Ali FERŞADOĞLU |
|
Alışkanlıklar ve madde bağımlılığı |
Yeme-içme, uyuma gibi zarûri işler dışında da bir çok davranış biçimleri sergileriz: Kitap, gazete okumak, sohbet etmek, radyo dinlemek, tv izlemek, eğlenmek vs. Bunlar zamanla “alışkanlık, tiryakilik ve fizyolojik bağımlılığa” dönüşür; hava, su gibi ihtiyaç hâline gelirler. Bir kısmı sûistimal ile de zarûrî ihtiyaç listesine dahil edilir. Görenek belâsı tiryaki yapar; bir daha terk edilemez.1 Kitap okumak, sohbet etmek gibi güzel alışkanlıkların faydaları saymakla bitmezken; kötü alışkanlıkların zararları sıralamakla tükenmez. Aslında meşrû yeme-içme gibi zarûrî ihtiyaçları karşılamadaki aşırılık bile bağımlılık yapar. Vücudumuzu neye alıştırırsak, onu ister. Âdet ve alışkanlıkların terki; dengesiz davranış, başağrıları ve krizlere yol açar. Hattâ ölümlere bile sebep olabilir.2 Bilhassa tv ve bilgisayar, zaman yutan birer canavar gibidir. Bağımlılıkları o dereceye varır ki, dindarlar bile, ibâdeti terk edip onlara koşar! Bunların zararları ilk başta kişinin kendisine yöneliktir. Onu esir edip; zamanını yer; hareketsizlikten kaynaklanan hastalıklara dûçar eder. Sigara, alkol ve uyuşturucu bağımlılıkları ise; şuûrumuzu menfî yönde etkileyen zararlı ve tehlikeli madde uyarıcıları taşıdığından daha dehşetli sonuçlar doğurur. Rûh-beden sağlığını doğrudan etkileyerek şuûr bozuklukları ve dengesizliklere sebep olurlar. Müptelâyı esaret zincirine vururlar. Zararları başkalarına da sirayet eder. Sigara dumanı, içmeyenleri de etkiler. Alkol, uyuşturucu sosyal uyumu altüst edip âile içi şiddet; sakat doğum; trafik kazaları ve içtimâî felâketlere yol açar. Meşrû çerçevede de olsa, şehvetin de bağımlılık yaparak kadına tapmaya kadar götürdüğünü Kur’ân şöyle haber verir: “Onların Allah’ı bırakıp da taptıkları, bir takım dişilerden başkası değildir.” 3 Cahiliyye müşrikleri, yaptıkları putlara bile “dişi” isimler verirlerdi! Günümüz insanının iflâhını kesen bağımlılıklardan birisi de “dişi putlar” değil mi? Kadın “metâ ve reklâm” yoluyla en mahrem yerlere de pespâyece girerek kendisini putlaştırmış; bağımlılığı arttırmış. Moda/kozmetik bağımlılığının odak noktası da yine o kadın. Herkesi peşinde koşturuyor. Adamın biri elindeki bir kutu ile, koşa koşa giderken dostlarından birisi: “Azizim o kutuda ne var?” diye sorar. “Bizim hanım benden son moda bir şapka istedi de onu aldım!” “İyi de niçin koşuyorsun?” “Moda değişmeden yetişeyim diye...” Modacıların arzularının peşinde mi koşmak, yoksa Yaratanın emirleri dâiresinde mi? Kime kul-köle olmak? Modacıya mı, Allah’a mı? Şehvet bağımlılığı, birçok psikofizyososyolojik zararları beraberinde getirir. Meşrû çizgiyi zorlar. Kimi zaman sıkıntı, zekâ/hâfıza zaafı, kimi zaman riya, öfke, hased, kin; kimi zaman harama meyil, kimi zaman iç-dış çatışma ve patlamalar şeklinde ortaya çıkar. Kezâ para, mal, mülk, şan şöhret-mevki makam sevdası; siyasî gevezelikler de muzır alışkanlık, bağımlılıklar bataklığına düşürür. Ve sonunda lânet okumak da beş para etmez: Bir tilki, avlanmak için dolaşırken, bir keklik görür. Durup onu hayran hayran seyreder. Keklik ona: “Hey dostum, ne gördün de öyle hayran hayran bakıyorsun?” “Ey güzeller şahı! Şu senin şehlâ gözlerine bayıldım, bakışlarına hayran oldum. Çok güzelsin, Allah güzelliğini bağışlasın. Acaba gözlerini yumunca da o kadar güzel oluyor musun? Lütfetsen de, bir an gözlerini kapalı iken kendini seyrettirsen!” Keklik, bu süslü sözlere aldanarak gözlerini kapatır; tilki hemen onu kapıverir. Keklik de kurtuluş çâreleri düşünmeye başlar: “Ey bilgili avcı, sihirli oyuncu! Sana binlerce âferin! Bütün övgülere lâyıksın! Ben şahlara, padişahlara yemeğe lâyık bir yemeğim. Mâdem sana kısmet oldum, beni bir an bırak, son demlerimde bir kere sana saygı duruşunda bulunayım!” Tilki ağzını açar açmaz, keklik kaçar ve her ikisi de şöyle der: “Lânet olsun, boş, tatlı-zehirli övgüye kanıp gözünü yumana!” “Lânet olsun, gösterişe aldanıp ağzını açana!”
Dipnotlar:
1- Lem’alar, s. 146; 2- Age, s. 67; 3- Kur’ân, Nisâ, 117 13.12.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |