Nejat EREN |
|
Dâvet, icabet ve dostluk üzerine! |
Şu dünyada en büyük saadet ve mutluluk kaynaklarından birisi, belki de en birincisi “dostluktur, dostluklardır.“ “Dostluk“ gerçekten bir hazinedir, servettir, berekettir. Cenâb-ı Hakk’a sonsuz şükürler olsun ki Müslüman olanın bu dünyadaki imtihan sırrından dolayı birçok sıkıntı ve çilesi vardır, ama bunun yanında aynı zamanda gönül ve his dünyasında da müthiş bir saadet ve hoşluk vardır. Bu da ancak en başta dostluklarla olur. Dostlar iyi ise biz de iyiyiz. Dostlar huzurlu ise bizde huzurluyuz. Dostlar hasta ise biz onlara duâcıyız. Dostlar hüzünlü ise biz teselli vermek isteriz. Dostlar gülerse biz de dostlarla güleriz. Dostlar ağlar ise biz de dostlarla ağlarız. Dostları andığımızda O’nu anarız. Dostları özlediğimizde O’nu özleriz. Dostları sevdiğimizde O’nu severiz. Dostlara gittiğimizde O’na gideriz. Dostların sıhhati, keyfi, yüreği, gözleri, sözleri, kalblerinin güzelliği iyiyse biz de iyiyizdir. Huzur, şükür, zikirse gerçek dost olan Allah’adır. Dostlara teşekkür en büyük ve güzel mukabeledir. Duâmız; dostlarımızadır ve dostlarımızladır. Dostlarla omuz omuza olmak, onların yüreğinin sevgisini paylaşmak, hürmetine, saygısına, ikramına muhatap olmak. Dost sözüne kulak kabartıp, dosta söz vermek, yüreklerimizden çıkıp dilimize gelip kalemimize döktüğümüz... Sevgilerimiz, muhabbetlerimiz, hatıra ve mutlu anlarda paylaştığımız sergüzeştlerimiz var bize dost ile O’nun sevgisini sevdiren. Aciz duâlarımızla, yürekten kopup gelen dost nidaları her an kulaklarımızda çınlıyor. Gönül diyarlarımızda ve ellerimizde yankı buluyor. Aşk ve şevkimizi ayakta tutup mazi derelerinden, istikbal bozkırlarına köprüler kurduruyor. Geçen haftaki Antakya, Kırıkhan, İskenderun, Adana, Payas il, ilçe ve beldelerindeki hizmet gezimizde bütün bu duyguları paylaştık eskimeyen gerçek dostlarla. Kırk yıllık mazinin tatlı–acı hatıra ve maceralarını terennüm ettik. Mutlu olarak ayrıldık. Yeni hatıralar koyduk dağarcığımıza. Lâyık olmadığımız halde etrafımızda halka olup bize samimiyet duygusu ve mânevî atmosfer hazırlayıp, dostça sohbet sofraları açan değerli dostlara duâlarla mukabele ederek teşekkür ediyorum. Güneyin o sıcakkanlı, delikanlı, vefalı, samimî dâvâ adamlarına, bahtiyar insanlarına binler tebrik ve teşekkürlerimi gönderiyorum. Dershanelerini, evlerini, iş yerlerini, vasıtalarını bize açıp emrimize tahsis edenlere, hepsine selâm olsun! Bu yeni hafta boyunca ise; İzmir-Manisa taraflarındayız. Bu bölgede hizmetimiz olan bütün ilçelerinde Üstadın duâsını alan müstesna ve mümtaz insan Recep Unaz Ağabeyimle birlikteyiz. Dersler, hatıralarla yeni ufuklar açıp, gönül köprüsü kurma emelindeyiz. Rabbim mahcup etmesin. İnşaallah. Önümüzdeki yazıda yepyeni bir haber size sunmak arzusundayım. Asrın mânevî tabibi Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin tabutunu taşıyan uçağın pilotu Ahmet Kırılay’ı dört-beş yıldır takip ediyorduk. Bu defa buluşup hadiseyi canlı şahidinden dinledik. Bu canlı hatırayı ve resimlerini sizinle paylaşacağız. İnşallah. Yepyeni hatıra ve taze dostluk ve dostlarla yoldaş olmak dilek ve temennisiyle... 20.11.2009 E-Posta: [email protected] |