Fatma Nur ZENGİN |
|
Futbolla gelen nefret |
Şu günlerde medyayı çok yakından takip edemesem de, internet vasıtasıyla çok da uzak kalmamaya gayret ediyorum. Özellikle her tür açılım, meşhur cinayetin ardındaki sır perdesinin aydınlanması, domuz gribi gibi dönüp dolaşıp ekranlara gelen haberlerin fazlasıyla can sıkıcı bir hal aldığı kanaatindeyim. Yine de “mahalle baskısı” diye adlandırılabilecek bir tür sosyolojik baskıdan dolayı, bu konuların hepsi hakkında ister istemez bilgi sahibi oluyorsunuz. Haydi diğerleri neyse de, şu cinayet konusunda bilgi sahibi olmamak, bence çok daha doğru. Ama sebepsiz bir şekilde okuma-yazma bilmek kadar önemli hale getirilmiş olan bu haberden bir şekilde uzak kalamıyorsunuz. Bu gündemi takip edip etmeme durumlarının içerisinde, Türkiye gündemini meşgul eden haberler dışında, bir de uluslar arası haberler var. Geçen hafta ve öncesindeki birkaç gün boyunca gündemi kısmen meşgul ettiğini duyduğum ve günlerdir internetin her bir köşesini meşgul eden; Mısır’la Cezayir arasındaki futbol müsabakaları, dehşet verici bir şekilde özellikle Ortadoğu gündeminin zirvesinde yer alıyor. Hatırlıyorum da, Mısır’a ilk taşındığım hafta, Lübnan’la Mısır arasında bir maç vardı. Bir Türk arkadaşım anlatmıştı: “Arkadaşlarla beraber maça gitmiştik. Hayatımda ilk defa bir futbol maçına gidiyordum ve açıkçası Türkiye’de zaman zaman yaşanan sendromlardan dolayı pek tedirgindim. Fakat maç ilerledikçe, bütün bu tedirginliğim hayranlığa dönüştü. Herkes inanılmaz bir uyum ve saygı içerisindeydi. Mısırlı seyircilerin en saygılı ve hoşgörülü seyirciler seçilmesi gerektiğini bile düşünmeye başlamıştım. Bir maçtan ziyade, hep beraber bir festival seyrediyormuşçasına, adeta bir bayram coşkusuyla geçmişti 90 dakika.” Şimdi Mısır-Cezayir maçlarından sonra yaşananlara bakınca insan tamamıyla dehşete düşüyor. “Cezayirliler ölsün!” diyen Mısırlılar, ülkelerindeki bütün Mısırlılara saldıran Cezayirliler, “Cezayir’den nefret ediyorum” isimli internet grupları, Mısır’ı ve Mısırlıları kınayan e-mailler ortada dolaştıkça, huzursuzluğum artıyor. İslâm, Arap dünyasının ve hatta Ortadoğu’nun en güçlü ülkelerinden biri olan Mısır’da, bölgedeki bütün huzursuzlukların engellenmesi ve düzene girmesi için birlik olunması gerektiğinin bilincinden çok uzakta tavırlar sergilenirken, yine birlik olunmadığı takdirde daha nice sıkıntılar yaşanacağını bilmesi gereken bazı ölçüsüz Cezayirliler, en az bir kısım fanatik Mısırlılar kadar sağduyusuz yaklaşımlarda bulunuyor. Oyuna getirildiklerinin farkına varmadan ve birlik olmadan o “birşey” mücadelesini kazanamayacaklarını bilemeden birbirine düşüyor Arap milletleri. Ve bütün dünya onları seyrediyor, hatta yeri gelip, gülenler oluyor. Spordan nefrete geçişin çok zor olması gerektiği halde, diğer değerlerini savunmaktan ve yeri geldiğinde onlar için savaşmaktan âciz olanlar, futbol maçı neticesinde âleme rezil oluyorlar. Hem de sadece satranç tahtasının piyonları olarak… Ama bunları da genellememek gerekiyor. Zaten bu noktadaki yegâne tesellîmiz, maç tepkilerinde ipin ucunu iyice kaçıran tarafların, Mısır ve Cezayir halklarının tamamını temsil etmediği ve genele hakim olan kardeşlik ruhu ve sağduyunun, her şeye rağmen ayakta kalmaya devam ettiği yönündeki inancımız... 02.12.2009 E-Posta: [email protected] |