Ali FERŞADOĞLU |
|
Düğünde ölçü |
ısrafa ve gösterişe kalkmamak şartıyla, herkes imkân ve şartlarına, sosyal statüsüne göre düğün yapmalı. Yani, ayağını yorganına göre uzatmalı. “Çocuklarımız rahat etsin” diyerek, biraz da görenek ve “Onların var, bizim niye olmasın” gibi çarpık bir anlayış ile, zarûrî ihtiyaçlar dışında, bir kısım eşyalar şart koşulmamalıdır. Bu uğurda, altından kalkılması zor borçlar altına girilmemelidir. Çünkü bu durum, gençlerin hayatını zehire çevirebilir. Daha evliliklerinin ilk günlerinden başlayarak ağır borç altına sokmak ve bütün gaye ve enerjilerini “gösteriş uğruna” eşyaya, maddeye hasrettirmek uygun bir davranış olmasa gerek. Şüphesiz ki, bu İslâm’ın tasvip edeceği bir davranış değildir. Kanaat ve iktisada da zıttır. Diğer taraftan men edilen “israf” sınırları içine girmektedir. Aşırı ve yersiz tüketim, men edilmiştir. Temel hadis kitaplarından Nesêî’de yer alan habere göre Resûl-i Ekrem (asm) kızı Fatıma’yı (ra), bir yatak, bir su kabı ve bir de içi ot dolu bir yastıkla gelin göndermiştir. Aslında o çağın imkânlarına ve Peygamberimizin (asm) durumuna baktığımızda, pekâla bulur, buluşturur, çok daha zengin bir çeyizle gönderebilirdi. Hz. Ali (ra) için sâde bir törenle nikâh kıyılır. Misafirlere bal şerbeti, hurma ve gül suyu ikram edilir. Daha sonra hurma, yağ ve süzülmüş yoğurttan yapılan bir de düğün yemeği verilir. İbn Mesûd (ra) Tirmizî’de yer alan rivayetinde Peygamberimizin (asm), “Düğün yemeği birinci gün haktır, ikinci gün sünnettir, üçüncü gün ise gösteriştir. Her kim gösteriş yaparsa, Allah onu herkese açıklar” buyurduğunu nakletti. Ve Ebû Hureyre (ra), Peygamber Efendimizin (asm) “En kötü yemek, zenginlerin çağırılıp, fakirlerin çağrılmadığı düğün yemeğidir. Kim davete gelmezse, Allah ve Resûlüne âsi olur” diye bizi ikaz ettiğini bildirir. (Buhârî) İktisat İslâmın temel emirlerindendir. Yani, namaz kılmak nasıl farz ise, içki içmemek haram ise; iktisat etmek de Rabbimizin emridir ve israf haramdır. Şu halde, düğünlerimizde de bu kaideyi uygulamamız gerekir. İsraf nedir? İhtiyaç ve takatimizin üstündekileri almak veya temel, zaruri ihtiyaçların dışında, gösteriş için abartılı bir alış veriş yapmaktır. Bu zamanda, öylesine bir anlayış hâkim olmuş ki, kız tarafı 15-20 bin, erkek tarafı 25-30 bin lira düğün masrafı yapıyor. Pek çoğu, gelenek ve görenek baskısından (başkası yaptı, bizim neyimiz eksik) diyerek gücünün üstünde masraflara giriyor. Pek çoğunu da harç-borç karşılığı alıyorlar. Ve bu borcu da gençlerin sırtına yüklüyorlar. Haydi babam, daha hayatla tanışır tanışmaz ağır bir borç yükü altına giriliyor. Hayat standardı düşüyor. Ödemede zorlanılıyor veya çeşitli sıkıntılara düşülüyor. Bunun bonucu, daha evliliğin ilk yıllarında tartışmalara, suçlamalara ve kavgalara dönüşüyor! 18.11.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |