Raşit YÜCEL |
|
Yastık altındaki altınlar... |
Eskiden değerli şeyler yastık altı ve yatak altında saklanırdı. Bunlar artık klâsik şeyler oldu. Eski hırsızlar evlere girdiklerinde ilk önce yastık veya yatak altlarına bakarlardı. “Yastık altı” tabiri buradan gelir. Altın Borsası Başkan Vekili Osman Saraç’ın geçtiğimiz gün yaptığı açıklama gündemde yerini aldı. Doğrusu şaşırdım. “Yastık altında beş bin ton altın bulunduğunu” tahmin etmiş. Bu çok büyük bir rakamdır. Dolar olarak karşılığı 192 milyar dolar. Demek ki öyle fakir bir ülke değiliz. Peki bu altınlar niçin saklanır? Bu bir âdettir efendim. Geline, hanıma şu kadar altın takılması evliliğin şartlarındandır. Âtıl bir yatırımdır aslında. Biz böyle bir milletiz. Paranın sıcaklığından haz alırız. Altının şevketi ise, insana, özellikle kadınlara haz verir. Halbuki bu değerler bir araya geldiğinde, çok önemli katkılar sağlar hayatımızda. Ancak kolektif hayata pek alışık olamayan insanımız kendi dünyasını yaşıyor. Bizim bazı temel değerlerimiz oldukça zedelendiği için ve dürüst insanların da çevresinde olmayışı insanımızı haklı olarak bu yola sevk ediyor. Bediüzzaman Hazretleri “..o derece ahlâk bozulmuş ve metanet ve sadakat kaybolmuş ki, ondan, belki de yirmiden birisine itimat edilmez” diyor. Asıl noksanımız budur. Bize önce doğruluk lâzımdır. Sonra yalan söylememektir. Sıdk, tesanüd ve yardımlaşma hayatın vazgeçilmezleridir. Bu değerlerin yitirilmesi sebebiyle, küçük ve büyük birçok kuruluş batmıştır. Yastık altı bunun için kabarmıştır. Bu 192 milyar doların piyasaya karıştığını bir düşünün. Ne ekonomik sıkıntı kalır, ne nakit darlığı, ne de işsizlik... Bu problemin temel kaynağı, mânevî değerlerimizden uzaklaşmamızdır. Sağlam ve itimat edilen dürüst insanların varlığı bu tabloyu değiştirecektir. Bir de mesleğinin ehli insanlar olmalıdır. Sadece doğruluk kâfî gelmez, liyakat da önemlidir. Böyle bir birliktelik olsa, yastık altı oldukça hafifletilebilir. Hem kazanır, hem de kazandırır. Bu zamanda “i’lâ-yı kelimetullahın en birinci umdesi maddeten terakkîdir”. Ama önce temellerimiz sağlam olmalıdır. Dört dörtlük insanlara ihtiyacımız vardır. Öyle çek ve senetlerinin karşılığı milyonu bulan bir piyasada güven bunalımını aşmak kolay değildir. Çare bellidir. Kaybettiklerimizi, kaybettiğimiz yerden başka yerde aramamalıyız. 10.12.2009 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (19.11.2009) - Yollar ve yıllar (05.11.2009) - Acı haber ve Şaban Döğen (23.10.2009) - Hayatın halleri |