Recep TAŞCI |
|
Yolun, ama boğazlamayın |
Geçen hafta bıraktığımız yerden devam ediyoruz. Bütünlüğü korumak amacıyla önce kısa bir hatırlatma. Yazımızda devlet kurumlarının vatandaşa eziyet ettiğini, ekonomiyi baltaladığını, buna rağmen ülkenin yine de iyi yerde olduğunu vurguladıktan sonra bir örnekle bunu ispatlamaya çalışmıştık. Güncel örnek şu idi: Maliyenin, somut bir delile dayanmaksızın tamamen şüphe üzerine, sahtecilikle suçlayarak haber vermeden ve savunma hakkı tanımadan yasadışı bir uygulama ile aralarında pek çok tanınmış şirketin bulunduğu onbinlerce mükellefi kara listeye aldığını, listeye bir kere girenin temize çıkamadığını söyledikten sonra bu durumun rezalet olduğunu anlatmış ve “Beterin beteri var” diye yazımızı noktalamıştık. Şimdi yazımızı burdan sürdürelim. Daha beteri ne olur? Olur. Kara listedekilerden zinhar mal almayın. Alırsanız... Siz de yandınız. Masumluğunuzu ispat külfeti size ait. Göbeğiniz çatlar. Yine de kabul edilmez. Vergiyi tekrar ödersiniz. Hem de tefeci faiziyle. İade ve mahsup talebiniz... Reddedilir. Şu sıralar binlerce şirkete mektuplar postalanıyor. Özeti ve tercümesi: 2004-2008 yıllarında kodda bulunanlardan mal alırken, ödediğiniz KDV’sini tekrar ödeyin. Yoksa? Seni de koda alır, incelerim. İmza, Vergi Dairesi. Aklın, mantığın durduğu, sözün bittiği an. Tek umudumuz Sayın Bakan. Lütfen her aşamasında hukukun katledildiği bu uygulamaya el koyunuz ve bürokratlarınıza sorunuz: Sayıları yüzbini aşan mükellefler nasıl olur da gıyaplarında, belgesiz, delilsiz sahtecilikle damgalanabilir? Çoğunluğu Bir yaptırımla karşılaşmadan... Cezai takibata uğramadan Faaliyetlerini sürdürürken... Bunlardan... Vergisini ödeyerek... Mal ve hizmet satın alan... Herhangi bir kusuru olmadığı halde... Neden KDV’sini faiziyle birlikte tekrar ödemek zorunda kalır? Neden gerçek suçlular cezalandırılmaz, suç işlemelerine yıllarca göz yumulur? Neden isimleri gizlenerek dürüst mükelleflere bir nev’î tuzak kurulur? Bu sorulardan sonra biz iyisi mi sinirimizi daha fazla bozmadan geçen haftadaki yazımızın başına dönelim. Hukukun paspas edildiği, ticarî hayatın engellendiği, tehdit ve şantaj kokan bu şartlara rağmen... Türkiye yine de iyi yerde... Derken... Haksız mıydık? Tek bir örnek bile bizi doğrulamıyor mu? Ya şartlar normal olsa idi... Tutabilene aşkolsun. Teşvik, destek, para gerekmiyor. Hukuka saygı duyun... Bürokrasiye son verin... Güveni esas alın.. İstismar edeni asla affetmeyin... İnsana odaklanın... Gölge etmeyin... Kâfi. Çok mu zor? Esasında... Binbir güçlükle boğuşarak Üreten... İş ve aş sağlayan Vergi ve sigorta ödeyen... Döviz kazandıran... Ekonominin lokomotifi... Bu insanlar... Gerçek kahramanlardır. El üstünde tutulmalı... Omuzlarda taşınmalıdır. Hadi vazgeçtik. Kayıtdışılığın keyfini sürenleri... Kollayıp.. Kümesteki kazları yolmaya devam edin... Ama... İnsafa gelin... Bari boğazlamayın. 14.12.2009 E-Posta: [email protected] |