Faruk ÇAKIR |
|
‘39 lira 14 kuruş’luk onbaşı maaşı |
Tokat’ın Reşadiye ilçesinde meydana gelen terör saldırısında şehit olan 7 askerin hazin hayat hikâyeleri gazetelerde yer aldı. Kiminin askerden sağ salim dönebilseymiş işi hazırmış, kimi 2 ay sonra terhis olup nişanlısıyla evlenecekmiş, kimi de izinden döndüğü günün ertesinde hain saldırıya maruz kalıp şehit düşmüş... ‘Sisli ve puslu’ tuzağa düşürülerek şehit olan askerlerden birinin hikâyesi daha da can alıcı. “Eğer doğru ise” kaydını düşerek “Bu sistemde bir yanlışlık yok mu?” sorusunu sormak lâzım. “Hataylı şehit”in evi; köyün dağlık kesiminde iki odalı, biriketten yapılma, kapısı naylonla kapatılmış, sıvasız derme çatma bir evmiş. ‘Sisli tuzağa’ düşürülerek şehit edilen Fatih, askere gitmeden önce hem okuyup hem de ailesinin geçimini sağlıyormuş. Askere gittikten sonra da 39 lira 14 kuruşluk ‘onbaşı maaşı’nı bile annesine göndererek kaymakamlığın verdiği gıda ve kömür yardımları ve komşularının desteğiyle ayakta durmaya çalışan ailesine yardım ediyormuş. (Vatan, 9 Aralık 2009) Bu sistemde ve bu işte bir yanlışlık yok mu? Bu hal ‘normal’ kabul edilebilir mi? Madem bu çocuklar askere alınıyor, hiç değilse maddî sıkıntı çeken, zor durumdaki ailelerin geçiminin bir şekilde temin edilmesi gerekmez mi? Bir ‘er’in “39 lira 14 kuruşluk onbaşı maaşı”nı annesine göndermek durumunda bırakılması Türkiye’nin ve hepimizin ayıbı değil mi? Dönüp dolaşıp benzer şeyleri tartışıyoruz, ama ne hikmetse çare bulmuyoruz. Geçmişte yaşanan her ‘tuzak’ sonrasında olduğu gibi Reşadiye’de kurulan ‘tuzak’tan sonra da çarelerden birinin ‘profesyonel askerlik’ olduğu görülmeli. Pek çoğu ‘evinin direği’ olan ‘acemi er’lerle teröre karşı mücadele etmenin mümkün olmadığı ortada. Ayrıntıları mutlaka tartışılabilir, ama terörle yürütülen bu mücadelenin ‘profesyonel’ kişilerce ve işi ‘askerlik’ olan tecrübeli uzmanlarla yapılması gerektiği ortadadır. Askerlik vazifesi yerine getirilirken görünüşte ‘eşitlik’ sağlandığı söyleniyor, ama bu uygulama pek çok kişiyi de mağdur ediyor. Kimi sırf bu sebeple iş bulamıyor, kimi evlenemiyor, kimi de bin bir zorluğu aşarak bulduğu işinden ayrılmak durumunda kalıyor. Askerlik dönüşü aynı işte çalışma garantisi de yok. Bilhassa ailesinin geçimini temin eden ‘er’lerin durumu büyük bir problem olarak karşımızda duruyor. Uzun dönemde çarenin profesyonel askerlikte olduğu kabul edilmekle birlikte, bu gerçekleşene kadar “Hataylı şehit”in ailesi gibi zor durumda olanlara da bir çare düşünülmeli... Hiç değilse onların askerlikleri süresince ailelerinin geçimi temin edilmeli, ne merde ne de nâmerde muhtaç halde bırakılmamalı. “Boğaz’daki yalılar”da oturarak Türkiye’nin meselelerine çare aradığını düşünenler, “39 lira 14 kuruş maaş”ını ailesine göndermek isteyen ‘er’lerin varlığından haberdar olsun. Böyle olursa belki buldukları ‘çare’ Türkiye gerçeklerine de uygun olur. Yoksa “Bir eli yağda, bir eli balda” olanların gündeme getirdikleri ‘çare’ler Türkiye’nın sıkıntılarını aşmak için çare olmaktan uzak fikirler olarak kalır. Terör uzmanlarınca “Demokratik açılımı işgal etme gayretleri” olarak vasıflandırılan bu kanlı terör saldırılarının son bulması için elbirliğiyle gayret gösterelim... 10.12.2009 E-Posta: [email protected] |