Yasemin GÜLEÇYÜZ |
|
Aynadaki Peçe: Ortadoğu’da örtünmenin tarihi |
Sefih medeniyetin maddeci ve hayatın her türlü lezzetlerini tadabilme hırsı özellikle Batı ülkelerinde ya da onlara özenen toplumlarda sosyal bir çürümeye sebep olmakta. Kadınlar bu tabloda en çok etkilenenler arasında. Kadın haklarındaki problemler konusunda kafa yoranlar, artık yüzlerini Doğu’ya çevirmiş durumdalar. İslâm toplumlarındaki kadın tablosunda gördüklerini kendi toplumlarındaki kadın figürüyle mukayese edip bu konuda ürün veren, düşünen kadınların sayısı gün geçtikçe artıyor. Onların söylediklerini zaman zaman sizlerle paylaşıyoruz. Bunlardan bir tanesi de Amerikalı kadın yazar Ann Chamberlin… Ülkemizde “Safiye Sultan” romanlarıyla tanınan Amerikalı yazar Ann Chamberlin yeni kitabının tanıtımı için geçtiğimiz günlerde İstanbul Kitap Fuarı’ndaydı. Yazarın yeni kitabı “Aynadaki Peçe: Ortadoğu’da Örtünmenin Tarihi” ismini taşıyor. Medyada kendisiyle yapılan görüşmelerde feminizm, çalışan kadın, Batı toplumlarındaki kadının problemleri, Hollywood kültürü gibi kavramlar üzerine söyledikleri ilginçti. Evet, kadın fıtratı dünyanın dört bir yanında aynı “yaratılış mührü” nü taşıyor: “Feministler ‘Biyolojinizi inkâr edin. Kadınlar, erkeklerin yapabildiği her şeyi siz de yapabilirsiniz’ diyorlar. Bu görüşe saygı duyuyorum, ama bana bu düşüncede eksik bir şeyler var gibi geliyor. Var olan sorunların, gerçeklerin üstünün kapatıldığını düşünüyorum. Bence feministlerin bu konudaki görüşü tek boyutlu… “Aslında ben her iki cinsin de aynı meslekleri yapabileceklerini düşünüyorum. Ancak bu durumda kadının aile ve çocuklarla ilgili sorumluluklarını hafifletecek bir yapı kurulması lâzım. Bugüne kadar böyle bir şey gerçekleşmedi ve bundan sonra gerçekleşebileceğini düşünerek hayatta ilerlemek zor…. “Batılı bazı kadınlar bana gelip ‘Doğu’daki kadınlar sürekli istismar ediliyor’ diyor. Ancak Batı’da da kadınlar istismar ediliyor. Fakat bu görmezden gelinerek, sanki bu durum sadece Doğu’ya özgüymüş gibi bir hava oluşturuluyor. Doğu’da insanlar binlerce yıllık bir süre içinde kadın istismarıyla baş etmek için bazı yöntemler geliştirmiş. Başörtüsü de bu yöntemlerden biri. Ancak Batılılar, bu tür yöntemler geliştirmemiş… “Amerika’daki tutucu tarikatlar bile Eski ve Yeni Ahit’teki örtünmeyle ilgili pasajlardan etkilenmiyorlar. Bu durumun popüler kültür ve Hollywood’un etkisiyle alâkalı olduğunu düşünüyorum. Popüler kültür geleneği zayıflatan, onun yapısını değiştiren bir şey. Sanırım Batı dünyasında o yüzden yaygınlaşmadı örtünme geleneği. Doğu toplumlarında ise bildiğiniz gibi gelenekler daha güçlü….” Ann Chamberlin’in kadının örtünmesini bütün semâvî dinlerde yer alan bir emir olarak kabullenmesi ve popüler kültürün bu bağı zayıflatması tesbitleri sizce de doğru değil mi?
Dışarı çıkarken örtünmek gerek! Kur’ân’ın tesettür emrine karşı olanların söylediği ilk sözlerden biri “Örtünmek kadının beden sağlığını, kemik gelişimini engelliyor” tarzı sözlerdir bilirsiniz…. Özellikle ülkemizde 1920’li, 30’lu yılların gazetelerini incelediğinizde bu sözde bilimsel tesbitle (!) ilgili onlarca yazı görmeniz mümkündür. Kadının güneş ışınlarının şifalı etkisinden faydalanabilmesi için alabildiğince açık giyinmesi gerektiğini anlatan bu tür yazıların sonu, genelde Kur’ân’daki tesettür emrine muhalefet tarzı yorumlarla bitmektedir. Oysa ki son yapılan araştırmalar neticesinde uzmanlar “Güneşe çıkarken örtünmek gerekir” diyorlar. Prof. Dr. Richard Marais, İngiltere Kanser Araştırma Enstitüsü’nde ölümcül cilt kanseri (melanoma) üzerine yaptığı araştırmalarla tanınıyor. Cilt kanserine sebep olan geni bulduklarını ifade eden Marais, İngiltere’de melanoma vak’alarının yüzde seksenine güneş ışığının sebep olduğunu, her beş kanserden dördünün önlenebilir özellik taşıdığını belirtiyor ve ekliyor: “Güneşe çıkarken örtünmek gerekir. Bronzlaşma modası melanomayı tetikler” (9 Kasım 2009, Milliyet Cadde) Bilim, Kur’ân’ın tesettür emrini tasdik ediyor. Ne dersiniz? 15.11.2009 E-Posta: [email protected] |