Faruk ÇAKIR |
|
Geleceğe dinamit |
Bir yanda YAŞ kararıyla kişiler ‘yargılanmadan’ ihraçlar ediliyor, diğer yanda Danıştay’ın ‘katsayı’ iptaliyle ilgili aldığı karar var... Her ikisi de tartışılıyor, ama bilhassa meslek lisesi mezunlarının önünü tıkayan ‘katsayı’ kararına ciddî tepkiler ortaya konulmuş durumda. Her iki karar da vahim. Ama Yüksek Askerî Şûrâ’da alınan kararlarla ordudan uzaklaştırılan kişilerin kendilerini savunma hakkı dahi olmaması çok acı. Türkiye’yi idare edenler, ‘yargısız ihraç’lara karşı sadece ‘şerh’ koymakla vazifelerini yaptığını düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Çünkü Türkiye’yi idare edenlere düşen sadece ‘şerh’ koymak değil, bu yanlış ve haksız kararlara engel olmaktır. Bu o kadar açık bir konudur ki, bunu ayrıca ifade etmeye, hatırlatmaya ve dile getirmeye bile gerek yok. “İki iki daha dört eder” derecesinde kat’i olan bir gerçeği hatırlatmak durumunda kalmak gerçekten üzücü. Genelde meslek liseleri, özelde de imam hatip liselerinin üniversiteye girişte engellenmesi için ihdas edilen ‘katsayı uygulaması’na karşı çıkanlardan biri de TOBB oldu. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ‘’Danıştay’ın meslekî eğitimde katsayıyı iptal etmesini’’ nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine şöyle demiş: “İş konusunda insanların ihtisaslaştırılması gerekir. Türkiye, meslekî eğitimi ikinci sıraya koyarak kendi geleceğinin dibine dinamit suyu döküyor.” Gerek YAŞ kararlarının sebep olduğu haksızlık ve gerekse ‘katsayı’ ya da ‘başörtüsü yasağı’ gibi konular gelip 12 Eylül ‘darbe anayasası’na dayanıyor. O halde çare, Türkiye’nin önünü tıkayan mevcut darbe anayasasından kurtulmak değil mi? Öyle olduğunu Türkiye’yi idare edenler de biliyor. Nitekim bu anayasanın değişmesi için yıllar önce ilk adımlar atıldı. Herkesin hatırlayacağı gibi, ‘taslak anayasa’lar bile hazırlandı. Fakat ne olduysa oldu, “Bugün yarın yeni anayasa TBMM gündemine geliyor” denildiği bir anda; bu önemli gündem maddesi unutuldu, unutturuldu. Yeni anayasa çalışmaları “raf”a değil, “arşiv”e kaldırıldı! Türkiye’yi idare edenlere bu konuyu hatırlatmak, nedense onların canını sıkıyor, memnun olmuyorlar. İyi de mevcut anayasa değişmeden Türkiye’nin ufkunun açılmayacağını görmek için daha ne olması bekleniyor? Hemen ifade edelim ki ‘yeni ve sivil bir anayasa’ için ilk şart, daha ‘iyi’ olmasıdır. Gelen anayasanın, gitmesi beklenen ihtilâl anayasasını aratmaması lâzım. “Yeni anayasa istiyordunuz, alın size yeni ve üstelik ‘sivil’ bir anayasa” denilerek meselâ darbecilerin anlayışıyla hazırlanacak bir anayasayı daha bu günden reddederiz! Açıktır ki, yeni anayasadan maksadımız; daha hür, daha demokrat ve daha ‘hak’lı bir anayasa olsun. Anayasa kilidini TBMM çözeceğine göre, başka merci aramaya da gerek yok. İhtilâlci anlayışla ‘uzlaşma’ sağlanmasını beklersek sivil bir anayasaya kavuşmamız zor olur. Bazı gazeteler son YAŞ kararıyla ‘sadece iki kişi’nin yargısız infaza uğramasını sanki ‘normal’ karşılamışlar. Oysa hak haktır, küçüğüne büyüğüne bakılmaz. “Sadece iki kişi atıldı” diye bu haksızlığı mazur görmemizi bekleyenler varsa yanılıyorlar. Haksız yere bir kişi bile mağdur edilmemeli. YAŞ ya da ‘katsayı’ kararlarıyla geleceğimiz dinamitlenmesin vesselâm... 07.12.2009 E-Posta: [email protected] |