Şaban DÖĞEN |
|
Son kurtarıcı özlemi |
Geçmiş mukaddes kitaplar insanlık kurtarıcısı son peygamberi bir çok âyetinde açıkça müjdelemişlerdi. Çünkü o bozulmuş insanlığı rayına oturtacak, yeniden insana yeryüzünün halifesi, efendisi olmanın şerefini hissettirecek, tadını tattıracaktı. İnsanın bozulması başka hiçbir şeyin bozulmasına benzemiyordu. Tereyağının bozulması gibi zehirleşiyor, kâinatın başına belâ kesili-yordu. Asırlardır sıkıntı ve stres içerisinde kıvranan insanlık o büyük kurtarıcıyı bekler olmuştu. Yemen hükümdarı Seyf b. Ziyezen de onlardandı. O, son Peygamberin (a.s.m.) vasıflarını geçmiş İlâhî kitaplarda görmüş, heyecana kapılmıştı. Hele o yüce Elçinin dedesini bir Kureyş Kabilesiyle Yemen’de karşısında gördüğünde heyecanı doruk noktaya ulaşmış, onu yanına çağırmış, özel ilgi göstermiş ve ona açıkça, “Hicaz’da bir çocuk dünyaya gelecek. Onun iki omuzu arasında hâtem gibi bir nişan bulunacak. İşte o çocuk bütün insanlara imam olacak” demiş, sonra da gizlice çağırıp, “O çocuğun dedesi de sensin” diye kerametkârâne haber vermişti. İbni Abbas’ın anlattığına göre Seyf bin Ziyezen işgal altındaki Yemen’i Habeşlilerden geri alıp San’a’da Gumdan şehrinde tahta oturmuş, dört bir yandan heyetler halinde gelen Arap kabile reis ve büyüklerinin zafer tebriklerini kabul etmişti. İşte tam bu sırada Peygamberimizin (asm) dedesi Abdülmuttalip de, Huveylid b. Esed, Ebu Zem’a, Ümeyye b. Abdişşems, Abdullah b. Cüdan gibi Mekke ileri gelenlerinden bazı kimselerle birlikte Seyf bin Ziyezen’i tebrike gelmişlerdi. Tebrikten sonra Abdülmattalip, “Biz Allah’ın dokunulmaz kıldığı memleket halkıyız ve Beytullah’ın hizmetçisiyiz…” diyerek kendilerinin Mekke tebrik heyeti olarak geldiklerini anlatmak istediğinde Seyf bin Ziyezen akraba olduklarını anlamış, onlara iltifatta bulunmuş, bir ay boyunca sarayında ağırlamış, onları yanından hiç ayırmamıştı. Seyf, bir gün Abdülmuttalib’i gizlice yanına çağırıp elinin altında bulunan ve başkalarından sakladığı gizli bir ilimde ve kitapta bulduğu çok büyük ve önemli bir haberi paylaşmak istemişti. Bu sırda genel olarak bütün insanlar, heyet arkadaşları, özellikle Abdülmuttalip için “hayatın şerefi, faziletin üstünü” vardı. Bunu belirttiğinde Abdülmuttalip, “Nedir, kimdir o?” demekten kendini alamamış, Seyf bin Ziyezen de özetle şu açıklamayı yapmıştı: “O, Tihame bölgesinde doğacaktır. İki küreğinin arasında ben vardır. Kendisinde kıyamet gününe kadar rehberlik ve önderlik sıfatı bulunacaktır.” Bakalım sohbet hangi noktalara kadar gidecekti? Bir sonraki makalemizde de bunun üzerinde duralım. 14.10.2009 E-Posta: [email protected] |