Recep TAŞCI |
|
Rekorlar mı kırılıyor, yoksa kayıplar mı telâfi ediliyor? |
Altın… Kulağa hoş gelen, yürekleri hoplatan… İlk çağdan beri hayalleri süsleyen… Uğruna nice kanlar, gözyaşları dökülen… Tarih boyunca baş tacı edilen… Zenginliğin ve gücün timsali… Sadece bir maden. Hiçbir taş onun kadar itibarlı ve gizemli olamadı. Ne elmas, ne zümrüt, ne yakut. Nedir bunun sırrı derseniz, doyurucu bir açıklaması yok. Sanayide vazgeçilmez stratejik bir maden mi? Hayır. Kullanım alanı sınırlı. Mukavemetsiz. Yenilmez, içilmez, karın doyurmaz. Tabiatta zorlukla ve az miktarda bulunur. Mısırlılar 3000 yıl önce altını saflaştırmayı ve işlemeyi biliyorlardı. Aradan geçen onca zamana ve gelişen tekniklere rağmen ancak 1800’lerden sonra üretiminde ciddî artışlar görüldü. Altın yüzlerce yıl tasarruf ve değişim aracı olarak kullanıldı. En son İkinci Dünya Savaşı sonuna doğru 1944 yılında ABD’nin Bretton Woods kasabasında toplanan 44 ülkenin temsilcileri bu kasabanın ismiyle adlandırılacak altına bağlı yeni bir para sistemi oluşturdular. Bu anlaşmayla doların değeri altına endekslenirken diğer ülke paraları da dolara sabitlenmişti. Bir ons altın fiyatı, 35 dolara eşitlendi ve bu suretle sabit kur sistemi yürürlüğe girdi. Bunun anlamı şuydu: ABD Merkez Bankası (FED), 35 dolar bozdurana, karşılığında 31,10 gram altın vermeyi taahhüt etmişti. Bu sistem ABD devlet başkanı Nixon tarafından 1971’de ortadan kaldırıldı, altın standardı terk edildi, dalgalı kur sistemine geçildi. Dalgalı kur rejimiyle birlikte önceleri 35-40 dolar seviyelerinde seyreden altının fiyatı 1975 yılında 160 dolara çıktı. Bu tarihten sonra 1980 yılı hariç olmak üzere 1997 yılına kadar altın 300-400 dolar bandında salındı. 1998-2001 arası yıldızı söndü, 300 doların altına düştü. 2002’de atağa kalkan altın bu tarihten günümüze kadar sürekli bir yükseliş trendi izleyerek 2008 yılında 870 dolara tırmandı. Bugünlerde ise manşetlerde. Rekor üstüne rekor kırıyor. Yazıyı kaleme aldığımız sırada 1.100 doları aşıyordu. Peki bundan sonra ne olur? Zor bir soru. Çünkü pek çok faktör devrede. En önemlisi insan. İnsan unsurunun olduğu bir olayda beklenmedik, şaşırtıcı gelişmeler her zaman mümkündür, tahminler tutmaz. Bu sebeple ileriye dönük bir projeksiyon yerine son zamanlarda altın fiyatlarında görülen yükselişin analizini yapmak daha verimli ve faydalı olacaktır. Genel ekonomik durum ile dolardaki hareketlenmeler altın fiyatını belirlemektedir. Krizlerde ve doların zayıfladığı dönemlerde altın sığınılacak güvenli bir liman olarak görülür, dolayısıyla fiyatı yükselir. Nitekim kırılan son rekorlar bunun delilidir. Kriz dolayısıyla; Faizlerin sıfırlarda gezinmesi… Piyasaya bol likidite sürülmesi… Enflasyonun azacağı beklentisi… Doların değer kaybetmesi… Yeni rezerv para arayışı… Çin, Rusya ve Hindistan gibi ülkelerin altın rezervlerini arttırması… Ve tabiî spekülatif hareketler… Altını zıplatmıştır. Amerikan hükümeti sıkı para politikasıyla doları güçlendirir, küresel krizde hafiflerse altın fiyatı gerileyebilir. Yalnız kafamızı kurcalayan bir hususa değinmeden geçemeyeceğiz. Evet, altın dolar karşısında 1944’ten bu yana 30 kat değerlenmiştir ama bu süreçte dolardaki değer kaybı ile enflasyon dikkate alındığında gerçekten rekorlar mı kırıyor yoksa kayıplar mı telâfi ediliyor, konu bir de bu açıdan irdelenmeli. Yatırımcıların tercihlerine ışık tutabilir. 16.11.2009 E-Posta: [email protected] |