Ben siyasetçiyi tipinden tanırım

‘TİP’ kelimesi genellikle mizaç, karakter, kişilik anlamlarına gelir. Tabi bunlar arasında ince nüans farkı vardır. Her insanın tipi, mizacı farklıdır. Ne kadar insan varsa bir o kadar da tip mevcuttur. Siyasetçiler gündemi sürekli ve gerekli gereksiz işgal ettikleri için onları tezgâha yatıracağız. Birçoğunuz; ‘ya bu siyasetçi gibi bir tipim olsa kırk yıllık borcum olsun’ demişliğiniz olmuştur. Eğer dememişseniz zaten gerek yok. Bu tipler sahip oldukları tecrübe sebebiyle neredeyse bir bidon mürekkep yalamışlardır.

BAYKAL TİPİ SİYASETÇİ

Her şeye muhaliftir. Devamlı yargılayıcı bir tutum içindedir. Bin dereden su getirsen bile yaranamazsın. Küçükken derslerde pek başarılı değil. Dersleri hep kaytarır. Tombul yanakları olduğu için genellikle ‘domates’ diye çağırılır. Aile, küçük yaşta yaramazlık yaptığı için fazla dayanamaz diğer aile efratlarının yanına gönderir. Küçük yaşta sürgün hayatı tadar. Oldu olası demokratlığa karşıdır. Hayatının büyük bölümünü anayasa mahkemesinde geçirir. Anadolu çocuğu değildir. Yeni anayasanın ancak darbeyle değiştirilebileceğine inanır. Seçim vaatleri arasında iktidar olmak diye bir şey geçmez. Sol parti başkanı olduğunu zanneder, ama hiç alâkası yoktur. Ağzı çok lâf yapar. Önüne gelip geçene söylemediğini bırakmaz. Empati yapmaya gelince kuzu kesilir. Sesi çok kuvvetlidir. Seçim meydanında, sağır olmamak için gaz maskesi takmanız yararınıza olacaktır.

Bayramdan bayrama camiye gider. Seçim zamanında türban açılımı diye bir şeyler mırıldanır. Bu sesler sadece oy içindir. Ehemmiyet vermemek lâzım. Erdoğan kadar yüzme bilmediği halde Atlas Okyanusunda yüzmeye kalkışır. Kürt açılımına antipatisi vardır. ‘Ülke bölünür’ diye nara atar. ‘Sana yenilmeyeceğim’ diyerek hayata atılır. Başarılı olmak için her şeyin elinde olduğunu zanneder. Ama hep ördüğü duvara toslar.

Bu tip karizmatik ve yakışıklı değildir. İşte idare eder cinsten. Ömrü boyunca başkanlık koltuğuna taliptir. Seçim meydanlarında bakmayın siz onun aslan kesilen tavrına aslında evde mülayimliği had safhada. Sevdiği yemek genellikle ciğerdir. Ama acıya pek meyilli değildir. Kıbrıs, Ermeni, Kürt sorunlarını çözecek kabiliyeti olmadığı halde, gelen geçenin ayağına bağ olur. ‘’Dersimde analar ağlamadı mı?’’ diyen zihniyete sahip çıkmayı bir görev telâkki eder.

ERDOĞAN TİPİ SİYASETÇİ

Anadolu çocuğudur. Peynire pek meraklıdır. Çocukluğunda futbola merak salar, ama pek dikiş tutturamaz. Mahalle arası turnuvalarda pek maharetlidir. Futbol sevdası, maalesef darbe sebebiyle sona erer. Siyasette ağzı çok iyi lâf yapar. Bir konuştu mu artık durduramazsın o yüzden ara sıra dürtüklemek iyi olabilir. Askerlikte pek zorlu görev verilmez bu tipe, ama kantin işinde maharetlidir. Fena da çay yapmaz ha! Çocuklarını pek Türkiye’de okutmaz hemen ABD’ye gönderir. Çocukluğunda bazen dergâha yolu döşer. Namazlarını vaktinde kılmaya çalışır. Üniversite yıllarında herkes harıl harıl çalışırken bu tip, genellikle siyaset peşindedir. Hep gömlek değiştirir. Dolabında millî görüş gömleği, demokrat gömleği, sol gömleği mevcuttur. Genellikle bu tipe Kasımpaşa yakınlarında rastlanılır. Mecliste Kasımpaşa ağzıyla konuşursa şaşırmayın. Bu tip, İngilizce’ye çok merak salar ama “one minut”den başka kelime bilmez. Davos’ta herkes şakır şakır İngilizce konuşurken o “one minute, one minute” diye bağırır. Gittiği her yere ‘’bir daha gelmem ha’’ diye rest çeker, ama bu sözü pek tutmaz. Dolmabahçelileri pek sever ve bahçede konuşulanların dışarı sızmasını önlemek için generalle saklambaç oynar. ‘’Farklılıklarımız zenginliktir’’ der ve bu sözü sadece lâfta kalır. Kürt sorunu konusunda ileri geri marş şeklinde antrenman yapar.

Başörtüsü konusunda hiç bedel ödeme yo-lunu tercih etmez. Seçim zamanı su ve yol olmayan köylere çamaşır makinesi gönderir. Hani, oylar merkeze temiz gelsin kabilinden... Atları çok sever ama atlar ona karşı hep kelek yapar. At yüzünden çok yere düşmüşlüğü vardır. Avrupa Birliğine girmek için sadece kokoreci kaldırır. Yeni anayasa için ‘’Hamdolsun kaldıracağız’’ der, lâkin bu lâfta klâsik bir söylemden öteye gitmez. Baykal gibi siyasetçiler sayesinde hiç zorlanmadan hep birinci olur. Pek şiir yazmayı becermez bu tip, ama güzel şiir okur. Sürekli olarak ağzından düşürmediği lâf “ey ahali sizden üç çocuk bekliyorum’’ der. Tabiî, bu çocukların geleceğini temin edecek maddî imkânları hazırlamaktan kaçar. Bu tipin iştahını kaçırmak için Baykal’dan bahsetmek yeter. ‘’Beraber yürüdük biz bu yollarda’’ şarkısını Zeki Müren’den bile güzel söyler. En sevdiği yemekler; kuru fasulye, türlü, anayasa turşusu.

ALO TAVUĞUM

NERDE 155?

Ya bu insanları anlamaktan zorlanıyorum. 155 Polis İmdat telefonunu arayıp garip isteklerde bulunuyorlar. Kendi kendime senaryo yazıyorum, ama her seferinde duvara tosluyorum. Bunlar niçin bunu yapıyorlar? Acaba sırf stres atmak için mi? Hayır, hayır bu olamaz. Aramayla stres atılmaz ki! Başka bir sebep olmalı? Bu gidişle bulamayacağım. Size havale ediyorum. Buyurun isteklere göz atmaya:

- Sobam bir türlü tütmüyor, ekip gönderir misiniz?

- Ekiplerinizden birisi rica etsek ekmek alır mı?

- İntihar edeceğim, bana nasıl yardımcı olursunuz?

- Seyyar satıcıdan soğan aldım, çürük çıktı. Şikâyetçiyim, tutuklayın.

- Köpeğim her gün havlıyor ne olursunuz bana yardımcı olun.

- Karım 2 bin TL paramı, arabamı aldı kaçı-yor ne olur yakalayın.

- İmdat ağabey, her aradığımda sen çıkıyorsun, sen eve gitmiyor musun?

- Babam 94 yaşında tıraş olmuyor. Polisten korkar, söyleyin de tıraş olsun.

- Annem bana yemek yemem için rüşvet teklif ediyor, bu suç değil mi?

- Kızım 1,5 yaşında. Telefonu ona veriyorum “Sena” diye seslenir misiniz?

ÇETİN KASKA - [email protected]

16.12.2009