Faruk ÇAKIR |
|
Çek pimi, at imzayı! |
Rapor alıp muaf olanların haricinde herkes gibi biz de askerlik görevimizi yerine getirirken ‘el bombası atma eğitimi’ almıştık. Yanlış hatırlamıyorsam bu eğitim esnasında komutanların eğitim alanlara hitap şekli olan ‘emir’ şöyleydi: “Pim çek, bomba at!” Şükürler olsun ki bizim eğitimimiz esnasında ‘kaza’ çıkmamıştı, ama yakın zaman önce pimi çekilip askerin eline verilen bir bomba patlamış ve 4 asker şehit olmuştu. ‘Pimi çekilmiş bomba’ hadisesi sonrasında hemen harekete geçmeyen ‘yetkililer’ daha sonra ‘pimi çeken’i tutuklamak mecburiyetinde kalmıştı. Benzer bir hadise de yine bu günlerde gündemi meşgul ediyor. Malûm daha önce “İrticayla Mücadele Eylem Planı”ndan bahsedilmiş, ancak bir türlü bu belgenin ‘ıslak imzalı nüshası’ bulunamamıştı. Belgenin orijinali bulunamayınca da bunun sadece bir ‘kâğıt parçası’ olduğuna hükmedilmişti. Elbette komutanların verdiği bu hüküm kamuoyunu tatmin etmemiş, ancak yapacak bir şey de kalmamıştı. Başlangıçta ‘bulunamayan’ bu belgenin bir ‘ihbar mektubu’yla Ergenekon savcılarına ulaştırıldığı belirtiliyor. Yeni durum sonrasında da bir açıklama yapıldı, ama bu açıklamada kamuoyunu tatmin etmedi. Başbakan’ın açıklamalarından ‘ıslak imzalı belge’nin ortaya çıktığı anlaşılıyor. Bu bilgi doğru ise—ki aksini iddia eden yok—mutlaka devamı da gelmelidir. Bazıları şunu söyleyebilir: Geçmiş dönemde fiilî darbeler yapılan bir ülkede, “İrticayla Mücadele Eylem Planı”nın yapılmış olması çok mu önemli? Evet çok, hem de çok önemli. Çünkü dünya ile birlikte Türkiye de değişti, değişiyor. “Bundan önceki ihtilâlleri yapanlar hesap vermedi” diye, “Bundan sonrakiler de vermesin” denilemez. Zaten kanun önünde hesap sorulmazsa yeni ‘eylem planları’ da yapılır. Bu bakımdan ‘ıslak imza’nın ortaya çıkması üzerinde durulması gereken önemli bir gelişmedir. En önemli görev de ihtilâlcilere destek olduğu imajını verenlere düşüyor. Bir yandan ihtilâle karşıymış gibi görünmek ve öte yandan darbe heveslilerine sahip çıkmak hiçbir kuruma, kuruluşa ve kişiye yakışmaz. Muhalefet partilerine de önemli bir görev düşüyor. “Ne de olsa biz iktidarda değiliz. Darbeciler iktidarı yıpratsın, onu iktidardan düşürsün. Belki iktidar sırası bize gelir” diye düşünmesinler. Çünkü geçmiş yıllardaki tecrübeler de gösteriyor ki ihtilâlcilere destek olanlar hiçbir zaman iflâh olmamıştır. Neticede zarar gören siyaset kurumunun kendisi oluyor. Siyaset ve siyasetçi yıprandığı ölçüde de demokrasi yara alıyor. Bu bakımdan darbecilere karşı siyaset kurumunu müdafaa etmek gerekir. Gerek ‘pim çekme’ hadisesi ve gerekse ‘ıslak imza’ hadisesi önümüzdeki günlerde de gündemi meşgul edecek gibi görünüyor. Bir şekilde ‘pim çekme’ ve ‘darbe planlarına imza atma’ devri ve dönemi geride kalmalıdır. ‘Pimi çekilmiş bomba’yı erlerin eline vererek ya da irticayla mücadele eylem planlarına imza atarak Türkiye’yi muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak mümkün değil. Bundan sonra bu anlamda pim çekenler de, imza atanlar da bin kere düşünmek durumunda kalacak. 26.10.2009 E-Posta: [email protected] |