Faruk ÇAKIR |
|
En güvenilen kurum? |
Bilmiyorum, belki vakti değil, ama bu günlerde geniş çaplı bir “En güvenilir kurum hangisidir?” başlıklı bir kamuoyu anketi yapılmasını arzu ederdim. Sizce hangi kurum ‘en güvenilir’ listesinde ilk sırayı alır? Aslında bu konunun aklıma takılmasına bir okuyucu yorumu sebep oldu. Bir habere yorum yazan internet sitesi okuyucusu ‘en güvenmediği kurumlar’ı sıralarken sonunda bir ilin “Karayolları şube müdürlüğü”nü de ilâve etmiş. Muhtemelen yapılan anketlere inanmadığını ve ciddî bulmadığını hatırlatmak istemiş. Nasıl oluyorsa bu güne kadar yapılan anketlerde en güvenilir kurum olarak, en çok tartışılan kurumun adı yer alırdı. Doğrusu böyle bir anketle karşılaşan ve sorulan soruları cevaplayan hiç kimseye rastlama imkânı bulamadık. Acaba nasıl bir soru soruluyor ki sıralama hiç değişmiyor? Siyasî iktidarlar değişiyor, Türkiye’nin şartları değişiyor ve en güvenilir kurum listesi değişmiyor. Bu mümkün mü? Yanlış anlaşılmasın, ‘en güvenilir kurum’ listesinde gözümüz yok. Kimin birinci olduğu da çok önemli değil. Fakat listenin hiç değişmemesi Türkiye gerçekleriyle uyuşmuyor. Bu günlerde de böyle bir anket yapılsa muhtemelen yine değişmediği ifade edilecek. Tabiî öyle olunca da yapılan anketlerin güvenilirliği tartışılacak. İşte bu sebeple geniş çaplı bir anket yapılmasını cidden arzu ediyoruz. ‘Cunta’ iddialarıyla ilgili belgenin ortaya çıkması sonrası bazılarının aklının başına geldiğini görüyoruz. Şimdiye kadar benzer iddiaları ‘görmedim, duymadım, konuşmadım’ taktiğiyle uyutanları gerçekten uyanmış olmalarını temenni ederiz. ‘Islak imzalı belge’nin savcılığa ulaşması ve akabinde yaşanan gelişmeler sonrası “Hangi ordu bu kadar hatayı kaldırabilir?” ya da “Yüz yıllık gelenek yıkılıyor” başlıklı yazılar yazıldı. Elbette ‘yıkılan gelenek’, darbe geleneği oluyor. (Hürriyet, 27 Ekim 2009) Bu yazıların yazılması elbette çok önemli, ama aynı kişilere bu güne kadar susmaları karşılığında “Bu kadar çelişkiyi hangi yazar kaldırabilir?” sorusu da sorulmaz mı? 28 Şubat sürecinde yapılanlar bugün yapılmak istenenden farklı mıydı? 28 Şubat sürecinin ‘belge’lerinin ortaya çıkmaması mı onları ‘haklı’ kıldı? Kim ne derse desin darbeciler için tehlike sinyalleri çalıyor. Tartışılan son belge gerçek olsun ya da olmasın ‘darbeciler’ millet nezdinde itibarsız hale gelmiştir. Onların yeniden itibar kazanması, bazı anketlerle de mümkün değil. Tabiî her hadisenin bir de kader ciheti var. Millet nezdinde itibar kaybedenler bir de bunu düşünmeli. Türkiye’de ‘darbelerin olgunlaşmasını’ bekleyenler de olmuştu. Yapılan yanlışların bedeli ödenmeye başlandı. Ciddî bir pişmanlık ve özür yapılması gereken ilk iş olmalı. Yanlış yapa yapa bu günlere gelenlerde böyle bir niyet ne yazık ki görülmüyor. Darbelere zemin hazırlamak için plan yapanlar eski günleri hasretle anıp; “Neydi o günler. Her sözümüz, her hareketimiz gazetelerde manşet olurdu!” diye dövünüyor olabilirler. Demek ki, “En güvenilir kurum” olmakla övünenler dünyadaki ve Türkiye’deki değişimi fark edemediler. “Yüz yıllık gelenek yıkılıyor” diyenler de haklı, ama doğrusu “Yüz yıllık ahlar çıkıyor” da olabilir! Hepimiz için geçerli olan kuralı bir defa daha hatırlayalım: Alma mazlûmun ahını, çıkar aheste aheste! 29.10.2009 E-Posta: [email protected] |