Sami CEBECİ |
|
İrtibattaki lezzet |
Risâle-i Nur Külliyatında ifrat ve tefritin her türlüsüne karşı çıktığını gördüğümüz Bediüzzaman Hazretlerinin, irtibat ve sık görüşme cihetinden ifratkârâne irtibatı tavsiye etmesi ne kadar dikkat çekici olduğu bilinen bir gerçektir. Karşılıklı kuvvet vermek ve almak, teselli etmek ve müteselli olmak ve şevk alış verişinde bulunmak noktalarından irtibat çok değerli bir iksir konumundadır. Âdetâ bir dopingdir. Ankara’nın yoğun hizmet temposunun yanı sıra, özellikle hafta sonları dâvetler üzerine Anadolu’ya günübirlik ziyaretler yapıyoruz. Hem ziyaret eden, hem de ziyaret edilenler açısından irtibatın verdiği mânevî lezzetin ve şevk alış verişinin ne demek olduğunu yakinen görüyor ve yaşıyoruz. Bahsi geçen ziyaretlerden birini de, geçtiğimiz hafta sonu Kayseri ilimize yaptık. Her yolculuğumda yan koltukta bir yol arkadaşım olup onunla sohbet ettiğim halde, sabah namazından sonra ulaştığım yedi otobüsünde yan koltuk boştu. Bunda da bir hayır vardır diyerek oturdum. Gece geç yatmanın verdiği uykusuzlukla biraz sonra dalmışım. Uyandıktan sonra, Kayseri’ye kadar iki günlük gazetemi bitirdim. Gazetenin birisini diğer koltukta oturan genç adama, diğerini de onun arkasında oturan ve öğrenci oldukları anlaşılan iki genç kıza hediye ettim. Tereddüt etmeden kabul edip, teşekkür ettiler. Yeni Asya, Risâle-i Nur kaynaklı neşriyat yaptığı için her bir makalesi irşat vazifesi görüyor. Belki gazete vasıtasıyla Bediüzzaman ve Risâlelerle tanışmak nimetine mazhar olurlar diye düşünmüştüm. Yeni Asya’nın benim bedelime onlarla konuşacağını biliyordum. Bu da bir hizmetti. Üstad Hazretleri demiyor muydu “Vesilenin mahiyetine bakılmaz, neticesine bakılır. Madem neticesi rıza-yı İlâhîdir, o küçük değil, büyüktür.” Telefonlaşarak, Erkoç ve Güntay Beylerle Hunat Camii’nde buluştuk. Öğle namazını müteâkip ilk program hanım kardeşlerimizle gerçekleşti. İki ağabeyin refakatinde muhatap olduğumuz Kayserili hanım kardeşlerimiz, iki saat boyunca ilgi ve alâka ile dinlediler. Sohbetin son bölümünde sordukları can alıcı sorularla ne kadar seviyeli olduklarını gösterdiler. Nur hizmetinin bayrağını şan ve şerefle dalgalandıran bu kardeşlerimizi tebrik ediyor ve meşveret esasına dayalı çalışmalarında başarılar diliyoruz. Yatsı namazından sonra erkeklerin hizmet merkezindeyiz. Geniş salon tamamen doluydu. İki saatten fazla süren ders ve sohbeti gözünü kırpmadan can kulağı ile dinleyen Kayserili gönül dostlarında, yeniden hizmeti sahiplenircesine bir dirâyet, şevk ve gayret müşahede ediliyordu. Meslek ve meşrebimizin temel esaslarını paylaşmak üzerine kurulu dersimiz, hepimiz için verimli ve feyizli olmuştu. Umumî ders, semt derslerinin de verimli olduğunun bir göstergesiydi. Talebe dersleri de organizeli bir tarzda yürütülüyordu. Şimdi onlar, dört beş katlı yeni bir hizmet merkezi tesis etmenin adımlarını atıyorlar ve onun heyecanını yaşıyorlar. Bu hedeflerinde, Allah’ın onlara hususî yardımını ihsan etmesini diliyor ve kısa zamanda neticeye ulaşmalarını temenni ediyoruz. Kayserili gönül dostlarımızın şahs-ı mânevî ile birlikte daha nice ihlâs ve istikametli hizmetlere mazhar olmalarına duâlar ediyoruz. Gece bir otobüsüne bilet almıştık. O saate kadar bekleyip, cemaat adına uğurlama vazifesini îfa eden dâvâ arkadaşlarıma buradan şükranlarımı sunuyorum. Bu sefer yan koltukta yirmi beş yaşlarında genç bir delikanlı vardı. Bir saat kadar sohbet ettik. Bitlis ilinin Hizan ilçesindenmiş. Üstadı tanıyor. Gençlik Rehberi ve Küçük Sözler’i okumuş. Bir yıllık avukat olan Veli adındaki genç, mümkün oldukça namazlarını kılmaya çalıştığını söyledi. Ona, “Said Nursî ve demokratik Açılım” broşürü ile “Ölümsüzlük Ülkesine Yolculuk” kitabımı imzalayıp hediye ettim. Çok memnun oldu. Günübirlik gerçekleşen Kayseri ziyaretinin, bir hatıra ve İnşallah bir sevap hazinesi olarak âhirete geçmesinin verdiği mutluluk her şeye değmişti. Böyle irtibatların üç dört senede bir değil, daha sık aralıklarla yapılması gereği de ayrı bir gerçekti. 18.11.2009 E-Posta: [email protected] |