Şükrü BULUT |
|
İttihad-ı İslâm ve BOP |
Resimler ve isimler bizi hep yanıltageldiler... Mânâları okumamızı ve mahiyetleri tanımamızı engellediler. 11 Eylül’den çok önceleri, bazı Batılı enstitülerce hazırlanmış, dinsizlik cereyanlarının malî kaynaklarınca oluşturulmuş, Wolfowitz ile Soros gibi pratisyenlerin deşifresiyle dünya kamuoyuna da duyrulmuş bir projeyi; devletlerin ve özel sektörlerin müşahhas resmî projelerine benzetenler yanıldılar. Dünya barışı karşıtlarınca bütün ayaklarıyla önceden hazırlanmış bir çalışmanın Condoleezza Rice’ın kucağına oturtulması, hadisenin sıradanlaştığı zamanlara rastlar. Başta Rice olmak üzere Wolfowitz ve Soros gibi 11 Eylül ihtilâliyle dünyayı ve Amerika’yı felâkete sürükleyen “dinsiz pratisyenlerin” Avrupa ve Amerika’daki saldırgan dinsizlik enstitülerinde teorisyen olarak çalıştıklarına şahit oluyoruz. Dinsizlik ve ahlâksızlık projelerinin mutfaklarında yetişmiş bu ekibin başarılarının sırrı, söz konusu enstitülerce militan gibi yetiştirilmelerindeydi.
BOP devam ediyor mu?
Önemli olan isim değil, icraattı. 11 Eylül sonrasında medyada neşredilen BOP haritaları, yeşil kuşaklar ve dillendirilen çalışmalar; biraz da Samuel Huntington’un “doğu-batı çatışması” teorisini destekledi. Fakat Hıristiyan Amerika ve Avrupa’ya destek vermeye başlayan İslâm coğrafyasını ateşe vermek, oralarda kalıcı çatışmalar hazırlamak ve İslâm ülkeleri halkları arasında husûmeti tahrik edici fitneler oluşturmak, “zındıka enstitülerinin” öteden beri üzerinde çalıştıkları projelerdi. Projenin “ahmak adam” Bush vasıtasıyla resmîleştirilmesi, İtalya, Türkiye ve Yemen’in dahil ettirilmesi, projenin başarısı için bir arzu idi, fakat tutmadı. Hıristiyanlığın bayraktarı Roma’nın, İslâm coğrafyasının öncüsü Türkiye’nin ve Arap yarımadasının gelecekteki en istikrarlı ülkesi Yemen’in “dinsizlerce” buraya dahil edilmiş olması, elbette ki tesadüfî değildi. Semavî dinleri, temsilcilerinin eliyle mağlûp etme niyeti vardı. Bildiğiniz gibi olmadı. Ama resmîyette gerçekleşememiş veya akamete uğramış gibi görünen projenin devam edip etmediğini, söz konusu coğrafyalardaki icraatlardan anlamamız daha sağlıklı olur. Projenin en aktif ayaklarını hatırlıyorsunuzdur. Kadınlara hürriyet, okul müfredatlarının modernleştirilmesi, Arap ve Hint dünyasındaki medreselerin kapatılması, Batı felsefesine aykırı mânâ, resim, yazı ve simgelerin, ilkokuldan üniversiteye kadar ders kitaplarından temizlenmesi, genel anlamda hürriyetin kaosu netice verecek şekilde cemiyette pratize edilmesi, başta eşcinsellik olmak üzere her türlü fuhuş ve ahlâksızlığın normalleştirilmesi gibi detaylarına girmeden kısaca sıralayabileceğimiz hususlar, projenin en önemli unsurlarıydı. Yukarıda arz ettiğimiz hususları nazarda tutarak Afrika’nın Müslüman ülkelerinde, bilhassa Fas, Nijerya ve Sudan gibi ülkelerde olup-bitenleri araştıralım. Sonra Yemen ve Körfez ülkelerine, oradan da medreseleri, bombalarla masum çocukların üzerine yıkılmış Pakistan ve Afganistan’a gidelim. Ayrıca okul müfredatlarında “yenilikçilik ve modernize” üniteleri altında yapılan derin çalışmaları tetkik edelim. Türkiye Başbakanı ve Cumhurbaşkanının eşlerinin “kadını hayata açma” projeleriyle İslâm ülkelerine yönelik çalışmalarına da bakalım. Bu arada, söz konusu proje kapsamına giren çoğu çalışmaları finanse eden Açık Toplum Enstitüsünün faaliyetlerini de aynı çerçevede değerlendirmemiz gerekiyor. Her ne kadar bu dev proje İslâm dünyasına karşı hazırlanmış olsa da, insanî değerler veya Hıristiyanlığı esas alan toplumlar da söz konusu projelerin hedefleri arasında yer alıyor.
BOP’un hedefi İslâm birliğini engellemek...
Bediüzzaman Hazretleri, Medresetüzzehra’nın çekirdek olacağı İslâm Birliğinin Hıristiyanlık dünyasına barış getireceğini devrin idarecilerine yazdığı mektupta haber veriyor. Hıristiyanlık dünyasının şiddetle muhtaç olduğu barışın da dünya barışını netice vereceğini aynı mektupta belirtiyor. Diğer bir mektubunda ise, Avrupa’nın önde gelen devletlerinin menfaatlerinin bundan böyle “İslâm birliği”nde olduğunu söylüyor. Geleceklerinin bir yönüyle İslâm birliğinde olduklarını gören İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkelerin ister istemez bir an önce Ortadoğu’ya barışın gelmesini istemeleri mantıkî olduğuna göre, BOP’un Hıristiyan dünyasına da karşı bir proje olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hadiseye bu adeseden baktığımızda, Avrupa’daki sefahat, dinsizlik ve kargaşaya destek veren BOP, Açık Toplum Enstitüsü, neocon ve neoliberal gibi mânâların “semavî dinlere” karşı müşahhaslaştıklarını da ifade edebiliriz. BOP’un mahiyetini anlayamamak, saldırgan dinsiz Avrupa ile İsevî ve insanî Avrupa arasındaki dehşetli çatışmaları bilmemeye de bağlıdır. Avrupa’nın dinsiz zalimleri ikincil olarak “Yeşil Kuşağa” saldırıyorlar. Müslümanların Hıristiyan Avrupa’ya yardımlarını engellemeye de dönüktür BOP. Genlerine müdahale edilmiş bir İslâm dünyası ittihadını sağlayamayacak ve birlik olup medenî Avrupa’ya yardım edemeyecektir. BOP’un mahiyetini öğrenemeden uzatılmış elma şekerinin kaybolmasına hayıflananları cehalet illetiyle baş başa bırakmak zorundayız. Derin fitne ve çatışmalara hazırlatılan Irak’ta, turuncu devrimcilerin mengenesinde inleyen Ukrayna, Kırgız, Gürcü ve Balkan halklarına, hâlâ bombalanan medreselere ve kadını kullanarak “İnsaniyeti imha planlarına” dikkatlice bakanlar, BOP’un devam edip etmediğini rahatlıkla görebilirler. Duâmız o ki, İslâm birliğinin biricik kongresinin yapıldığı şu günlerde, Müslümanların basiretleri iyice açılır ve deccaliyetin şu küresel tahrip projelerinin mahiyetini insanlık tam mânâsıyla anlar. Aktörlerin, dekorların, sahnelerin, renk ve sloganların mütemadi değişimi İnşaallah Müslümanları aldatmayacaktır. Ahirzaman dinsizliğine Müsülümanlar Kur’ân ile cevap vereceklerdir. 27.11.2009 E-Posta: [email protected] |