Şaban DÖĞEN |
|
Bir âlimin Hakk’a yürüyüşü |
Hz. Musa (as) kırk sene Tih Çölü’nde ordusuyla bekleyip yeni yetişen nesille Arz-ı Mukaddes’i fethe giriştiğinde Azrail gelip emanetini almak istemesin mi? Ama Allah öyle murat etmişti. Kırk yıllık murâdına nâil olamadan Hz. Musa (as) emanetini Rabbine teslim etti. Demek ecel bir peygamber de olsa daha hedefe ulaşmadan gelebiliyor. İşler bitmez, ama ömür bitebilir. Bu bize umulmadık bir anda ne bir saat ileri, ne bir saat geri alınamayan ecelin gelebileceğinin, her an hazırlıklı olmak gerektiğinin açık bir örneği. Kütüb-ü Sitte’ye yaptığı şerh ve yorumlarla ilim dünyamıza değerli bir hazine kazandıran, ayrıca 40 civarında esere imzasını atan, önceki gece İstanbul Sancaktepe’de geçirdiği trafik kazasında Hakka yürüyen, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, ilim âşığı, muhterem Prof. Dr. İbrahim Canan da kimbilir daha nice hizmet düşünceleri ve kitap çalışmaları hülyaları içindeyken ansızın Hakk’a yürüyüverdi. Onun âlem değiştirişiyle ilim dünyasında önemli bir boşluk doğdu. Onunla birlikte bir de âlem göçtü. Çünkü âlimin ölümü âlemin ölümüydü. Su testisi su yolunda kırılırmış, ömrünü adadığı ilim yolunda Kader Yalova’da verdiği konferanstan dönerken cep telefonunu vesile yapıp hizmetine hatime çekmişti. Şu kısacık hayatta ömrü en verimli şekilde kullanmanın yollarından biri ilim, ilmin de en faziletlisi olan marifetullahın doyumsuz zevk ve şevkiyle geçti Prof. Dr. İbrahim Canan’ın ömrü. Nefis çalışmalara imza attı, İslâmın güzelliklerini milyonlara ulaştırdı. ‘’Resûlullah’a Göre Okul ve Ailede Çocuk Terbiyesi’’ adlı eseriyle 1979’da Türkiye Millî Kültür Vakfı Ödülü’nü aldı. Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin de, talebesi Said Özdemir’in şehadetiyle, “Ben onu Zübeyir’in (Gündüzalp) yerine kabul edip duâ ediyorum” iltifatına mazhar oldu. Arkadaşlarından Prof. Dr. Subaşı’nın tesbitiyle anlattıklarını hayata aktaran; kendisiyle, çevresiyle barışık, örnek bir insan; hadis külliyatına, günün problemlerine çözümler bulma penceresinden bakabilen ve Efendimizin (asm) sözlerini günümüze taşıyan değerli bir bilim adamı olarak hizmetten hizmete koştu ve ecel onu hizmet yolunda yakaladı. Fakültesinin Dekan Vekili Prof. Dr. İlyas Çelebi’nin ifadesiyle ‘’Etrafında herkese güler yüzle tanınan, çalışmaktan hiç bıkmayan, çevreye duyarlı çok değerli bir bilim adamı” kişiliğiyle de ilgileri çekti. Birkaç senedir bir-iki ayda bir birlikte olduğumuz Çamlıca Sohbetlerinde bu muhterem büyüğümüz, değerli ağabeyimizle son olarak bir ay kadar önce bir dostumuzun düğününde görüşmüş, çalışmalarından söz etmiştik. Amel defterini kapattırmayan çalışmalarıyla inanıyoruz ki kabirde de hasenât defterini doldurmaya devam edecek, okurken vefat eden medrese talebesinin, kendisine sorgu suâl için gelen meleklerin “Men Rabbüke?” sorusuna “Men mübtedadır. Rabbüke onun haberidir” diye cevap verişi gibi daha güzel bir âlemde hayat sürmenin mutluluğunu yaşayacaktır. İlmin şanına yakışan, ona verilen mükâfat da bu değil midir? Merhuma Allah’tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine taziyetlerimi diler, kabrinin Cennet bahçesine dönmesini Rabb-i Rahim’den niyaz ederim. 16.10.2009 E-Posta: [email protected] |