40. Yıl Röportajları |
TALİP ÇİÇEK |
40 YILLIK OKUYUCULARIMIZDAN ALİ ERSÖZ: |
Gazetemiz, evimize gelmediği zaman büyük bir eksiklik hissediyoruz. Kendinizi tanıtır mısınız?
1944 yılında Kocaeli'nin Karamürsel ilçesi Akçat Köyünde doğdum. İlkokulu köyümüzde bitirdim ve kendi yetiştirdiğimiz meyve ve sebzeleri babamla birlikte pazarlarda satarak ticarete başladım. Sonradan Karamürsel merkezinde sahile yakın Yalı Camii altında bakkaliye dükkânı açtık. Yetiştirdiğimiz mahsülleri burada dükkânın önünde satmaya başladık, askerden sonra da aynı işe devam ettim ve Bağkur'dan emekli oldum. Karamürsel'de ikamet etmekteyim.
Risâle-i Nurları ne zaman tanıdınız, Yeni Asya'yı nasıl okumaya başladınız?
Dinî emirleri yaşayan bir aile ortamında yetiştim. İbadetlerimi aksak olsa da yapmaya çalışıyordum. Risâle-i Nur'u ilk defa Gölcük Tersanesinde çalışan amcamın oğlu Mehmet Ersöz'ün Nurun İlk Kapısı kitabını vermesiyle tanıdım. İçindeki vesvese bahsini okurken manevî dertlerime merhem gibi geldi. O zamana kadar çevrenin yanlış bilgileriyle Risâle-i Nur hakkında menfi bir kanaate sahiptim. Kitabı okuduktan sonra bu düşüncem değişti. Askerlik görevimi yaparken Risâle-i Nur aleyhindeki konuşmalara karşı tepki gösteriyordum. Askerden sonra ibadetlerimi düzenli olarak yapmaya başladım ve Yusuf Kara, Alaaddin Özalay, Fehmi Peker ve postacı Emin gibi arkadaşlarla birlikte ilmihal dersleri yaparak eksiklerimizi tamamlamaya ve İslâmî konularda kendimizi yetiştirmeye çalışıyorduk. Bu faaliyetimiz devam ederken Yusuf Kara bir gün iş için Gölcük'e gitmiş. Orada Deniz Kitapevi'ne uğramış, Faik Cengiz Ağabey ile tanışmış. Bu arkadaşımız tarikat sohbetlerine de gidiyordu, bazen bizleri de dâvet ederdi. Faik Ağabey kendisine tarikat ile ilgilenmenin de güzel olduğunu, fakat bu zamanda iman zafiyeti olması sebebiyle hizmet tarzının iman-ı tahkiki dersleriyle imanın taklitten tahkike çıkarılması olabileceğini ve tarikatten imanlı insanların istifade edebileceğini bu asrın dehşetli imansızlık musîbetine karşı ancak Risâle-i Nur dersleriyle mukabelenin daha faydalı olacağını anlatmış. Uygun görüldüğü takdirde Karamürsel'de bu tür dersleri yapmak için kendilerinin gelebileceğini söylemiş. Yusuf kardeşimiz bize durumu anlatınca hep birlikte Gölcük'ten arkadaşların gelmesine karar verdik. İlk Risâle-i Nur dersi durumu müsait olan İbrahim Özalay’ın evinde yapıldı. Yeni olduğumuz için bir çok sorularımız vardı. O akşam bunlardan çoğunun cevabını aldık ve sıra ile evlerimizde her hafta dersler yapılmaya başladı. Gölcük'te dershanede kalan kardeşler her hafta düzenli olarak derslere iştirak ederek hizmetlerin gelişmesine katkı sağladılar. Bu derslerimiz bir müddet köyümüzde de yapıldı. İlk dershanemiz Mehmet Ertuğrul Ağabeyin parçacı dükkânının yanında açıldı, sonraki yıllarda bir yeri almak nasip oldu. Risâle-i Nurları tanıdıktan sonra haftalık İttihad gazetesini okumaya başladım. O zaman Risâle-i Nur Talebeleriyle uğraşması ile tanınan Faruk Güventürk isminde bir paşa vardı. Onun basında çıkan yanlış beyanatlarına karşı İttihad gazetesi "Türk paşası mısın, yoksa Rus maşası mısın?" gibi bir manşet atmıştı. Nur dâvâsını açık yüreklilikle savunan bu ifade çok hoşumuza gitmişti. Topluma duyurmak için o günkü gazeteyi şehrin muhtelif yerlerine astık, emniyete şikâyet olmuş. Polisler bizi karakola dâvet ettiler. Komiser bize o sayının toplatıldığını söyledi. Fakat biz görevimiz olan ilânatı yapmıştık. Günlük gazete olarak da Bugün gazetesini takip ediyordum. Onun tertip ettiği muhtelif yerlerdeki sabah namazlarına katıldım. Daha sonra bu tarzın müsbet iman hizmetine uygun olmadığını düşünerek onlara iştirak etmedim. 1970 yılında yayına başladığı ilk günden beri farklı isimlerle çıkma zorunda kaldığı günler dahil, ara vermeden Yeni Asya'yı okumaya devam ediyorum ve ömrüm olduğu sürece de aynı kararlılığı sürdürmek azmindeyim. Gazetemiz evimize gelmediği zaman büyük bir eksiklik hissediyoruz. Dağıtıcımız değişmişti birkaç gün gazete gelmedi. Eşim, "Bey ben bu evde birkaç gündür bir eksiklik hissediyorum" dedi. Düşündük her gün evimize misafir olan gazetemiz gelmemişti, çünkü eşim de zevkle her gün köşe yazılarını takip ediyordu.
Kırk yıldır Yeni Asya okuyorsunuz. Yeni Asya'ya bağlanmanızın sebepleri nelerdir?
Risâle-i Nurların tanıtılmasına yaptığı hizmetler ve sosyal konuları doğru tesbit edip değerlendirmesi bu sebeplerden biridir. Ehl-i imana karşı yapılan hücumlara karşı cesaretle karşı koyması da bir başka sebeptir. Bir çok yeni hizmetin öncülüğünü yapması da yine sebeplerden biridir.
Yeni Asya size ve ailenize neler kazandırdı?
Ailemize müsbet iman hizmetinin önemini kavramayı, İslâmî ve imanî konularda bilgi sahibi olmamızı sağladı. Bunun bir örneği şudur: Teyzemin oğlu Almanya'da çalışıyordu. Türkiye'ye geldiğinde sohbetlerimizde gazetemizdeki görüşleri kendisine aktarırdım. Yıllar sonra "Siz haklıymışsınız" diyerek hakkı teslim etti. Gazetemiz ile aramızda manevî bir bütünlük olduğunu gösteren bir çok olay da yaşadım. Arkadaşlar arasında anlayamadığımız veya merak ettiğimiz bir konunun birkaç gün içinde gazetemizde yazıldığına çok kere şahit oldum. Gazetemizdeki yazılardan Risâle-i Nur fakültesinin içtimaî meseleler kürsüsü gibi faydalandık ve Risâle-i Nurlara bağlılığımız gazetemiz vasıtası ile arttı diyebilirim.
Risâle-i Nurların ve gazetemizin tanıtımı için neler yapıyorsunuz?
Köylerdeki kahve ve muhtar odalarında gazetemizin okunması için her gün ulaştırmaya çalıştık. Risâle-i Nurları tanıtmak istediğim kimselere öncelikle ilgimi çeken yazıları gazetemizden keserek okutup ön hazırlık yapıyorum. Her gün ben gazetemizden önemli gördüğüm yazıları kesip cebimde taşırım. Bulunduğum topluluklarda bir fırsatını bulduğum zaman boş konuşmalar yerine gündemin değişmesi için bunları okurum.
Gazetemizin geleceği ile ilgili düşüncelerinizi okuyucularımızla paylaşır mısınız?
Monotonluktan kurtulmak için sık sık yenilikler yapılması iyi olur kanaatindeyim. Yazıların çok uzun değil, öz kısa ve mesaj yüklü olması okunmasını sağlar. Risâle-i Nurları izah mahiyetinde, geniş ve kapsamlı yeni çalışmaların yapılması gerekir. Belirli aralıklarla verilen broşür ve kitap türü promosyonlara devam edilmesini bekliyoruz. Bediüzzaman'ın hayatı ve Doğu meselesi ile ilgili broşürlerin de verilmesinin faydalı olacağını düşünüyorum. Bu vesileyle emeği geçenleri tebrik ile gayretlerinin devamını diliyorum. |
TALİP ÇİÇEK 09.12.2009 |
Önceki 40. Yıl Röportajları (15.11.2009) - Yeni Asya, okul ya da öğretmen gibi vazife yapıyor (12.11.2009) - 40 YILLIK OKUYUCUMUZ CEMAL SERİM: |