40. Yıl Röportajları |
ÜMİT KIZILTEPE |
Yeni Asya, okul ya da öğretmen gibi vazife yapıyor |
Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Ben Ferhat Meydan. Atalarımız Osmanlı döneminde Konya Karaman yöresinden, Kosova'ya göçerek orada kısa bir dönem ikamet ettikten sonra tekrar oradan Makedonya'nın Manastır şehrinin Orehova Köyü'ne yerleşmişler. Ben 1942 yılının Haziran ayında dünyaya gelmişim. 1960 yılı Haziran ayı başında anavatan Türkiye'ye hicret ettim. İstanbul'un Taşlı Tarla Nahiyesi'nde şimdiki adıyla Gaziosmanpaşa ilçesinde ikamet ediyorum. Bir dönem işçi olarak fabrikalarda çalıştım. 1962 yılından sonra Teknik Elektrik adında bir firma açtım ve piyasada elektrik teknisyeni olarak tesisatçılığa devam ettim. 1967 senesi Ocak ayında askere gittim, 1969 yılının Ocak ayında terhis oldum. Askerden geldikten sonra yeniden Radar Elektrik adı altında bir firma açtım ve yeniden elektrik tesisatçılığı mesleğine piyasada devam etttim. Daha sonra Cihan Avize adında avize ve aydınlatma sanayii olarak bir firma daha kurdum. Avize işine hâlâ devam ediyorum.
Yeni Asya Gazetesi ile nasıl tanıştınız? Risâle-i Nur ismini nasıl duydunuz?
Askerden geldikten sonra elektrik mesleğine devam ediyordum. Konveyor Bant imal eden bir fabrikanın elektrik tesisat bakım sorumlusu olarak görev üstlenmiştim. Günde bir defa fabrikaya gidiyordum. Fabrikanın muhasebe müdürü Mehmet Ali Açıkalın Beyle tanıştık. O güne kadar Tercüman Gazetesi okuyordum. Sebebi, ata sporu yağlı güreşi çok seviyordum. Gazetede Koca Yusuf, Adalı Halil ve Çolak Molla pehlivanların yazıları her gün çıkıyordu. Ve ben o yazıları hiç kaçırmıyordum. Cihan Pehlivanları adı altında neşriyatı devam ediyordu. Cihan yani dünya isminden esinlenerek avize firmamın ismini Cihan Avize olarak koydum. Konveyor Bant imal eden firmaya bir gün gittiğimde muhasebe müdürünün yanına gittim. Sohbet esnasında bana hangi gazeteyi okuduğumu sordu. Ben de Tercüman Gazetesi'ni okuduğumu söyledim. Orada Yeni Asya Gazetesi'ni gördüm ve gazete hakkında birkaç soru sordum. Kendisi açıklamalarda bulundu ve "En iyisi al gazeteyi götür kendin tetkik et, incele daha iyi olur" dedi. Ben de Yeni Asya Gazetesi'ni incelemeye başladım. Netice olarak, benim aradığım muhteva olarak tatmin edecek bir gazete olduğuna kanaat getirdim. Sene 1970 ilkbahar mevsimiydi, hemen gazeteye abone oldum. Gazetemiz posta ile geliyordu, daha sonra (Eski adı Taşlı Tarla) Gaziosmanpaşa merkezinde bir gazete bayi vardı oraya getirttik. Gelen gazetelerimizi aldıktan sonra bayi sahibi ile satılmayan gazeteleri iade yapmaması için anlaşma yaptım. Hafta sonu gidip biriken gazeteleri alıyor, paket yapıp Kırklareli iline bağlı Kofçaz Nahiyesi'ne bağlı Harizbaba Köyü'ne gönderiyordum. Bu vaziyet senelerce sürdü. Daha sonra yani 1990 senesinden itibaren daha aktif hizmet yapmaya başladım. Gaziosmanpaşa ilçesinde diğer gazete dağıtıcılarıyla irtibat kurduk ve abone çalışması yapmaya başladık. Bölgemizde 30-35 olan gazete abonesini 200-250'ye çıkardık. Dergi abonesi hiç yoktu 75-80 kişiyi de dergi abonesi yaptık. Esnafımızdan ve abonelerimizden mübarek gün ve geceler için tebrik ilânları gazetemize kazandırdık. Hizmetimize devam ediyoruz.
Sizi Yeni Asya'ya bağlayan sebepler nelerdir?
Yeni Asya Gazetesi, patronların gazetesi değil, şahıs malı değil, şahsî menfaatler üzerine neşriyat yapmıyor. Şahsîmanevî bir yayın organı. Her zaman doğruları ve kaynaklardan haber veriyor. Hayalî yanlış ve menfaat üzere yayınlara tenezzül etmiyor. Daima doğruların yanında ve yaptığı yayınların arkasında duruyor, sahip çıkıyor. Daima memleket menfaatleri ve emniyeti muhafaza etmeye çalışıyor. Hiç kimseyi tahkir ve tahrik etmiyor. Siyasette yapılan yanlış hareketleri en uygun üslûpla yanlışları hatırlatıyor. Doğru olanı tavsiye ediyor. Hiçbir zaman dini siyasete alet etmiyor. Dinî kurallardan taviz vermiyor. Gayesi vatan sathını bir mektep yapmak. Yeni Asya Gazetesi, kültürümüzü en iyi tanıtmış ve tanıtmaya devam ediyor. Yeni Asya Gazetesi hangi eve girmişse orada bir okul ve yahut öğretmen gibi vazife yapıyor. Dinî, dünyevî, uhrevî, sosyal, içtimaî, iktisadî konuların en açık, vâzıh bir şekilde zihinleri karıştırmadan anlaşılmasını sağlıyor. Gazetemizi işyerimizde dost ve tanıdıklarımıza rahatlıkla tavsiye edebiliyoruz. En başta Lâhika sayfası Üstad Bediüzzaman'dan nakledilen makalesi başlı başına bir şaheser, âyet ve hadis mealli açıklamalar aynı güzelliktedir. Makale sayfasında yazarların yazıları harikulâde bir şekilde yayınlanıyor, okumaya doyum olmuyor. Dinî, dünyevî, tarihî konular geniş bir şekilde izahları mevcut ve kaynaklıdır. Herkesi tatmin ediyor.
Yeni Asya size ve ailenize neler kazandırdı?
Yeni Asya Gazetesi'ni tanıdıktan sonra hayatım tamamen değişti. En başta Kur'ân'ın tefsiri olan Risâle-i Nur Külliyatını tanımama vesile oldu. O güne kadar İslâm dini konusunda daha detaylı bilgi öğrenmek için araştırmalar yapıyordum. Değişik kitaplar ve İstanbul'un isim yapmış hocaları ile vaaz veren hatiplerle görüşüyordum ve dinliyordum. Ne var ki benim aradığım ve duygularımı tatmin edecek neticeye ulaşamıyordum. Ne zaman ki Risâle-i Nur'ları tanıdım ve ondan ders almaya başladım, tam benim aradığım kaynak olduğunu ve duygularımı tatmin ettiğini gördüm. Risâle-i Nur Külliyatı'nı okuyorum ve derslere devam ediyorum. Yeni Asya bize ve aile fertlerine Risâle-i Nur mesleğini istikametle gösteriyor. Çağımızın doğrularını tebliğ ediyor. Hurafelerden ve bid'alardan yanlışlardan koruyor. Vasatta orta yolda ilerlemeyi öğretiyor. Gazetemizi alan, evine götüren ve dikkatle okuyan herkes evinde huzur buluyor. Ortalarda yanlış yalan dolaşan haberlerden kurtuluyor. Doğruları öğrenmiş bulunuyor. En önemlisi son asrın Kur'ân-ı Kerim'in tefsiri olan Risâle-i Nur Külliyatı'nı tanımış oluyor. Tabiî ki Risâle-i Nur'dan ders alan taklidi imandan tahkiki iman kazanmaya vesile oluyor.
Yeni Asya ile ilgili bir hatıranız var mı?
Yeni Asya ile 40 yıllık serüvenimiz hatıralarla dolu. Sayılamayacak kadar çok olan hatıralardan bir tanesini söyliyeyim. Yeni Asya Gazetesi'ni ve Risâle-i Nur'u yeni tanımıştım. Gazeteyi tanıtan kardeşimiz M. Ali Açıkalın bir gün bana dedi ki, "Bu akşam bize gel, arkadaşlar da gelecek. Risâle-i Nur dersimiz var." Dâvete icabet ettik. Evine gittiğim zaman baktım, 25-30 kadar arkadaş var. Ziyafetten sonra kırmızı kitaplar geldi, birinci dersten sonra kırmızı çaylar geldi. Tabiî ki ben böyle nizam içindeki dersi pür dikkat dinliyordum. Tanışma faslından sonra bir ders daha yapıldı ve sonra dağıldık. Orada dinlediğim ders beni o kadar etkilemişti ki, ertesi günü işyerine gelen müşterilerime heyecanla akşamki dersi anlatıyordum. Tabiî ki gazetemizi tanıtıp almalarını tavsiye ediyordum. O heyecanı şimdi bile yaşıyorum. Bu hatıramı hiç unutmuyorum. |
ÜMİT KIZILTEPE 15.11.2009 |
Önceki 40. Yıl Röportajları (12.11.2009) - 40 YILLIK OKUYUCUMUZ CEMAL SERİM: |