Faruk ÇAKIR |
|
Her camiye iki minare |
Avrupa’da hararetli bir şekilde devam eden minare tartışmasından, son tahlilde İslâmın ve Müslümanların kârlı çıkacağı anlaşılıyor. Başta Almanya olmak üzere pek çok AB üyesi ülkede artık minareleri savunan Hristiyanlar var... Öyle ki bazı ‘papaz’lar, kiliselerin ‘çan kuleleri’ni sembolik olarak ‘minare’ ilan etmişler ve ‘İsterseniz azanınızı bu kulelerden okuyabilirsiniz’ demek suretiyle Müslümanlara ‘insanî’ desteklerini açıklamışlar. Pek çok kişi ve kuruluş tarafından da açıklandığı gibi İsviçre’nin başlattığı bu tartışma, başta Avrupa olmak üzere bütün dünyada İslâmın daha iyi tanınmasına vesile olacak inşallah. Tabiî ki İsviçre’de düzenlenen referandumda minare yasağına ‘evet’ çıkması, Müslümanların kendilerini iyi tanıtamamasının da bir neticesidir. Bu neticeden ‘minareye hayır’ diyenler kadar, onlara bunu dedirten şartları oluşturanlar da sorumludur. Kısaca ‘biz’ de böyle bir neticeden sorumlu olduğumuzun farkına varmalıyız. Eğer ‘biz’ doğru İslâm ve İslâmiyete layık doğruluğu hakkıyla ortaya koyabilmiş olsaydık; böyle bir netice çıkar mıydı? Geçen günlerde Almanya’dan gelen bir okuyucumuz, Almanya’da yaşanan bir ‘minare tartışması’nı anlattı. Hatırayı dinleyince, ‘bahtiyar Alman milleti’ni “Müslümanlar teröristtir” yalanıyla kandırmanın kolay olmadığı kanaati hasıl oluyor. Minare ve camiye karşı çıkanlar elbette İsviçre ile sınırlı değil. Almanya’da da hem cami, hem de minarelere karşı çıkan küçük gruplar var. Bu gruplardan biri Almanya’nın Lemgo şehir merkezine gidip, trafiğe kapalı olan ‘ana cadde’de stand açmışlar ve cami ve minare aleyhinde kamuoyu oluşturmak için el ilânları ve broşürler dağıtmaya başlamışlar. Bu durumu gören gurbetçilerimiz, camide toplanır bu faaliyeti durdurmaya karar vermişler. Toplu halde, cami aleyhine propaganda yapılan yere giderek onlara engel olmak istemişler. Ama onlar da ‘çetin ceviz’ çıkmış, propaganda yapmakta ısrar etmişler. Neyse ki ‘Nazi tipi’ bu gruba karşı olan başka gruplar da varmış ve onlar bu faaliyetten haberdar olunca hemen hadise yerine gelmişler. Okuyucumuz diyor ki, “Bize ihtiyaç kalmadan ‘Bahtiyar Almanlar’ onlara öyle bir müdahale ettiler ki, biz sadece seyrettik. Masalarını, proşürlerini, standlarını kaldırmak zorunda kaldılar...” İsviçre’nin ateşlediği bu tartışma, insanlığın uyanışına ve İslâmın ‘barış dini’ olduğunun anlaşılmasına vesile olursa ne mutlu... Elbette bunun anlaşılması için Müslümanların çok çalışması insaflı insanları ikna etmemesi gerekecek. Netice olarak doğru İslâmı ve İslâmiyete layık doğruluğ sözden önce fiillerimizle ortaya koymak durumundayız. Bunun için de Risale-i Nur en güzel kaynak. İstifade edelim ve istifade edilmesini temine çalışalım. Bunu yapabilirsek, şart olmamakla beraber ‘her camiye iki minare’ döneminin geldiğini de görürüz inşallah. 08.12.2009 E-Posta: [email protected] |