Şaban DÖĞEN |
|
“O, ancak hayra dâvet eder” |
“Ey kardeşimin oğlu! Senin edindiğini gördüğüm bu din, ne dinidir?” İslâmın ilk yıllarında, oğlu Hz. Ali’yle namaz kılarlarken Peygamber Efendimize (asm) Ebû Talip’in merak ve heyecanla sorduğu bir soruydu bu. Kâinatın Efendisi (asm), “Ey amca!” dedi. “Bu, Allah’ın dini, meleklerin dini, peygamberlerin dini, babamız İbrahim’in dinidir ki, Allah beni onunla bütün kullarına gönderdi.” Sonra da amcasına getirdiği bu hak dini kabul etmeye; putları inkâr edip tek ve bir olan Allah’a inanmaya dâvet etti. “Ey amca!” dedi. “Öğütleyeceğim doğru yola, dâvet edeceğim bu dine en çok sen lâyıksın! Bu yoldaki dâvetimi benimsemeye ve bana yardımcı olmaya da sen, herkesten daha lâyıksın!” dediyse de Ebû Talip dininden dönmeyeceğini, fakat ona dininde devam etmesini söyledi ve “Allah’a yemin ederim ki, ben sağ kaldıkça, yapmak istediğini tamamlayıncaya kadar kimse sana el uzatamaz, hoşlanmadığın bir şeyi sana eriştiremez!” dedi. Oğlu Hz. Ali’ye bu dinin nasıl bir din olduğunu sorduğunda da ondan şu cevabı aldı: “Babacığım! Ben Allah’a ve Allah’ın Resûlüne iman, onun, Allah’tan getirdiklerini tasdik ettim. Onunla birlikte Allah’a namaz kıldım ve ona uydum!” Bunun üzerine Ebu Talip, “Oğulcağızım! Amcanın oğlunun girmiş bulunduğu şeye, senin de isteyerek girmen yaraşır. O seni, ancak hayra dâvet eder. Onun tavsiyelerini kabul et!” diyerek teşvikte bulundu. Ebû Talip’in bu sözleri Resûl-i Ekrem’in (asm) son derece hoşuna gitmiş, onu sevindirmişti. İnanabilseydi kimbilir daha ne kadar sevinecekti. Ebû Talip eve döndüğünde hanımı Fatıma Hatun’un telâş içinde olduğunu görmüş, onu da şöyle yatıştırmıştı: “Sus! Vallahi, amcası oğluna arka ve yardımcı olmak, elbette herkesten çok ona düşer. Eğer, nefsim, Abdülmuttalib’in dinini bırakmak hususunda bana boyun eğmiş olaydı, ben de, Muhammed’e (asm) tâbî olurdum. Çünkü O halimdir, emindir, temizdir!” diye karşılık vermişti. 1 İşte Ebû Talip böylesine hakperest bir insandı. Hayatı boyunca da gerçekten Peygamberimizi (asm) müşriklere karşı korumuş, himayesini hiç eksik etmemişti.
Dipnot: 1- İbnü’l-Esir, İslâm Tarihi, c.2, s. 58; Altıparmak, Peygamberler Tarihi, s. 312-313. 19.10.2009 E-Posta: [email protected] |