Halil USLU |
|
İttihad-ı İslâm ve açılım |
Geçtiğimiz hafta bizim için yine çok hızlı ve hareketli oldu. Kırıkkale’de iki, Ankara’da üç konferans, seminer ve sohbetimiz oldu. Kırıkkale Moda Life Fabrika Camiinde “Hz. Peygamber (asm) ve iş hayatı”, Yeni Asya Vakfı’nda “Bediüzzaman ve ittihad-ı İslâm”, Ankara’da Emek dershanesinde “Gençlik ve Bediüzzaman”, Özkan Vakfı’nda “İttihad-ı İslam ve Bediüzzaman” ve SETÜD eğitim merkezinde ise “Açılımda kardeşlik ve eğitim“ üzerinde hitabelerde bulunduk. Saatleri içine alan bu hakikatler manzumesini bir makaleye sığdırmak mümkün değil. Anlattıklarımı özetle ve birkaç çarpıcı misâlle sizlerle paylaşmak isterim. Türkiye’nin gündeminden düşmeyen paketin içinde Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinin en büyük âlimi ve çağımıza 130 eseriyle damga vuran Hz. Bediüzzaman’ın eserlerine mutlaka kulak verilmelidir. Hz. Bediüzzaman hem o bölgenin insanı ve hem de Mehmet Akif’inin ifadesiyle “asrın idrakine” Kur’ân-ı Hakimi yansıtan ve takdim eden bir büyük mütefekkir. Ankara’ya 9 Kasım 1922 Perşembe günü dâvet üzere gitmiş, kendisine TBMM tarafından resmen “hoşamedi” merasimi yapılmıştır. (TBMM, Zabıt Ceridesi, c. 24, 457) Hoşamedi bugünkü anlamda kimlere yapılır? Hakikati şudur: Hoşamedi merasim ve törenleri ancak devlet başkanları statüsündeki zevâta yapılır. Meselâ; ABD devlet başkanı Obama’ya, ABD devlet başkanı Bill Clınton’a, Azerbaycan, KKTC, Almanya, Bulgaristan devlet başkanlarına yapıldı ve onlar da gelip TBMM’de bütün milletvekillerine hitabelerde bulundular. Bunun dışında bir şehrin valisi, bir genelkurmay başkanı, bir belediye başkanı gelip o kürsüden konuşamaz, ancak komisyonlarda, özel yerlerde konuşur. Öyle ise bu zat, önemli bir zât. Çünkü Hz. Bediüzzaman milletvekili ve devlet başkanı da değildi. Eşref Edip Fergan merhumun dediği gibi “Mekteb-i irfanın” kurucusu Hz. Bediüzzaman’a kulak verilmeli ve onun eserlerini hayata geçirmelidir. O zaman paket canlanır ve renklenir. Akif-i sânî denilen merhum Ali Ulvi Kurucu’nun, Bediüzzaman Hazretlerinin Tarihçe-i Hayat kitabının önsözünde aktardığı bir hadis-i şerife bakmak lâzım. Hadiste “Alimler / ulemalar, Peygamberlerin varisleridirler” buyuruluyor. Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm), “Bütün Müslümanlara imam ve bütün insanlara hatip”tir. Bediüzzaman da bu hadisin tam anlamda bir varis-i ekberidir. Bu itibarla takdim ettiği eserleri birer rehber niteliğindedir. Meselâ yıllar önce neşrettiği “22. Mektub Uhuvvet Risâlesi” tek başına bir şaheserdir. Kur’ân-ı Hakîm’in sosyal hayata bakan 230 âyetinden 3 âyetini bu esere serlevha yapmış ve çok harika misâllerle açıklamasını yapmıştır. 1943 yıllarında tutuklu bulunduğu Denizli Cezaevi’nde adam öldüren katillere ders verdiği “Meyve Risâlesi” neticesinde katiller gelip sormuşlar: “Efendi hazretleri, acaba koğuşumuzdaki tahta kurularını öldürsek günahkâr olur muyuz?” Şimdi Türkiye’de 524 cezaevi ve 100 bin civarında mahkûm ve tutuklu var. Acaba açılım paketinde, buralara Meyve Risâlesi’nin dağıtılması yer alsa yanlış mı olur? Bataklık kurutulmadan sinekleri nasıl imhâ edeceksin? Geçen sene İstanbul Emniyet Müdürü'nün “Cezaevlerinden çıkanların yüzde 34’ü geri gelmektedir” demesi manidardır. Onlara ne verildi ki geri dönüyorlar? Dağlara çıkanların % 95’i, cezaevlerine düşenlerin % 80’i genç ve Türkiye’nin okullarında okumuşlar ve hâlen nüfusun 20 milyonu genç okumaktadır. Hz. Bediüzzaman yüz yıl önce çıkış yolunu sunmuş: “Vicdanın ziyası, ulûm-u dinîyedir (din ilimleridir). Aklın nuru, fünun-u medeniyedir (medeniyet fenleridir). İkisinin imtizacıyla (birleşmesiyle) hakikat tecellî eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri (ayrıldıkları) vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder.” Dünyada da 2 milyar genç okuyor ve en mühimmi 10-15 sene sonra dünyanın söz ve kalem sahipleri bunlar. Acaba istediğimiz mânâdalar mı? Bizlere himmet eden ve oralarda ağırlayan bütün zevâtı tebrik edip teşekkür ederken, oralarda hep söylediğim Hz. Üstadın bir reçetesi ile noktalayayım: “Azametli, bahtsız bir kıt’anın; şanlı, talihsiz bir devletin; değerli, sahipsiz bir kavmin reçetesi, ittihad-ı İslâmdır.” 20.11.2009 E-Posta: [email protected] |