Hüseyin EREN |
|
Üç rahmet müşahedesi |
Karşı komşumuzun küçük kızının ağlayışı yürek dağlayıcıydı… Gönlünden yükselen hüzün haykırışlar, çok büyük ayrılış, çok büyük kopuş, çok büyük uzaklaşmayı haber veriyordu; annesi alt kata veya üst kata komşuya gitmişti! O kısa ayrılık küçük yüreğinde derin derin “Anne gitti, anne gitti” dedirtiyordu ona… Rahimden kopuş, Rahmetten uzaklaşma bir “an” bile olsa ne büyük firak, ne dayanılmaz ızdırap, ne büyük keder… Annelik… Rahmet güneşinden bir şuâ, bir ışık; bütün yeryüzünü, bütün yüreği kaplıyor, onsuzluk ağlatıyor, peşinden koşturuyor… Çocuk saflığı rahmeti nasıl da belirgin anlıyor ve algılıyor; firakına dayanamayıp ağlıyor, yetmedi peşinden gidiyor… Şüphe okları, günah kirleriyle kalpleri kararan biz büyükler, Rahmet nazarın bizden uzaklaşmasına sebebiyet verecek cürümleri nasıl işliyoruz ve de sonra tövbe edip ağlamıyoruz? Caddede yürüyen bir başka kız çocuk annesinin elinden tutmuş yürüyor; yüreğinden yüzüne mutluluk, tatminlik, sevinç, huzur, tevekkül akıyor… Çünkü eli emin bir eli tutuyor, Rahmetle irtibatını kesmemiş, ona bağlanmış, ona dayanmış, onu vekil edinmiş, o nereye götürürse oraya gidecek, onun iyi yere götüreceğine sağlam iman etmiş, tam tevekkül etmiş… Kalabalık, karmaşa, gürültü onu hiç ilgilendirmiyor; nereye gideceğini de düşünmüyor, yaptığı sadece Rahmet ele iyi tutunmak, ondan uzaklaştıracak yaramazlıklar yapmamak… Rızkı da garanti altında, diğer elinde Rahmetin ona uzattığından yiyiyor, ne gam, ne keder, ne telaş, ne koşuşturmaca… Ömrünü bunun telaşıyla telef etmiyor, yaptığı Rahmet bağını sağlam kurmak ve bağı gevşetmemek… Masumluk, Rahmet hazinelerini tattıran ve hayatı tatlandıran ne büyük bir hazine; günahlar, zanlar, zulümler ne büyük kayıp, Rahmetten uzaklaştıran ve koparan ne büyük bir kaybediş… Dünya hâkimiyeti senin olsa ne yazar, günahtan başka? Masumlar hürmetine bizi de sana tam inanan, tam tevekkül edenlerden eyle Ya Rahman ü Rahim. Bir başka Rahmet manzarası; otobüsten inen ninenin torunuyla kavuşması, birbirlerine sarılışı, öyle Rahmet tecessümü ki tebessüm ettiriyor izleyenleri… Perdesiz görüşme, aracısız kelâmsız konuşma, vasıtasız nazar etme; ölüm böyle bir şey mi ki? Üç Rahmet tecellisini müşahede ettiren ve saymaktan aciz olduğumuz nimetlere eriştiren Rahman ü Rahim’e, Rahmaniyetinin ve Rahimiyetinin tecellileri adedince ezelden ebede kadar hamd olsun… 15.12.2009 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (08.12.2009) - Çaresizlik çığlığı (02.12.2009) - Kuddüs penceresi (28.10.2009) - Kanaate kanaat etmek |