Hüseyin EREN |
|
Kuddüs penceresi |
Hayata, hadiselere “Kuddüs” ism-i azamın pencere-i nuriyesinden bakınca kirli nezafetsiz, ufunetli, boğucu kısmı istihale olur, temizlenir, erir gider… Bakmayınca; oda kirlendiği gibi denizler kirlenir, dağlar lâşe ile dolar, feza mezara dönüşür; hadiseler iç karartır, gündemler korku üzerine döner, günler yokluğa kayar… “Bir insan bir ay yıkanmazsa ve küçük odasını süpürmezse çok kirlenir, pislenir. Demek bu saray-ı âlemdeki paklık, safilik, nuranîlik, temizlik; mütemadiyen hikmetli bir tanziften, bir dikkatli tathirden ileriye geliyor. Ve eğer o daimî tathir ve süpürmek ve dikkat ile bakmak olmasaydı, bir senede bütün hayvanların yüz bin milletleri arzın yüzünde boğulacaklardı.” (Otuzuncu Lem’a, Birinci Nükte) Tertemiz bir üslûp, ak pak anlatımla, tâhir bir bakışla yazılmış “Kuddüs” ismini anlatan ilgili bölüm, bütünlüğü içinde okunduğunda, akılda, kalpte, lâtifelerde nuranî pencereler açıldığı görülecek, dış temizlik kadar iç temizliğin önemli olduğu, gündemler de o bütünlük içinde bakılmadığında hep kirli ve eksik olduğu fark edilecektir… Dünyayı kirleten dünyevîlerin dünyevî savaşını hiç merak edip bakmayan Bediüzzaman’ın nuranî zihni daha bir anlaşılır oluyor bu pencereden bakıldığında… Temiz olan kirlerden uzak durur; gıybet edilen yere yaklaşmaz, zan zulmüne bulaşmaz, hades edilen yerden uzaklaşır, menfaat düşkünlerine mesafelidir… Kuddüs’e tevekkül eden başkalarından medet umma kirliliğine düşmez… Çevreye bir çöp atmadığı gibi yol kenarındaki dikenli teli kenara atar; kurduğu fabrikayla toprağı, suyu kirletmediği gibi kirletenlerle de mücadele eder; gıybet pisliğine bulaşmadığı gibi boş konuşma kirliliğine de düşmez… Kelimeleri kirletmez; ya hayır konuşur, ya da susar… İman suyundan kana kana içtikçe içi temizlenir; şüpheler, vesveseler, endişeler uzak olur, bindiği tevekkül gemisiyle temiz denizlerde tenezzühle gezer… Kuddüs’e âyine olmak başka nasıl olabilir ki? Gökyüzü nuranîyeti, yeryüzü temizliğini “Kuddüs” ismiyle tefekkür edenin kalbi temiz olur, zihni nurânî; davranışları günahtan uzak, bakışları harama yaklaşmaz, konuşmaları kirlenmez… Her yönden, her koldan saldıran günah kirliliğine, şüphe bombardımanına, vesvese saldırılarına, uyutucu uyuşturucu zevk kuşatmalarına nasıl mukavemet edilir? “Kuddüs” ismi diğer esma ile beraber okunduğunda—kâinat yüzünde, hayat akışında, hadise dalgalanmalarında—ancak mukavemet edilir… Aklı, kalbi, latifeleri “Kuddüs” ismi ile şüphe ve günahlardan her sabahta ve akşamda temizlemedikçe, dünyevîlerin denî işlerine, gündem bombardımanlarına takılmamak, âlet olmamak elde değil… Bahsin son cümlesi ve haşiyesi müdakkikâne okunursa yeni çağrışımlarla farklı hikmet sahifeleri açabilir… Rahman’ın Kuddüs ism-i şerifine sarılmadıkça, kâinatta cereyan eden tecellîlerini akıl ve kalple emmedikçe nasıl temizlenebiliriz? Kâinat büyüklüğünde soru, sonsuzluğu netice verecek cevap bekliyor. 02.12.2009 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (02.12.2009) - Kuddüs penceresi (28.10.2009) - Kanaate kanaat etmek (17.09.2009) - Enes’in otobüsü |