Faruk ÇAKIR |
|
Bayramın tadını kaçırmayın! |
Söze mübarek Kurban Bayramını tebrik ederek, İslâm âlemine ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini temenni ederek başlayalım. Bilindiği üzere bayram günleri kırgınlık ve kızgınlığın sona ermesi gereken, kardeşlik, dostluk ve barışmanın yaşanması gereken günlerdir. İnandığımız değerler bize bunu hatırlatıyor. Hadisenin fıkhî yönüyle ilgili izahları ‘hoca’larımıza bırakıp, bayram arefesinde alınan iki ayrı karardan bahsetmek gerekecek. Kararlardan biri, sırf “Deprem İlâhî ikâzdır” dediği için 2 yıl 1 gün hapis cezasına mahkûm edilen gazetemizin imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular’la ilgili olarak mahkemenin verdiği yeni karardır. Haberin ayrıntılarını gazetemizde okumuşsunuzdur. Daha önce mahkûm edilen ve toplam 276 gün cezaevinde yatan Kutlular’a aradan yıllar geçtikten sonra ‘beraat’ kararı veriliyor. Tamam, beraat kararı verilmesi gerekiyordu; ama bu karar mahkûmiyetten önce verilmeli değil miydi? Önce mahkûm et, haksız yere cezaevine at, sonra da ‘beraat’ kararı ver! İyi de bu ‘normal’ bir durum mudur? Tâ baştan karar beraat olmalıydı. Ama ne yazık ki “28 Şubat Süreci” bu konuda da etkili oldu ve haksız yere mahkûmiyet kararı çıktı. Gerek mahkeme ve gerekse sonrasının macerası çok uzun. Konu AİHM’e de gitti ve ilk beraat kararı da zaten oradan geldi. Şimdi de Türkiye’deki mahkeme beraat kararı verdi. Hayırlı olsun, ama geç kalan adaletin adalet olmadığı her halde tartışılmaz... Bari bundan sonra benzer hatalar yapılmasa... Bayram arefesinde şaşırtıcı bir karar da Danıştay’dan geldi. Hükûmet, meslek liselerinin önündeki yasağı sona erdirmek için ‘katsayı adaletsizliğini’ ortadan kaldıran bir düzenleme yapmıştı. Konu her zaman olduğu gibi yargıya gitti ve yargı bu düzenlemeyi geçersiz saydı. Olan, başta imam hatip lisesi mezunları olmak üzere bütün meslek lisesi mezun ve öğrencilerine oldu. “Önümüzdeki engel kalktı, haksızlık sona erdi” diye düşünürlerken ümitler yine soldu. Bu kararın tam da bayram öncesi alınmasının özel bir sebebi var mı acaba? Maksat, meslek liselerinin bayramına ‘tuz’ katmak mı? Kararın hukukî ayrıntıları elbette tartışılacak. Hatta hükûmetin bu konuda samimî olmadığı, temel meseleleri halletmeden ‘katsayı’yı kaldırmak istediği gibi tesbitler yapılabilir. Bu tesbitleri yabana atmamak lâzım, ama her ne olursa olsun ‘katsayı’ uygulaması sona ermelidir ve erecektir de. Çünkü bu uygulama kesin olarak yanlıştır. Nasıl ki “Deprem İlâhî ikâzdır” diyenler hakkında önce mahkûmiyet kararı verenler, aradan yıllar geçtikten sonra aynı konuda ‘beraat’ kararı veriyorlar; aynı şekilde bugün meslek liselerinin önünü kapamak için katsayı kararına ‘evet’ diyenler son tahlilde bu kararlarını da değiştirmeye mahkûmdurlar. Bütün bu şartlar göz önünde olduğu halde hâlâ 12 Eylül ihtilâline dokunmayan, bunu değiştirmek için ‘Tek Parti’ ile uzlaşma ve anlaşma zemini arayan hükûmete şaşmak lâzım. Elbette işlerinin kolay olmadığını biliyoruz, ama madem hükûmettirler; hükûmet olduklarını göstersinler. Ya da Nasreddin Hoca gibi, lütfen minberden aşağıya insinler... 27.11.2009 E-Posta: [email protected] |