Mehmet KARA |
|
Oyun içinde oyun |
Ankara hareketli bir hafta daha geçiriyor. Hafta başından itibaren bir yandan Anayasa Mahkemesi DTP’nin kapatılma dâvâsını, YÖK Genel Kurulu da Danıştay’ın yürütmesini durduğu katsayı meselesini görüşmeye başladı. Öte tarafta ise Başbakan Erdoğan ABD Başkanı Barack Obama ile Afganistan’a asker gönderme başta olmak üzere terör ve bölgeyi yakından ilgilendiren konuları Oval Ofis’te görüştü. Gündemin bu kadar yoğun olduğu günlerde, bir yandan İçişleri Bakanı Beşir Atalay “demokratik açılım”ın devam ettiğini söylerken, muhalefet partileri “Açılım bitti” açıklamaları yapıyordu. İşte bu kadar yoğun bir zamanda gündemi değiştiren, bütün bu görüşmeler ve sözleri ikinci plâna iten gelişme Tokat’ın Reşadiye ilçesinde teröristlerce düzenlenen saldırıda 7 askerimizin şehit edilmesi oldu. Uzun zamandır şehit cenazeleri gelmediği için Türkiye adeta sarsıldı. “Hesabı sorulacak, kanları yerde kalmayacak” türü açıklamaları yapılırken, ateş düştüğü yeri yaktı, yürekler dağlandı. Son günlerde terörist başı Öcalan’ın cezaevindeki yerinin daraltıldığı gerekçesiyle İstanbul ve bazı Güneydoğu illerinde molotoflu gösteriler yapılıp polisler taşlanıyor, camlar kırılıyor, insanların mallarına, canlarına kastediliyordu. Türkiye adeta yeni bir gerginliğe sokulmaya çalışılıyor. Olayın zamanlaması üstte saydığımız gündemlerden dolayı dikkat çekici. Diğer dikkat çekici bir yönü de terör eylemlerinin yaşanmadığı bir bölgede olması. Başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere olayın tamamen bir “provokasyon” olduğunu söylüyor. Peki, kim yapıyor bu provokasyonu, ne için, neden yapıyor?” Başbakan’ın ABD ziyareti, DTP’nin kapatma dâvâsının görüşülmesi, içi hâlâ doldurulmayan açılım tartışmaları konuşulurken askerlerimizin sisli havada pusuya düşürülüp şehit edilmesinin “tesadüf” olmayacağı gün gibi aşikâr. Oyun içinde oyun. Bu saldırının arkasındaki sorular oldukça fazla. Ama henüz cevaplar ortaya çıkmış değil. Siyasetçilerin bu aşamada dikkatli konuşması gerekiyor. Çok hassas bir dönemden geçiliyor. Öncelikle yetkililere düşen görev bu olayın kısa zamanda aydınlatılması. Şehitlerden Cengiz Sarıbaş’ın amcası Salim Sarıbaş’ın şu sözü bu aşamada siyasetçilere ders olmalı. “Herkese çok önemli görevler düşüyor. Herkesin eline taşın altına koyup elbirliğiyle bu terörü bitirmemiz lâzım.” Daha fazla analar ağlamadan, yürekler yanmadan. Çünkü, birileri düğmeye bastıysa ardı ardına provokasyonlar gelebilir. Aman dikkat… ««« DTP KARARI BUGÜN ÇIKABİLİR Anayasa Mahkemesi’nin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, “bölücü eylemlerin odağı” olduğu iddiasıyla DTP hakkında açtığı kapatma dâvâsının “esas”tan görüşülmesine Salı günü başlanmıştı. Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç’ın ilk günkü görüşmelerin ardından yaptığı açıklamada bugünü işaret edip, “Cuma’dan önce karar alınması mümkün değil” demişti. Bu beyana göre bugün bir karar çıkabilir. Çıkacak kararın neticesinin çokça tartışılacağı ve önümüzdeki dönem için önemli sonuçlar doğuracağı muhakkak. DTP hakkındaki dâvâ, AKP’ye kapatma dâvâsından önce açılmıştı. 16 Kasım 2007’de dâvâ açıldığı düşünülürse esastan görüşülmesine yaklaşık 25 ay sonra başlanmış oldu. Öncelikle parti kapatma ile ilgili genel kanaatimizi söyleyelim. Demokrasilerde siyasî partileri millet açar, millet kapatır. Uygulamada şiddete dönüşmemiş, üstelik herhangi bir mahkeme kararı ile suç olarak tanımlanmamış konular, iddianame konusu yapılamayacağı gibi partilerin kapatılmasına da gerekçe olarak gösterilmemeli. Ancak DTP’li yöneticilerin bir süreden beri adeta partiyi kapattırmak için ellerinden geleni yapmalarını da burada söylemek lâzım. Partinin eşbaşkanı Emine Ayna “dağa çıkmak”tan bahsederken, “80’lerden, 90’lardan beter olur” şeklinde tehditler savurması son örnek oldu. Hükümet AKP’nin kapatılma dâvâsı görüşülürken, partilerin kapatılmasını zorlaştırmak için anayasa değişikliği yapılması için çalışma içine girmişti. AKP kapatılmadı, ama kapatılmış kadar ağır bir karar çıktı. Buna rağmen hükümet bu çalışmasını nedense unuttu. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın AKP dâvâsı kararını açıklarken söylediği şu cümlesi hâlâ hafızalarda. “Siyasî partiler kapatmalarla ilgili karar verirken, bir partinin kapatılmasıyla ilgili hiçbir arkadaşımız mutlu olduğunu söyleyemez. Siyasî aktörlerimize buradan seslenmek istiyoruz. Topluma ters gelen kurallar ve anayasa değişiklikleri varsa bu konuda sür’atle uzlaşarak gerekli düzenlemelerin yapılması çağrısında bulunmak istiyoruz.” Ama aradan uzun zaman geçmesine rağmen hiçbir çalışma yapılmadı. Belki bugün DTP kapatılan 27. parti olacak. Ancak parti kapatmakla bir düşünce yok edilmiş olmuyor ki. Yedek bir partide devam ediliyor. Bunun yerine başka formüller uygulanabilir. Bu hafta hareketli başlamıştı, hareketli de devam edecek anlaşılan. Önümüzdeki günlerin de siyasî açıdan rahat geçmeyeceği ortaya çıkıyor. 11.12.2009 E-Posta: [email protected] |