Mehmet KARA |
|
Çözümün anahtarı |
Danıştay’ın, tam da Kurban Bayramı öncesinde YÖK’ün üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararının yürütmesini durdurması, meslek liselileri ile birlikte ailelerin bayramını adeta zehir etti. Mesele hâlâ gündemde. Tepkiler devam ederken, çıkış yolunun bulunmasına çalışılıyor. Yıllardır “meslek lisesi meselesi memleket meselesi” diyenlerden ses çıkmaması ise ibretle izleniyor. 28 Şubat sürecinin ürünü olan katsayı adaletsizliğinin 10 yıl aradan sonra sona erme ihtimali, öğrencileri sevindirmişti. YÖK’ün aldığı kararla, 2010’dan itibaren bütün öğrencilerin katsayıları 0.15’le çarpılacaktı. 1999’dan bu yana meslek lisesi ve imam hatip lisesi mezunları kendi alanlarından başka bölümleri tercih ettiklerinde katsayıları 0.3’le, diğer liselerde okuyanların katsayıları ise 0.8’le çarpılıyordu. Ancak Danıştay sınav takviminin başlamasını günler kala aldığı kararla büyük bir karışıklığa sebep oldu. YÖK karara itiraz etti. İtiraz Danıştay İdarî Dâvâ Daireleri Genel Kurulu görüşecek. Bu itirazdan bir sonuç çıkar mı? YÖK, bu kararı beklemeden 17 Aralık’ta toplanması gereken genel kurulunu önümüzdeki hafta yapacak ve yeni formüller üzerinde çalışacak. Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu gerekirse kanunu değiştirebileceklerini söylemişti. Şimdilik bu formül pek dillendirilmiyor. Çünkü kanunun değiştirilmesi için yaşanacak süreç dikkate alındığında, eşitsizliğin giderilmesinin önümüzdeki sınava yetişmesi hayli zor. Bazıları katsayı adaletsizliğini hâlâ savunabiliyor. Oysa “adil” bir gözle bakabilseler tam bir eşitsizlik olduğunu görecekler. Şunu hatırlamıyorlar: 12 Eylül ihtilâlinin ardından “ihtilâl ürünü” olarak kurulan YÖK’ün ilk dönemlerinden itibaren 17 sene uygulanan sistemde katsayı adaletsizliği gibi garip uygulama yoktu. 1999 yılından bu yana YÖK’ün uygulamalarına göre ister düz lise olsun, ister meslek lisesi olsun “lise” eğitimi alan öğrenciler farklı değerlendiriyordu. Ayrıca bu mesele sadece imam hatiplerin meselesi de değil. Meselâ genel lise mezunlarının gidebildiği tıp fakültelerine sağlık lisesi mezunları katsayı dolayısıyla giremiyorlar. Aynı durum bütün meslek liseleri için geçerli. Bütün soruları yapan bir meslek lisesi mezunu istediği okula gidemiyor. Gelinen noktada YÖK’ün önümüzdeki hafta yapacağı toplantıda nasıl bir karar alacağı merakla bekleniyor. Bu karardan sonra da yine üzerine vazife olmayanlar itirazda bulunur mu? Elbette bulunabilir. Bu böyle devam edip gidecek mi? Öğrencilerin arasındaki eşitliği ve haksızlığı kendince “doğru kabul edenler” olduğu müddetçe de bu böyle devam eder gider. Altı ay önce katsayı konusunda “YÖK yetkilidir” diyen bir kurumun, şimdi görüş değiştirdiğinin de unutulmaması gerekiyor. ÖSS takvimi de iyice sıkıştı. Takvime göre ilk sınav 11 Nisan’da yapılacak. ÖSYM Başkanı’nın “Bu seneki sistemin nasıl uygulanacağının belirginleşmesi ve bunun 20 Aralık’a yetişmesi lâzım; yoksa sınav takvimimiz aksar” diye uyarması da bundan. Köklü çözüm ise, anayasanın değiştirilip sivil, özgürlükçü bir yapıya dönüştürülmesidir. Hem de ne dediği net bir şekilde belli olan, yoruma açık olmayan ifadelerle getirilerek… Zira, son yıllarda hangi karar alınsa yüksek mahkemelerden ya dönüyor, ya da yürütmesi durduruluyor. Bu yüzden Türkiye’yi bu sıkışıklıktan kurtaracak tek yolun 12 Eylül ihtilali ürünü olan anayasanın kökten değiştirmesinde yattığı ortaya çıkıyor. 05.12.2009 E-Posta: [email protected] |