Hüseyin GÜLTEKİN |
|
Nurlara talebe olmanın getirdiği mükellefiyetler |
Nurlara âyine olmak, onu doğru yaşamak ve olduğu gibi yansıtmak, herhalde müntesiplerin üzerine önemli bir vecibe olsa gerek... Oradaki hak ve hakikatları, prensip ve düsturları muhtaç gönüllere en güzel şekilde göstermek, en makul, en makbul bir şekilde tebliğ etmek yine Nurlara hizmete gönül verenlerin işidir, vazifesidir... Ayrıca özellikle Nurlara perde olmamak, ona bir zarar, bir nakise getirmemek de öncelikle hadimlerin vazgeçilmez vazifesidir... Bu meyanda yanlış bilgi ve malûmatlara, doğru olmayan hâl ve davranışlara yer vermeyecek olanların başında da yine bu dâvâyı dâvâ edinenler gelmektedir. Elden geldiğince dinî yaşantısında takvayı esas alıp, çevresine nümûne-i imtisâl olmak, dinin güzelliklerini yansıtmada nokta-i istinat olmanın gayretinde olmak da yine Nur Talebelerinin işi olsa gerek. İbadetinde-tâatinde, hâlinde-davranışında, giyiminde-kuşamında, haramlardan çekinmesinde, sünnet-i seniyyeye uymasında daima örnek olmanın gayretinde olmak da Nur şakirtlerinin gayesi olsa gerek. Risâle-i Nur’daki düstur ve prensipleri benimseyip kabullenmek, oradaki emir ve tavsiyelere kulak verip yerine getirmek de, yine başkalarının değil, Nurlara intisap eden, onlara talebe olmayı kabul edenlerin vazifesidir... Bediüzzaman’ın bütün fikir ve düşüncelerini doğru öğrenip, doğru yaşamak, olduğu gibi yansıtmak ve tebliğde bulunmak, yine ona talebe olmaya aday olan insanların işidir. Bu noktada bir dâvâya gönül verip, bir cemaate dâhil olan insanların, şahsî görüş ve düşüncelerini, meziyet ve meşrebinden kaynaklanan, bağlı bulunduğu dâvâ ile uyumlu olmayan, mensubu olduğu camiâya ters olan fikir ve düşüncelerini bir tarafa koyarak, cemaatin şahs-ı mânevisini yansıtan hareket tarzını benimsemesi gerekir. Nurlarla hizmeti gaye edinen, Bediüzzaman’a talebe olmaya talip olan insanların ihlâsı ön planda tutup, ihlâsın gerektirdiklerini yerine getirmek için azamî gayreti, azamî titizliği ve ciddiyeti göstermesi elzemdir. Çünkü onların omuzlarına, Bediüzzaman’ın ifadesiyle; “...gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur’âniye” bir İhsan-ı İlâhî tarafından konulmuş. (İhlâs Risâlesi) Demek oluyor ki, Nur’a talebe olanların yükleri ağır; ağır olmakla birlikte bu yük hem değerli, hem de kudsî. İşte hadimler, bir ikram-ı İlâhî olan bu ağır yükü taşımakla yükümlü. Bu ağır ve kıymetli yük, iman ve Kur’ân hizmeti. Böyle ağır ve mesuliyetli bir vazifenin altına gönüllü olarak giren hadimlerin, bu kudsî emaneti sâlimen taşıyabilmelerinin ilk şartı ise, ihlâs düsturlarına riâyet etmeleri. İhlâsı kıracak, onu tehlikeye sokacak her türlü hâl ve davranıştan kaçınmaları gerekir. Nur Talebeleri, böyle yapmayıp, his ve hevâlarına kapılıp, şu veya bu sebeple, bilerek veya bilmeyerek ihlâsı kırarlarsa, o zaman Bediüzzaman’ın ifadesiyle; “...hem bu hizmetteki umum kardeşlerimizin hukukuna tecavüz, hem hizmet-i Kur’âniyenin hürmetine taarruz, hem hakaik-i imaniyenin kudsiyetine hürmetsizlik” etmiş olurlar. (21. Lem’a, İhlâs Risâlesi) Bediüzzaman’ın bu gayet açık ve bir derece ağır ifadelerinden anlaşılıyor ki, şu veya bu sebeple ihlâsı kırmanın suçu ve kabahati oldukça kabarık. Hem bulunduğu camiadaki bütün kardeşlerin hukukuna tecavüz, hem de bu kudsî hizmetin hürmetine taarruz ve hürmetsizlik söz konusu. Bu ağır vebali hiç kimse taşımak istemez her halde. Görülüyor ki, Nurlara talebe olmak beraberinde bazı sorumlulukları, bazı yükümlülükleri getiriyor. Bu sorumluluk yerine getirilince, üzerimize düşenleri yerine getirmenin mutluluğunu tatmış oluyoruz. Bu noktada her bir müntesip, her yerde, her zaman kendi şahsından öteye bir nev'î temsilcisi olduğu dâvânın ulviyetini ve kudsiyetini; diğer taraftan da mensubu olduğu camianın hakkını hukukunu düşünerek, duruşu ile, hâl ve davranışlarıyla nümune-i imtisâl olmanın gayretinde olacak. NOT: Çelikhan eşrafından muhterem ağabeyim H. Hüseyin Şahin’in eşi; Sadettin Haydar, Davut, Mehmet, Harun kardeşlerin annesi Zeynep Şahin’in vefatını teessürle öğrendim. Merhumeye Cenâb-ı Hak’tan rahmet ve mağfiret diler, geride kalanlarına sabr-ı cemil niyaz eder, taziyetlerimi sunarım. 13.12.2009 E-Posta: [email protected] |