Faruk ÇAKIR |
|
Dünyayı mı kurtarmalı insanı mı? |
Dünyanın ‘imtihan yeri’ olduğunu unutanlar; kâinatın ‘fani’ olması karşısında çaresiz kalıyorlar. Bütün gayretler, dünyanın ‘fani’liğini, son bulmasını biraz daha ötelemek üzerine yoğunlaşıyor. İngiliz The Sunday Times gazetesi, (aktaran: Vatan, 30 Kasım 2009) 12 Aralık’ta yapılacak “Kopenhag İklim Değişikliği Zirvesi” öncesinde, zirveye katılacak liderlere ‘Dünyayı kurtarmak için yapılması gerekenler’ çalışmaları hatırlatmış. Tekliflerin bır kısmı halen uygulanırken, bir kısmı da ‘proje’ safhasında. Tekliflerin bir kısmı şöyle sıralanıyor: *Güneş enerjisi: Enerji konusunda en zararsız üretim yollarından biri güneş enerjisi. Bu alanda İspanya dünyaya öncülük ediyor. Ülkenin en büyük güneş enerjisi santrali güneşin açısına göre değişebilen 600 aynadan oluşuyor. 2011 yılında faaliyete girecek santral 25 bin evin elektrik ihtiyacını karşılayacak. *Karbon depolama: Norveç'te termik santraller tarafından üretilen elektrik enerjisi sırasında ortaya çıkan karbon gazı tabiata salınmadan petrol kuyularında depolanıyor. *Akıllı sayaçlar: Evlerde tüketilen elektriğin gereksiz kullanımını önlemek ve elektrikten tasarruf etmek için akıllı sayaçlar bütün Avrupa’ya yayılıyor. İtalya bu alanda dünyaya liderlik ediyor. *Rüzgâr enerjisi: İngiltere’de 2020’ye kadar rüzgâr enerjisinin toplam tüketimin yüzde 30’unu karşılaması bekleniyor. *Nükleer enerji: Sanılanın aksine nükleer santraller dünyaya en az zarar veren enerji üretim şekillerinden biri. 13 ülkede 53 nükleer reaktör şu an yapım aşamasında. *Güneş çiftlikleri: Özellikle geniş düzlüklere sahip güneş alan ülkeler enerji ihtiyaçlarını karşılamak için dev güneş panellerini bu bölgelere yerleştirerek “güneş çiftlikleri’ kuruyor. *Dalga enerjisi: Dalgalı denizlerin bulunduğu şehirlerde denizin ortasına kurulan dalga çiftlikleri elektrik üretimi için temiz ve ideal bir yöntem oldu. Özellikle Portekiz ve İskoçya bu yolla enerji üretimine ağırlık veriyor. *Gel git enerjisi: Gel-gitler sonucu ortaya çıkan akıntılarda meydana gelen su hareketlerini elektrik enerjisine çevirmek mümkün olursa deniz kıyısındaki ülkelerin enerji ihtiyaçlarının yüzde 5’inin bu yolla karşılanabileceği belirtiliyor. *Çatılara güneş paneli: Apartmanlar, siteler giderek daha artan şekilde çatılarına güneş panelleri yerleştirerek enerji ihtiyaçlarını kendileri karşılıyorlar. *Yeni bio-yakıtlar: Su yosunlarından elde edilebilen enerjinin mısırdan elde edilen bio-yakıttan 100 kat daha fazla olabileceği ispatlandı. 2050 yılında jet yakıtlarının yüzde 12’sinin yosunlardan elde edileceği belirtiliyor. *Sıcak su ile enerji: Danimarka’da birçok şehirde evlere santraller tarafından ısıtılan sular borular aracılığıyla aktarılıyor. Bu sıcak su hem enerji üretiminde hem de evlerin ısınmasında kullanılıyor. *Video konferans: İş adamları başka ülkelere toplantılara gitmek için uçak yolculuğunu tercih etmek yerine dünyanın bütün ülkeleriyle video konferans yapıyor. Bu şekilde uçak yolculuğunda ortaya çıkan karbon salınımı engellenmiş oluyor. *Güneş yansıması: Güneş enerjisinin yeniden uzaya yansıtılması durumunda ortaya çıkacak mikrodalga ışınları ile enerji üretilebilmesi teknolojisi üzerinde bilim dünyası çalışmalar yürütüyor. Elbette bu çalışmaları hafife alıyor değiliz. Ancak ‘dünyayı kurtarmak için’ bunca gayret sarfeden insanoğlunun, ‘insan’ı ebedî hayata hazırlamak için gayret sarf etmemesini garip karşılıyoruz. Şeyh Edebali, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” demişti. Biz de bu sözden yola çıkarak; “İnsanı yaşat ki dünya yaşasın” diyebiliriz... 01.12.2009 E-Posta: [email protected] |