Ali FERŞADOĞLU |
|
Stres ve denge |
İstanbul’da otobüse binen bir Karadenizli, yolculara seslenir: “Beyler, lutfen ileri cidelum!” Gençler, dalga geçmeye başlar: “İleri cidelum, ileri cidelum, ileri cidelum!” Temel dayanamamış: “Gençler, ileri cidelum, cidelum da, o kadar da ileri citmeyelum!” *** Her an dıştan/içten gelen uyaranların etkisinde kalırız. Eğer çizgiyi, ölçüyü aşar ve olumsuz olurlarsa bizi strese sokar, şiddete yönlendirirler. Stres; fizikî, psikolojik ve sosyal faktörlerin etkisiyle insanın hâlet-i rûhiyesinde meydana gelen sıkıntı hâli ve bunun hastalık olarak bedene yansımasıdır.1 Denge, stresten kurtulmak için harcadığımız çabadır. Normal değeri aşan her uyarana karşı dengeyi korumak için sarf ederiz. Şayet yetersiz kalırsa uyumumuz değişir, dengemiz bozulur. Bu da, bedenî ve rûhî sıkıntı, gerginlik, yakınma, sızlanma, acı ve ağrılara sebep olur. Meselâ, aklımızı ilmî izâh; kalbimizi gerçek sevgiyle tatmin etmezsek; öfke, kızgınlık, üzüntü, kaygı/endişe gibi olumsuz duyguların anaforuna kapılırız. Hem kendimiz, hem de toplumla çelişip, çatışırız. Uyaranlara karşı dengeyi korumamız, kendimiz ve toplumla uyum sağlayabilmemizin en önemli şartı şuûr ve bilgidir. Gerçek şuûr ve hakikî bilgi de, ilimlerin şâhı, padişahı tahkîkî imânla elde edilir. Ancak, akıl, kalb, gözlem ve tecrübeye dayanan imân ilmiyle kâinata meydan okuyabilir, hâdiselerin baskısından kurtulabiliriz.2 Stresi minimuma indirmek için başka neler yapabiliriz? Olayların sebep ve sonuçları hakkındaki bütün ihtimalleri dikkate almalı. Müsbet/olumlu düşünceler geliştirmeli. Boş şeyler konuşmaktan kaçınmalı. Daima güzel, coşku ve sevgi veren kelimeler kullanmalı. Zîrâ, menfî/olumsuz cümleler, kelimeler, bakış açısı; sıkıntı, üzüntü, depresyon sebebidir. Tıpkı, sıcaklık, yüksek nem ve gürültünün zarar vermesi gibi; çirkin, olumsuz, kötü söz ve müzik de beynimizi tahriş eder. Kendimizi dünyanın işlerine, nefsî arzulara kaptırmamak için sık sık kendimize şu telkini verebiliriz: Aklı başında olan insan, ne dünya umurundan kazandığına mesrur ve ne de kaybettiği şeye mahzun olmaz.3 Diğer taraftan; arzularımızı gerçekleştirememenin de bize sıkıntı vereceğini unutamayız. Yapmamız gereken; bir şeyi bütün bütün elde edemezsek, bütün bütün kaçırmamaktır. Tam çözüme ulaşamayacaksak, kısmî çözümlere başvurmalıyız. Sebeplere uyarak çalışmayı yaptıktan sonra sonuca rıza ve kanaat işin püf noktasıdır. Problem ve sıkıntılarımızı; ümitle, ümitvâr insanlarla bir arada bulunmaya özen göstermekle çözüp atlatabiliriz. Yeni kişiler tanımak, çevremizi genişletmek de enerji verir, dayanma gücümüzü arttırır.4
Dipnotlar: 1- Doç. Dr. Sefa Saygılı, Strese Son, s. 9. 2- Sözler, s. 284. 3- Mesnevî-i Nuriye, s. 111. 4- Doç. Dr. Hasan Herken, AA/26.01.2003. 14.12.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |