20 Kasım 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Basından Seçmeler

Atatürk’ü Koruma Kanunu kalkmalı

DÜNKÜ yazının son cümlesinde “Bir şey sorabilir miyim” demiştim, “Dersim harekâtını Atatürk’ün bizzat yönettiği söyleniyor. Doğru mu bu?”

Bazı okurlarımız, sağ olsunlar, benim beceriksizce yapılmış ‘tecahül-ü arifane’me cevap vermiş.

Yine de binlerce teşekkür. Burada birlikte bir şeyleri öğreniyor ve paylaşıyoruz. Çok mutlu oluyorum.

Önce sorunun cevabına değinelim. Daha sonra büyük resme bakarız...

***

Dersim (Tunceli) harekâtını o sırada Başbakan olan Celal Bayar şöyle anlatıyor:

“Mareşal, Erkân-ı Harbiye Reisi, ben başbakanım. Atatürk malum... Üçümüz Dersim’de yapılan büyük ordu manevralarındayız. Manevranın da sonuna gelmek üzereyiz.

Üçümüz bir arada ‘Ordunun emniyeti bakımından strateji ne olmalıdır’, onu görüşüyoruz. İkisi de Birinci Cihan Harbi’nde muharebe etmişler.

Ben daha çok izleyiciyim. Malumatları geniş... Oradaki her şeyi biliyorlar. Hatta şahsen casusları bile biliyorlar. Dersim’in o halde kalırsa her zaman ordunun emniyeti bakımından tehlikeli olacağını görüşüyorlardı...

O sırada biz konuşurken, Dersimlilerin jandarma karakollarımızdan üç-dört tanesini bastıkları haberi geldi. Atatürk’le göz göze geldik.

Birbirimizi anlıyorduk. Atatürk benim yüzüme baktı. ‘Ne olacak’ dedi. Anlıyorum, orada emniyet tesis edilecek. Ne olursa olsun bana hitap edecekler. Hükümet reisi benim. ‘Anlıyorum efendim, bana hitap edişinizin manasını’ dedim. Atatürk: ‘Sorumluluğu üzerime alıyorum, vuracağız Dersim’i’ dedi ve vurduk...”

Yani işin başında Cumhurbaşkanı Atatürk ve GK Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak var. Sivil kökenli Başbakan Bayar da “üstüne düşeni” yapıyor.

Haritayı da unutmayalım: Harekâtta yapılanları Atatürk’ün kendi eliyle işaretleyerek gösterdiği harita, Trabzon’daki müzede durmakta... ‘Buradan girdik, şuradan vurduk’ diye anlatmış.

***

Bayar ve Çağlayangil’in anılarını yan yana getirdiğinizde (daha niceleri var) manzara ortaya çıkıyor:

Operasyonu Atatürk ve Çakmak yürütüyor. En tepede onlar var. Diğerleri emirleri uyguluyor.

Ama emri verenin de, uygulayanın da vicdan azabı çektiğini, pişmanlık duyduğunu gösteren işaret pek yok:

Zehirli gaz da kullanarak, suçlu/suçsuz ayrımı yapmadan, kadın/çocuk demeden, toptan yok etmeyi, doğru ve meşru bir eylem olarak görüyorlar.

***

Bu ve benzeri olaylardan çıkan bazı sonuçlar şunlar:

* Şimdiye kadar okullarda okutulan cumhuriyet tarihi koca bir yalandır. Her şey çarpıtılmış ve sansürlenmiştir.

* “O vakit öyle düşünülmüş, öyle yapılmış” diyerek ‘geçmişi’ mazur gösterenler, o dönemi ‘bugün’ niye savunduklarını anlatsınlar da öğrenelim. İnsanlık suçuna niye sahip çıkıyorlar?

* Şimdi de aynı şeyi mi yapmak istiyorlar? Evet, istiyorlar. CHP’li Onur Öymen tam da bunu dedi.

* Gerçeklerin ortaya çıkması için ‘Atatürk’ü Koruma Kanunu’nun da kaldırılması gerekir.

* “Bazı” Alevilere sormak gerek: Madem Dersim’de yapılanları biliyordunuz... Niye 2006’da bin köye, bin Atatürk büstü dağıttınız? Kemalist darbecilerin organize ettiği Cumhuriyet mitinglerini niye desteklediniz? Ve niye, Reha Çamuroğlu’nun ifadesiyle, CHP’nin arka bahçesi oldunuz? Peki, olmaya devam edecek misiniz?

Emre Aköz Sabah, 19.11.2009

20.11.2009


Atatürk yaşasaydı rejimi...

TÜRKİYE’Yİ 28 Şubat’a getiren günlerde Hasan Mezarcı “Türkiye mezardan yönetiliyor” demişti. Bu sözden sonra 28 Şubat medyası tarafından linç edildi.

Oysa şu “Atatürk yaşasaydı...” muhabbeti onu haklı çıkarmıyor mu?

İktidar da muhalefet de ne zaman sıkışsa sözü “Atatürk yaşasaydı”ya getiriyor.

Bu nasıl rejim, bu nasıl düzen?

Atatürk yaşasaydı düzeni!

“Atatürk yaşasaydı milli görüşçü olurdu” demişti Necmettin Erbakan başbakan iken.

Ona cevap da Hürriyet Gazetesi tarafından verildi:

“Atatürk yaşasaydı sen başbakan olabilir miydin?”

Bugün aynı cevap Deniz Baykal tarafından Tayyip Erdoğan’a veriliyor, Dersim tartışmaları üzerinden.

Hata Başbakan’da!

CHP’ye “Atatürk gelse sizi defederdi” denilir mi?

Deniz Baykal mı Tayyip Erdoğan mı?

Atatürk hangisini tercih ederdi?

Millet seçimlerde Erdoğan’ı tercih ediyor ama Atatürk elbette Deniz Baykal’ı tercih ederdi. Elbette Dersim hadisesini savunanları tercih ederdi.

Siz böyle “Atatürk yaşasaydı” diye cümle kurmaya devam ederseniz Deniz Baykal işte böyle yapıştırır cevabı: “Atatürk yaşasaydı sen oralara gelebilir miydin?”

Çok haklı, çok doğru söylüyor Deniz Baykal!

Aslında bunu söylerken şu gerçeği de söylemek istiyor: “Atatürk yaşasaydı sen Dersim hakkında böyle konuşabilir miydin?”

Bir fani üzerinden hem de iktidar ve muhalefet kavgası sürüp gidiyor bu ülkede.

Dersim dedim de...

Dersim medyası ile 28 Şubat medyası ne kadar da birbirine benziyor!

28 Şubat’ta medya en önemli ayaktı.

28 Şubat’ta “Topyekûn savaş” manşeti attılar.

Kime karşı topyekun savaş?

Tabi i ki halka karşı.

Kürt’e, Türk’e, Alevi’ye, Sünni’ye, laike, dindara...

Güzin Abla’yı bile kullanmışlar.

Psikolojik harp taktikleri kime karşı hazırlanıp uygulanıyor sanıyorsunuz?

Yunanistan ya da İran’a karşı mı veya başka üçüncü bir devlete karşı mı?

Şimdi bakıyorum da Dersim tartışmaları üzerine ortaya çıkan Dersim harekatı günlerinde gazetelerin attıkları başlıklar, yazdıkları yazılar ne kadar da 28 Şubat medyasına benziyor.

“Dersimli haydutlar”

“Çapulcular mahkemede hesap veriyor”

“İlk kadın tayyarecimiz Sabiha Gökçen’in Dersim’de kahramanca hizmetleri”

Zaman içinde dil değişmiş ama mana değişmemiş. Bugün Dersim’i yeni öğrenenler bundan yıllar sonra 28 Şubat’ta neler olduğu rahatlıkla yazıldığında “adeta Dersim gibi” diyecekler!

AK Parti kendi ayağına kurşun sıkmaya hazırlanıyor Ankara’daki gözümüz kulağımız Adem Yavuz Arslan dünkü yazısında çok önemli bir noktaya parmak basıyordu. Benzeri şeyleri aynı gün Şamil Tayyar da yazmıştı.

Her ikisinin yazısının satır aralarını okuyunca gazete sayfalarında Cemil Çiçek’in silueti beliriyordu.

Hükümetin TCK’daki telefon dinlemeleriyle ilgili yapmayı planladığı değişiklik ne anlama geliyor?

Çok açık. Bu düzenlemeler basını susturmak anlamına geliyor!

Cemil Çiçek “Cezalar az ki gizliliği ihlaller oluyor” dedi.

Ceza Kanunu’nda hükümetin yapmak istediği değişiklik ilginçtir bana “Sanki Ergenekon örgütü ile ilgili yayın yapan medyanın sesi kısılmak isteniyor” çağrışımı yaptı.

Cemil Çiçek’in önayak olduğu bu düzenleme yasalaşırsa, bundan sonra Ergenekon başta olmak üzere bütün soruşturmalar ve iddianamelerle ilgili yazı yazmak, haber yapmak vs. imkânsız hale geliyor!

Hükümet kendi ayağına bir kurşun daha sıkıyor galiba.

Ya da durumun farkında değil.

Bence AK Partililer bu konuda uyanmalı.

Ve Cemil Çiçek bu düzenleme hakkında benim gibi düşünenleri tatmin eden bir açıklama yapmalı...

Nuh Gönültaş Bugün, 19.11.2009

20.11.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.