Umut YAVUZ |
|
El Kaide’nin eylem felsefesi |
Yeri geldikçe bu sütunlardan İslam adına terör suçu işleyenlerin İslamiyet’e gayrimüslimlerden daha büyük zarar verdiklerini dile getiriyoruz. Biz genel olarak İslamiyet’in imajına verdiği zarardan dem vuruyorken, esas itibariyle can kaybı anlamında da durumun böyle olduğunu görmek bizi şaşırtmadı. ABD’nin Terörle Mücadele Merkezi’nde yapılan bir araştırmayı Alman Der Spiegel dergisi geniş olarak haberleştirdi. Biz de araştırma sonuçlarını bu kaynaktan duyduk. Buna göre El Kaide ve onun taşeronu olan terör örgütlerinin üstlendiği ve 2004-2008 yılları arasında gerçekleşen 313 saldırıda toplam 3010 kişi hayatını kaybetmiş. Bu saldırılara 2004’teki Madrid ve 2005’teki Londra metro saldırıları da dahil. Buna rağmen El Kaide’nin üstlendiği bu saldırılarda ölenlerin sadece 371’i, yani yüzde 12’sini batılılar oluşturuyor. Yani gayrimüslimler... Araştırma raporunu kaleme alan üç kişiden ikisi Müslüman. Scott Hefstein, Nasır Abdullah ve Muhammed el Ubeydi raporu hazırlarken sadece El Kaide’nin üstlendiği saldırıları dikkate almışlar. Rapor özellikle saldırılarda ölenleri “batılı ve batılı olmayan” diye ikiye ayırmış. Burada “batılı her kişi aynı zamanda gayrimüslimdir” gibi bir genellemenin yanısıra, “batılı olmayan da muhakkak Müslümandır” gibi bir anlayış benimsenmiş. Halbuki batılılar arasında Müslümanlar olabileceği gibi, El Kaide’nin sözgelimi Irak’ta öldürdüğü insanlar arasında Yezidi ve Hıristiyanlar olduğu ve hatta El Kaide’nin güya “kafir” olarak nitelediği Şiilerin de çoğunlukta olduğu göz önünde bulundurulmamış. Elbette raporu hazırlayanlar Sünni ve Şii kurbanlar arasında bir ayrım gözetmemiş ki doğru olan da budur. Aynı şekilde rapordan çıkartılan bir başka sonuç da, “El Kaide’nin Batılı düşmanlarına darbe vurma ihtimali düşük olduğu için Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu ülkelerde saldırılar düzenleyerek gündemde kalmaya çalıştığı” şeklinde. Bir başka ilginç sonuç da, El Kaide’nin ilk ortaya çıktığı günlerden bugüne eylem felsefesinde ciddi bir değişiklik olduğunu gösteriyor. Buna göre, araştırmacılar 1995-2003 arasında elde edilen verilerle kendi araştırmalarının sonuçları karşılaştırıldığında El Kaide’nin artık saldırılarında “ayrım gözetmediğini” belirtiyor. Evet “cihat” uğruna belirlenen hedeflerde El Kaide “ayrım gözetmiyor”. Şüphesiz İslam adına terörist faaliyetlerde bulunan El Kaide’nin felsefesi sakattır. Ancak bu araştırma raporunu hazırlayanların bakış açısı da çok sağlıklı değil bize göre. Zira İslamiyet’in öngördüğü gerçek anlayışta savaş durumunda olunsa bile insanlar ancak “masum ve masum olmayan” şeklinde kategorize edilebilir. Zira İslam’a göre “haksız yere adam öldürmek” ve “masumlara zarar vermek” büyük ve affedilmez birer cinayettir. Dolayısıyla El Kaide denilen bu örgütün saldırılarında ölen insanların yüzde yüzü batılı yani gayrimüslim bile olsa, bu onların dâvâlarını haklı çıkarmazdı. Ancak yine de, El Kaide’nin saldırılarında öldürülen Müslüman sayısının, gayrimüslimlere oranla sekiz kat fazla olması ibretlik bir neticedir. Her bir gayrimüslime bedel, sekiz Müslüman’ın canına kıyılmış... Üstelik öldürülen bu insanların tamamı neredeyse masumdur. İşte en büyük cinayet de bu noktada vuku bulmaktadır. Masumların haksız yere öldürülmesi... Bundan 3 yıl önce tam da Saddam Hüseyin idam edilirken, ziyaret ettiğimiz Irak’ta, El Kaide ve ona bağlı örgütlerin Iraklı Müslümanların çocuklarını kaçırıp fidye istemelerine şahit olmuştuk. Bu şekilde kaçırılıp fidye ile kurtarılan bir küçük kız çocuğu ve babasıyla da röportaj yapmıştık. Eğer parayı vermeseler o masum Müslüman kız çocuğu El Kaideciler tarafından öldürülecekti. Aynı şekilde Şii kökenli “mücahitlerin” insanları isim ve doğum yerlerine bakarak infaz ettikleri anlatılmış hatta bununla ilgili çeşitli video görüntüleri izlemiştik. O zaman bu kişilerden isimleri Ömer yahut Bekir olanlar derhal infaz ediliyordu... Bu ve bunun gibi binlerce kanı donduran hikaye dinledik... “Cihat” adı altında işlenen cinayetler ne yazık ki “cihat” gibi farz ve kutsal bir görevin ne kadar yanlış anlaşıldığının göstergesidir. Bunda elbette batılı şer odaklarının da parmağı olduğu aşikar ve bilinen bir şey... Ancak esas problem Müslümanların dinlerini bilmemeleri ve cehaletleri sebebiyle bu tuzaklara düşmeleridir. Netice itibariyle en büyük cihat olan “nefisle cihadı” anlamamış ve yapmamış insanların ellerine silah vererek yahut bellerine patlayıcı bağlayarak cihat meydanlarına göndermenin İslamiyet’e fayda getirmeyeceği yaşanılan bu tür acı tecrübelerle anlaşılmakta... Ancak şüphesiz esas olan, bu hakikatlerin binlerce masum cana kıyılmadan önce anlaşılabilmesidir... 06.12.2009 E-Posta: [email protected] |