Aile-Sağlık |
Pandemik gribe karşı yüzeyler nasıl temizlenmeli? HALK arasında ‘’domuz gribi’’ olarak bilinen Pandemik A (H1N1) virüsüne karşı yüzey temizliği yapılırken, 50 ölçü suya bir ölçü çamaşır suyu, enfekte yüzeyin temizliğinde de dokuz ölçü suya bir ölçü çamaşır suyu katılması gerektiği belirtildi. Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) Bulaşıcı Hastalıklar Komisyonu üyesi Yardımcı Doç. Dr. Esin Kulaç, ‘’domuz gribine’’ karşı yapılan ilaçlamalarda kullanılan maddelerin gereksiz ve fazla kullanılmasının da insan sağlığına zarar verebileceği uyarısında bulundu. Kulaç, ev, okul, hastane bekleme salonu, iş yeri ve otobüs gibi kapalı alanların iyice havalandırılmasının, pandemik gribin bulaşmasını önlemede etkin bir kontrol yöntemi olduğunu vurguladı. Grip virüsünün yayılmasını önlemek için geniş yüzeylerin dezenfeksiyonunda pek çok madde kullanılmasına karşın, deterjan ve suyla yapılacak temizliğin yeterli olduğunun rapor edildiğini anlatan Kulaç, masa, kapı kolu, banyo, mutfak tezgâhı, oyuncak gibi araç gerecin günlük temizlikte kullanılan deterjanlarla temizlenmesinin uygun bulunduğunu bildirdi. Yüzey temizliğinde çamaşır suyu kullanılacaksa, 50 ölçü suya bir ölçü çamaşır suyu konularak hazırlanan karışımla yüzey temizliğinin yapılmasının yeterli olduğunu belirten Kulaç, ‘’Temizlenen yüzey iki dakika ıslak bekletilmeli ve sonra kurumaya bırakılmalıdır. Eğer enfekte bir yüzeyin temizliği yapılacaksa, dokuz ölçü suya bir ölçü çamaşır suyu katılarak hazırlanan karışım kullanılmalı, yüzey temizliğinde tek kullanımlık kâğıt havlu gibi ürünler tercih edilmeli. Grip virüsünün 70-100 derecee öldüğü bilindiğinden, kapların sıcak su ve deterjan ile yıkanması yeterli" diye konuştu. |
21.11.2009 |
Merdivenaltı üretim olan jel, kör edebilir ECZACI Sönmez Hafızoğlu, merdiven altında imal edilen antibakteriyel temizlik malzemelerinin körlüğe yol açabileceğine dikkat çekti. Eczacı Hafızoğlu, domuz gribiyle birlikte talep patlaması yaşanan antibakteriyel temizlik malzemelerinin doğru kullanılması gerektiğini belirterek, “Antibakteriyel ürünler içerdiği etil alkol ve diğer bileşenler sebebiyle gözle doğrudan temasta eğer yıkama işlemi geç kalırsa, geçici görme kayıplarına sebep olabilir. Ancak merdivenaltı üretimde etil alkol yerine metil alkol kullanılma tehlikesi ise ciddî bir körlük riski taşır. Bu nedenle metil alkolle yasalara aykırı üretilen ürünlerin kesinlikle kullanılmaması gerekir” dedi. 1923’ten beri hizmet veren kolonya üreticisi Eyüp Sabri Tuncer’in, uluslararası pazarlara açılma hedefi doğrultusunda EST 1923 markasının yeni Cool Care antibakteriyel hijyen ürün serisini piyasaya sürdüğünü bildiren Hafızoğlu, “Eczanelerde satışına başlanan ve EST 1923 Cool Care antibakteriyel el hijyen ürün serisi adıyla sunulan parfümlü ve parfümsüz antibakteriyel el temizleme jeli, spreyi ve mendilinden oluşan ürün serisi tüketicilere, kendilerinin ve sevdiklerinin temizliğine özen göstererek sağlıklı bir hayat sürmelerine destek oluyor” diye konuştu. Antibakteriyel hijyen ürünlerinin sabunun yerine geçmediğini ve temizliği destekleyen ürün olduklarını belirten Hafızoğlu, yiyecek maddeleri ve ağızla, yüzle temastan önce bu ürünlerin kullanımını önerdi. Antibakteriyel ürünlerin sıkça kullanılmasının bakterilere karşı direnci düşürmediğini de vurgulayan Hafızoğlu, “Örneğin bu ürünleri ilk kez sürdüğünüzde tek bir damla jel elinizdeki mikrop ve bakterileri öldürebilirken, kullanıma devam ettikçe, ellerdeki bakteriler bu ürüne karşı güçleneceği için daha büyük miktarlarda kullanılması gerekebilecektir. Bu açıdan antibakteriyel ürünlerin yerli yersiz, gereksiz sıklıkta kullanılması, ürünün etkisinin azalmasına yol açabilecektir” şeklinde konuştu. |
21.11.2009 |
Turp C vitamini zengini Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdülkadir Hurşit, 100 gram turpta 100 miligramdan daha fazla C vitamini bulunduğunu, aynı ağırlıkta bir limonda ise C vitamini miktarının daha az olduğunu söyledi. Hurşit, mevsimsel grip, domuz gribi ve diğer hastalıklarda vücut direncinin arttırılması için dengeli beslenmenin öneminin tartışılmaz olduğunu vurguladı. Virüslerin yol açtığı hastalıklarda vücutta neden olduğu toksik etkileri C vitaminin en aza indirdiğinin bilindiğini söyleyen Hurşit, bu sebeple özellikle gripte C vitaminin alımının önemsendiğini hatırlattı. Yaygın olarak C vitamini denilince akla limon ve turunçgillerin geldiğini ifade eden Prof. Dr. Hurşit, 100 gramında limon ve turunçgillerden daha fazla C vitamini ihtiva eden sebzeler olduğunu ancak bunların vatandaşlar tarafından çok iyi bilinmediğini söyledi. Bunların başında turp geldiğini vurgulayan Hurşit, turpun C vitamini açısından en zengin kaynak olduğunu bildirdi. C vitamini kaynaklarının 3 gruba ayrıldığını belirten Hurşit, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: ‘’Birinci grup C vitamini kaynaklarının 100 gramında 100 miligramdan daha fazla C vitamini bulunur. Bunlar arasında maydanoz, lahana, brokoli, yeşil biber ve turp vardır. Bir kişinin günlük C vitamini ihtiyacı yaklaşık 50 miligramdır. Bu yiyeceklerde bir günlük ihtiyacımızın iki katı C vitamini var. 100 gram turpta 100 miligramdan daha fazla C vitamini bulunur, aynı ağırlıkta bir limonda ise C vitamini miktarı daha azdır. İkinci grupta ise 100 gramında en az 50-100 miligram C vitamini bulunan karnabahar, sarımsak, limon, portakal, ıspanak, çilek ve hardalı sayabiliriz. Üçüncü grupta ise 100 gramında en az 30-50 miligram bulunan C vitamini kaynakları yer alır. Bunlar arasında yeşil fasulye, greyfurt, kavun, patates, domates yer alır. Bu yiyecekler virütik toksinlere karş |
21.11.2009 |
Tarım Bakanlığı GDO yönetmeliğini değiştirdi TARIM ve Köyişleri Bakanlığı, tartışmalı Genetiği Değiştirilmiş Organizma içeren ürünler yönetmeliğini değiştirdi. GDO yönetmeliğindeki değişikliğin getirdiği en önemli yenilik, 26 Ekim’den sonra başlayan denetimlerle ilgili. Gümrük kapılarında oluşan yığılmaların ardından ithalatçı şirketler, yönetmelikte değişiklik taleplerini hükümete iletmişti. Başta olumlu karşılık bulamayan bu taleplere rağmen yeni yönetmelik, denetimlerde “kısmi” bir yumaşama getirdi. 26 Ekim’den önce kontrol belgesi alınmış ürünler, Avrupa Birliği’nin kabul ettiği kriterlere de uygun olmak koşuluyla 1 Mart 2010’a kadar Türkiye’ye risk değerlendirmesi yapılmadan girebilecek. Bu hüküm, halen gümrük kapılarında bekleyen birçok ürünün bugünden itibaren Türkiye’ye giriş izni almasını sağlıyor. Önemli bir değişiklik de etiketleme zorunluluğunda yapıldı. Yönetmeliğin ilk hali, GDO’lu ürünlerin etiketlenmesinde “İzin verilen GDO’lu ürünün binde dokuz oranını aşması” şartı getiriyordu. Yeni yönetmelikten “binde dokuz” hükmü çıkarıldı. “İzin verilen GDO’lu gıdaların” etiketlerinde, “Genetik olarak değiştirilmiş” ibaresi her durumda bulunacak. GDO’lu ürünlerin ithalatı, piyasaya sürülmesi ve ihracatı dışında “transit geçişi”, yönetmelik hükümlerine uygunluk kapsamından çıkarıldı. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın belirleyeceği esaslar çerçevesinde GDO’lu ürünlerin Türkiye’den transit geçişi yapılabilecek. GDO ile ilgili bilimsel araştırmayı yapacak kurulların oluşumunda bakanlık ve bağlı kuruluşları da devre dışı bırakıldı. Uzmanlar listesi sadece üniversiteler, TÜBİTAK ve araştırma kuruluşlarının öğretim üyesi ve uzmanlarından oluşacak. GDO’lu ürünlerin üretildiği ülkenin yetkili otoritesinden belge istenmesini öngören yönetmelik hükümlerine de bir ekleme yapıldı. Bu belgeye ek olarak uluslar arası akredite bir laboratuvardan alınmış analiz raporu da istenebilecek. |
21.11.2009 |