13 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Aile

Akraba ziyaretleri unutkanlığı önlüyor

Alzheimer Derneği İzmir Şube Başkanı Uzm. Dr. Aysel Gürsoy, sağlıklı beslenme, Akdeniz mutfağı, sebze meyve tüketimi, egzersizler, beyni çalıştırma, eş dost ilişkilerinin, Alzheimer hastalığına yakalanmanın önüne geçen sebepler olduğunu söyledi. Nöroloji Uzmanı Gürsoy, Alzheimerin beynin bilinçsel fonksiyonlarının bozularak, kişinin kendi günlük bakımını yapamayacak hale gelinceye kadar devam eden süreci bulunan bir hastalık olduğunu söyledi. Aysel Gürsoy, Alzheimerin ileri yaş hastalığı olarak bilindiğini, ancak her ileri yaştaki kişinin bu rahatsızlığa yakalanmayacağını ifade etti.

HASTALIĞIN BELİRTİLERİ

Aysel Gürsoy, 60-65 yaşından sonra unutkanlık, bellek bozukluğu, yakın tarihteki olayları hatırlayamama, her gün yaptığı işlerde kayıp, eşyaları bulamama, huy değişikliği, ihmal gibi bulgularla karşılaşıldığı zaman bu rahatsızlığın Alzheimer olup olmadığı yönünde bir hekime başvurulması gerektiğini bildirdi. Alzheimer hastalığında erken tanı, tedavi, ilaçlara hemen başlanılmasının, kişinin sosyal hayatının düzenlenmesi açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Gürsoy, dünyada 25 milyon civarında, Türkiye’de ise 250-300 bin Alzheimer hastası olduğunu söyledi. Gürsoy, İzmir’de Alzheimer hastası sayısının 5-6 bin civarında olduğunu, her 5 senede bir, rakamların iki katına çıkacağının söylendiğini, bu rahatsızlığın bakım ve ilaç masraflarının yüksekliğinden dolayı toplum ve aile üzerinde ciddi tahribatta bulunduğunu ifade etti.

YAKALANMAMAK İÇİN

‘’Sağlıklı beslenmek, Akdeniz mutfağı, taze sebze meyve tüketimi, egzersizler, beyni çalıştırmanın yanında, eş dost ilişkileri kurmaya çalışmak da Alzheimere yakalanmanın önüne geçiyor’’ diyen Gürsoy, Alzheimere yakalanmamak için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: ‘’Alzheimere yakalanmamak için, sağlıklı beslenme ilkelerinin uygulanması çok önemlidir. Akdeniz mutfağı, taze sebze meyve tüketimi Alzheimeri önlüyor, bu rahatsızlığa yakalanmanın önüne geçiyor. Ama öncelikle üzerinde durulması gereken konu, hareketli olmak, egzersizleri günlük hayata sokmak, sosyal hayatın içinde olmak, emeklilik sonrası üretkenliği sürdürmeye çalışmak, eş dost ilişkilerini kurmaya çalışmak, yeni şeyler öğrenmek, bildiklerini öğretmektir. Yani beynimiz de akü gibi kullanıldığında kendini şarj ediyor. Birtakım şeylerden emekli olduk, yaşlandık diye vazgeçersek, enerji kullanımında çok tasarruflu olan beyin hücreleri, vücudun enerjisini boşa kullanmamak için şalteri indiriyor. O nedenle beyni sürekli çalıştırmak gerekiyor.’’ İzmir / aa

13.10.2009


Kanser ağrıları çaresiz değil

ÇUKUROVA Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hayri Özbek, ‘’kanserden kaçışın olmadığını, ancak gelişen tıp sayesinde verdiği dayanılmaz ağrıları dindirmenin mümkün olduğunu’’ bildirdi. Doç. Dr. Özbek, bir etkinliğe katılmak üzere geldiği Mersin’de, insanların yaşadığı sağlık sorunlarının başında ağrıların geldiğini, bu durumun baş veya mide gibi çeşitli bölgelerde hissedildiğini söyledi. Kalıcı hale gelen ve çoğunlukla kanser hastaların da görülen ağrıların ‘’kronik ve dayanılmaz ağrı’’ olarak adlandırıldığını, bunların genellikle kişilerin yaşam kalitesini düşüren bir nitelik kazandığını ifade eden Doç. Dr. Özbek, ‘’Ancak bu ağrılar kader değil. Kanserden kaçış yok, ancak gelişen tıp sayesinde verdiği dayanılmaz ağrıları dindirmek mümkün’’ dedi. Doç. Dr. Özbek, kanserde ağrı çekmenin kader olmadığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Ağrı klinikleri bugün bu tür hastaların çok rahatlıkla yanında olur ve sorununa çözüm bulur. Bu ilaçlara bağlı olarak veya girişimsel olarak olabilir. Ama Türkiye’de ağrı bilim dalının yeterince bilinmemesinden dolayı, ağrılar hastanın yaşam kalitesini düşürüyor.’’ Mersin/aa

13.10.2009


Akdeniz anemisinde kemik iliği nakli

AKDENİZ Anemisi (Talasemi) tedavisinde yararlanılan kök hücre nakli ameliyatlarının, 7 yaşın altındaki hastalarda, ileri yaşlardaki hastalara oranla çok daha başarılı olduğu bildirildi. Antalya’da düzenlenen 35. Ulusal Hematoloji Kongresi’ne katılan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Akif Yeşilipek, Akdeniz anemisi hastalarına kemik iliği naklinin dünyadaki geçmişinin henüz 30 yıl olduğunu söyledi. Bu ameliyatın en çok yapıldığı İtalya’da başarı oranının yüzde 68 olduğunu kaydeden Prof. Dr. Yeşilipek, henüz 250 nakil yapılan Türkiye’de başarı oranını yüzde 70 iken, bu nakillerin 118’inin gerçekleştirildiği Akdeniz Üniversitesinin yüzde 84 başarıya ulaştığını belirtti. Prof. Dr. Yeşilipek, şu bilgileri verdi: ‘’Kemik iliği naklinin, hasta henüz 7 yaşının altındayken yapılması çok daha iyi. 7 yaşından küçüklerin, ameliyat sonrası sağlıklı insan gibi yaşama ihtimali çok yüksek. İleri yaşlardaki hastaya başarıyla kemik iliği nakli gerçekleştirilse bile boy kısalığı, organ fonksiyonları, tiroid fonksiyonları ve cinsel gelişim bozuklukları kalıyor. Çünkü hastalara, nakil ameliyatına kadar ayda bir kez kan nakli yapılıyor. Bu da yılda 12 kez vücutlarına yabancı madde girmesine, kanda demir birikmesine, kalp ve karaciğer fonksiyon bozuklukları gelişmesine yol açıyor.’’ Antalya/aa

13.10.2009


Acil servisler gereksiz meşgul edilmemeli

ACİL Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Doç. Dr. Başar Cander, kendini acil hasta olarak nitelendiren veya başka birimlerde yapması gereken ödemeleri yapmamak, işlerinin çabuk yürümesi için insanların acil servisleri meşgul ettiğini söyledi. Cander, durumu acil olmayan kişilerin acil servisleri meşgul ettiğini savundu. Bunun acil servisler için sıkıntılı bir durum olduğunu ifade eden Cander, acil olmayan hizmetlerin acil servislerde verilmemesi gerektiğini belirterek, ‘’Bugün ülkemizde yılda ortalama 65 milyon hasta acil servislere müracaat ederek tedavi oluyor’’ diye konuştu. Acil servislere verilen önemin aynı zamanda toplum insanına verilen önemi gösterdiğini ifade eden Cander, Sağlık Bakanlığı’nın acil servis hizmetlerini iyileştirmek ve yeniden yapılandırmak için uzun süredir çalışma yaptığını belirtti. Cander, ‘’Bu yüzden acil hizmetlerin ideal şekilde planlanması ve sağlanması toplumun en öncelikli konularından biridir” diye konuştu. Edirne / aa

13.10.2009


DSÖ’den rahatlatan H1N1 açıklaması

DÜNYA Sağlık Örgütü (DSÖ), domuz gribine yol açan H1N1 virüsünün aşısının tek doz kullanımının sınırlar ötesi grip salgınına karşı yeterli koruma sağlayabileceğini bildirdi. DSÖ’nün aşı araştırma merkezi başkanı Marie-Paule Kieny, Cenevre’de gazetecilere yaptığı açıklamada, “Ortaya çıkan bütün veriler tek dozun yeterli olduğunu gösteriyor” dedi. H1N1 virüsüne karşı geliştirilen aşının ilk tahminlerden daha fazla üretilebildiğini belirten Kieny, “Bir ara korkulandan daha fazla sayıda aşı bulunabilecek” diye konuştu. Kieny, yaklaşık 100 düşük ve orta gelirli ülkede virüsün yayılmasının önlenmesi için sağlık çalışanlarına bağışıklık sağlamak üzere bağışlanacak aşıları DSÖ’nün temin edeceğini kaydetti. Cenevre / aa

13.10.2009


Ekonomik sıkıntı kalbi de vuruyor

DÜNYADA en önemli ölüm sebeplerinden biri olan kalp krizi sebebiyle her yıl dünya üzerinde 17 milyon kişi (her 3 ölümden biri) hayatını kaybediyor. Ekonomik problemlerin de tüm krizler gibi insanların kalp ve damar hastalıklarını artırıp, kalp krizini tetiklediğini ifade eden Özel Bahar Hastanesi’nden Kardiyolog Dr. Ali Özeren, tüm krizlerin atlatılacağını ancak kalp krizlerinin çok daha önemli olduğunu, atlatılsa bile ciddi hasar bırakacağını kaydetti. İçinden çıkılması zor ekonomik sıkıntılarla boğuşmanın bir süre sonra insanlarda ruhsal ve bedensel hastalıklara yol açtığını ifade eden Dr Özeren, “Tüm dünyada etkisini hissettiren ekonomik kriz, insanların kalp sağlığını riske sokuyor. Ekonomik krizin neden olduğu gelecek kaygısı, mutsuzluk ve karamsarlığa neden oluyor. Bu duygular içinde yoğun stres yaşayan kişide kanda adrenalin seviyesi yükseliyor. Adrenalin ise kalbi besleyen damarlarda spazma yol açıp, kalbe giden kan akımı ve oksijeni azaltıyor. Böylece kalp krizi riskini artırıyor” şeklinde konuştu. Bursa / cihan

13.10.2009


Kas ağrısı romatizma habercisi olabilir

ÇANAKKALE Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniğinden Yrd. Doç. Dr. Coşkun Zateri, kas, kemik ve eklemlerdeki ağrıların romatizma hastalığından kaynaklanabileceğini bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Zateri, eklemlerdeki şişlik, ağrı ve kızarıklıkların, sabah uyanıldığında eklemleri hareket ettirmede yaşanan güçlüklerin, iltihaplı romatizma bulgusu olabileceğini belirtti. İltihaplı romatizmanın, eklemlerde şekil bozukluğuna ve eklemin hiç hareket ettirilememesine yol açabileceğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Zateri, romatizmal hastalıklara eşlik eden eklem dışı şikayetleri ise zayıflama, iştah kaybı, ateş, göz yakınmaları (kırmızılık, kaşınma, kuruluk, bulanık görme), karın ağrısı, kanlı ishal, saç dökülmesi, güneş ışığına aşırı duyarlılık, deri döküntüsü, ağız kuruluğu, ağız içi yara (aft), bel, sırt ve topuk ağrısı olarak sıraladı. Çanakkale / aa

13.10.2009


Tüp bebek uygulaması kuvözleri doldurdu

TÜP bebek merkezleri ve uygulamalarının sayısı artınca, yüzde 30’u ikiz ya da üçüz doğan bebeklere mevcut kuvözler yeterli gelmiyor. Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Başkanı ve Özel Selçuklu Hastanesi Tüp Bebek Ünitesi Sorumlusu Prof. Dr. Mehmet Çolakoğlu, yaklaşık 10 yıl öncesine kadar toplumun fazla benimsemediği tüp bebek yönteminin artık kanıksandığını, çocuğu olmayan çiftlerin bu yöntemi en önemli çare olarak gördüklerini söyledi.

Bu sebeple son yıllarda Tüp Bebek Merkezi sayısının hızla arttığını vurgulayan Çolakoğlu, bunun da tüp bebek uygulama sayısını artırdığını kaydetti. Tüp bebek uygulamalarının yüzde 30’unun çoğul gebelik denilen ikiz ve üçüz bebek şeklinde oluştuğunu ifade eden Çolakoğlu, şu bilgileri verdi: ‘’Zaten doğum sayısında nüfus artışı paralelinde bir artış var, tüp bebek uygulamalarının etkisiyle doğan çocuk sayısı da arttı, artıyor. Ancak önemli bir sorunumuz var, doğan bebeklere mevcut kuvözler yeterli gelmiyor. Bir kuvözde 2-3 bebek yatırılabiliyor. Kuvöz sayısının artırılması için daha fazla sağlık yatırımı gerekiyor. Sıkıntı oldukça fazla, 2-3 bebek aynı kuvözde yatıyor, enfeksiyon oluyor. Bu kuvöz hizmeti şu an genel olarak resmi hastanelerde veriliyor. Kuvöz sayısının artması için daha fazla sağlık yatırımı gerekiyor. Konya / aa

13.10.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.