Ali FERŞADOĞLU |
|
Sahtekâr resmî söylem |
Türkiye yıllardan beri resmen okuma kampanları sürdürüyor. Ve ne yazık ki, Türkiye Cumhuriyeti kuruldu kurulalı, “okumama, okutmama kampanyaları” resmen de devam ettiriliyor! Üstelik, okuma kampanyalarından daha etkili olarak! Kız çocuklarının eğitiminin önündeki engeller nelerdir? Vatandaş neden çocuğunu okula göndermiyor veya gönderemiyor? Sıralanan resmî söylemler şöyle: Okul ve derslik yetersizliği; Okulların genellikle yerleşim yerlerinden uzak olması ve birçok ailenin, özellikle kız çocuklarının bu kadar yol gitmesini istememeleri; Ailelerin, çocuklarını, fizikî şartları elverişsiz, örneğin tuvaletsiz, su şebekesi olmayan okullara göndermek istememeleri; Birçok ailenin ekonomik güçlük içinde olması; Ailelerin yetişkin erkekleri ve erkek çocukları kadınlara ve kızlara göre önde tutan geleneksel önyargıları; Çocukları evde çalıştırarak aile gelirine ek katkı sağlama eğilimi; Birçok ailenin kızlarının bir an önce evlenmesini eğitimden daha önemli sayması; Kırsal bölgelerde kadın rol modellerinin nadiren görülmesi ya da hiç olmaması; Orta öğrenim imkânlarının sınırlı olmasının ilköğretime yönelik ilgiyi azaltması. *** Yukarıdakiler resmî söylemin tesbitleridir. Ve en önemli maddeler atlanmıştır: Okullarda çocuklar, anne babanın, toplumun elinden alınmaktadır. Yani, inançlarına ters eğitim verilmektedir. Çocuklar okuldan çıkınca, anne babasına, akrabalarına, topluma saygılı olacağına, yardımcı olacağına, onları horluyor ve saygısızlık yapıyor! Çocuklar, okulda aile ve kültür değerlerini yitiriyor! Ailede başka eğitim, okulda başka eğitim veriliyor… Hiçbir anne baba, evlâdının kendisine ters düşmesini, kendisiyle çatışmasını istemez! Kızların okuması resmen engellenmektedir. Meselâ, başörtülüler, okullara alınmıyor, atılıyor. Okula gidenler bir meslek öğrenemiyor, bilgi seviyesi de yükselmiyor! Bunun için ayrıca milyarlarca lira masraf yapmaları gerekiyor! Okuma kampanyalarını, okutmama kampanyaları etkisizleştiriyor. Sistem, rejim sahtekârlık yapıyor, çifte standart uyguluyor! Ve en büyük engel, milletin bin yıldan beri bildiği yazının bir gecede kaldırılması, yıllardan beri de ona karşı sürdürülen kampanyalar! Duyunca şok olacaksınız! Pek çok üniversitemizin kütüphanesine başörtülü öğrenciler alınmıyor! Böyle sistem olur mu, böyle bir iktidar olur mu? Hayret bir şey! Vergisini verdiğim kütüphaneye çocuğum giremiyor! Öyle ise, okuma kampanyalarınız neyin nesi? Okuma yazma bilmeyen insanlarımızı, okuma yazma öğretmek için el birliğiyle düzenlenen seferberlik. Gezici kütüphaneler kurulmuş, vatandaşların evlerine kadar ödünç kitap teslim edecekmiş! Ayrıca, hiçbir yerde kapalı kütüphane kalmayacakmış! Hastanelerde de refakatçi ve hastalara kitap servisi yapılması için çalışma başlatılmış. Liseyi, üniversiteyi bitirenler okumuyor! Öğretmenler okumuyor! Sıradan vatandaşa mı okutacaksınız? Niçin seferberlik, imtihan yapılır, nutuklar atılır, teşekkür belgeleri, bitirme sertifikaları ve ödüller verilir? İktidarın şovu mu, müstebit rejimin gösterisi mi, sistemin sahtekârlığı mı, Türkiye’nin iki yüzlülüğü mü? Yoksa hepsi mi? Bu ne kampanya, bu ne perhiz, bu ne turşu! 14.10.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |