokollu'nun, elli seneyi aşan devlet hizmeti ve yaklaşık 15 seneyi bulan sadrâzamlık müddetiyle de, Osmanlı devletinde en uzun süre hizmet eden şahsiyetlerden biri olduğu biliniyor.

Ne var ki, bilhassa Kànunî'nin vefatından sonra, saray dedikodularının önü alınamaz hale geldi.

Sokollu'nun üç padişah devrinde de en üst makamda hizmete devam ediyor olması, entrikacıları şiddetle rahatsız ediyordu.

Entrikacılar, hükümetin Sarayı etkisi altına aldığı yönünde dedikodular üreterek, bunun telâfisi için Sokollu'nun bir şekilde devre dışı edilmesi gerektiğini yaymaktaydılar.

Sonunda bir tetikçi bulundu ve bütün ömrünü devlet/millet hizmetinde sarf eden bir büyük sadrâzam, gayet vahşiyane bir şekilde katledildi.

Sokollu, böylelikle devre dışı edildi; ancak, ne Saray işlerinde, ne de hükümet ve sair devlet işlerinde eskisine fark atacak bir iyileşme emaresi göründü.

Aksine, hemen her sahada bir duraklama, bir tıkanma, bir şevksizlik hali görünmeye başladı.

Saray entrikaları, Osmanlı tarihi boyunca aralıklı şekilde maalesef hep devam edegeldi.

12.10.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (10.10.2009) - Aslında küçümsedi Nursî'yi; ancak...

  (08.10.2009) - Mahyalarda tersine açılım

  (07.10.2009) - Ayva çekirdeği

  (06.10.2009) - En sondan, en başa doğru

  (05.10.2009) - Yeni rejimin sembolü heykeller (2)

  (03.10.2009) - Yeni rejimin sembolü heykeller (1)

  (01.10.2009) - Son torunların vefatı

  (30.09.2009) - Açılımın kapalı noktaları

  (29.09.2009) - Mağduriyet edebiyatı, tembelleştirir

  (28.09.2009) - Son şehzâde ile yeni bir başlangıç

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.