Umut YAVUZ |
|
İsrail ile bir yıllık dalgalı ilişki |
Meşhur Davos Zirvesi’nde yaşanan “One Minute” krizinden sonra, Türkiye ve İsrail yetkilileri dün ilk kez resmî olarak ve en üst düzeyde Kopenhag’da bir araya geldi. Davos’ta karşı karşıya gelen Recep Tayyip Erdoğan ve Şimon Peres iken, dünkü görüşmede ise bizim tarafta Erdoğan yerine bu kez Cumhurbaşkanı Abdullah Gül vardı. 2009 yılı genel olarak İsrail-Türkiye ilişkilerinde dalgalı bir sene oldu. Bunun böyle olacağı aslında 2008’in sonunda yaşanan bir tevafuk ile belli olmuştu. Zira İsrail’in Gazze Şeridi’ne düzenlediği, Dökme kurşun adı verilen 22 günlük askerî operasyonunun ilk saldırısının geldiği 27 Aralık 2008 tarihinden birkaç gün önce, dönemin İsrail Başbakanı Ehud Olmert Ankara’daydı. Hakkındaki yolsuzluk iddiaları sebebiyle görevinden istifa eden Olmert, birlikte çalıştığı diğer dünya ülkeleri liderlerine yaptığı gibi Türkiye’ye de bir günlük veda ziyaretine gitmiş; hem Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmüş, hem Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından kabul edilmişti. Burada hem Olmert-Erdoğan hem de Olmert-Gül ikili olara çok sıcak pozlar vermiş ve ilişkilerin iyi olacağı yönünde bir görüntü ortaya çıkmıştı. Ancak herşey İsrail’in Gazze katliâmı ile birlikte tersine döndü. Zira Olmert, Türkiye’den ayağının tozuyla İsrail’e dönmesinden hemen ardından, Filistinlilerin Kassam roketi saldırıları gerekçesiyle, Gazze’ye operasyon emri verdi. Bilânço ağırdı: 22 gün süren “Dökme Kurşun” adlı operasyon-savaşta, 1172’si çocuk, kadın ve sivil polis; diğerleri Filistinli direnişçiler olmak üzere 1409 Filistinli öldü. Yaralıların sayısı ise 5 bin dolayında oldu. Yıkılan 4 bin dolayında ev ve sokakta kalan binlerce insan da cabası... Başbakan Erdoğan’a, Olmert’le toplantısı sebebiyle “operasyondan haberdar olduğu” yolunda suçlamalar geldi. Bu iddialar tabiî ki Erdoğan tarafından kesin dille yalanlandı. Ancak Erdoğan üzerine atılan bu lekeyi bir şekilde temizlemeliydi. Bunun için de Davos Zirvesi’ndeki açık oturum büyük bir fırsattı. Nitekim, Davos’ta ocak ayı sonunda Erdoğan ile İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres arasındaki açık oturum, iki ülkenin bu tarihten sonraki ilişkilerinin yönü için adeta bir dönüm noktası oldu. Erdoğan, Peres’in operasyonu savunan ve ateşkesi Hamas’ın bozduğunu söyleyen sözlerine karşı çıktı; kendisine yeterince söz hakkı verilmediğini belirtip İsrail Cumhurbaşkanı’na “Siz kadın ve çocukları öldürüyorsunuz” diyerek toplantıyı terk etti. Bu olaydan sonra Türkiye-İsrail ilişkilerini görünürde zor günler bekliyordu. Şubat ayında İsrail Orta Doğu’nun geleceği için önem taşıyacak İsrail seçimlerine sahne oldu. Seçimlerden muhafazakâr kanat galip çıktı. Neticede Binyamin Netanyahu’nun başbakanlığında aşırı sağcı partilerden oluşturulan bir koalisyon İsrail’de göreve geldi. Yeni hükümet eskisine göre daha şahin bir hükümetti. Dolayısıyla İsrail için barış görüşmelerinin rafa kalktığı söylenebilirdi. Bu yeni dönemde, uzaktan uzağa bir soğukluk ile devam eden Türkiye-İsrail ilişkileri, Ekim ayında Konya’da yapılan “Anadolu Kartalı” tatbikatının uluslar arası bölümünün son dakikada iptali ve iptalin bu tatbikata düzenli katılan ülkelerden İsrail’i dışarıda bırakmak için yapıldığı iddialarıyla yeni bir boyut kazandı. Bu noktada, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Gazze’de olanlara sessiz kalamayacaklarını, ancak barış yönüne dönülmesi durumunda İsrail ile ilişkilerin eski rayına oturtulabileceğini belirtmişti. Beklenmedik tatbikat iptali, İsrail’de iki ülke arasındaki gerginliğin sürdüğünün yeni bir işareti olarak tanımlanırken, Ekim ayının ortasında TRT’de yayımlanmaya başlayan “Ayrılık” adlı, İsrail-Filistin çatışmasını konu alan dizi ise, Yahudi karşıtlığını körüklediği iddiasıyla İsrail’de Türkiye aleyhtarı kampanyaya sebep oldu. İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in ev sahipliğinde, Ekim ayının üçüncü haftası içinde Kudüs’te düzenlenen konferansa dâvet edilen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Gazze’ye de geçme niyetini dile getirmesi ve buna İsrail tarafının verdiği ret cevabı üzerine gelişini iptal etmesi de, iki ülkenin son bir yıllık kriz takvimine yazılan olay oldu. Ancak hemen aynı günlerde İsrail Ticaret, Sanayi ve Çalışma Bakanı Binyamin Ben-Eliezer, bir önceki 2007’de İsrail’de yapılan Karma Ekonomik Komisyon toplantıları vesilesiyle Türkiye’ye gitti. İki ülke arasında yıl içinde yüksek düzeyli ilk temas niteliğindeki ziyaret sırasında Ben-Eliezer, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e İsrail’e gelme dâvetini de cebinde taşıyordu. Hatta Ben-Eliezer, Türkiye ziyareti öncesi ve sırasında, Türkiye’nin İsrail ile Suriye arasındaki barış görüşmelerine yeniden arabuluculuk edebileceği mesajlarını da veriyordu. Ancak Ben-Eliezer’in bu arayışları, kendi Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun zıt mesajlarıyla karşılık buldu. Netanyahu, defalarca İsrail’in Suriye ile doğrudan görüşmeyi tercih edeceğini, “tarafsız olmadığına inandığı” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yerine, ille de bir aracı gerekiyorsa Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’yi tercih edeceğini defalarca dile getiriyordu. (AA ve diğer kaynaklar) Netice itibariyle, dün Kopenhag’daki İklim Zirvesi bahane edilerek İsrail ile gergin bir döneme girmemize sebep olan olaylar zincirinin başlamasından yaklaşık bir yıl sonra ilişkilere yeni bir ivme kazandırabilmek amacıyla, Gül-Peres görüşmesi gerçekleştirildi. Çok detaylı bilgi verilmese de, görüşmenin çok sıcak bir ortamda gerçekleştiği söylenemez. 2009 yılında ciddî krizlere sahne olan Türkiye-İsrail ilişkilerinin 2010 ve sonrasına yönelik yönünün İsrail’in bölgedeki tavrına bağlı olacağı ise dünkü Peres-Gül görüşmesi sonrasında daha iyi anlaşılmış oldu. Zira Gül, dünkü toplantıda İsrail tarafına yerleşim yerlerinin durdurulması uyarısında bulundu. Gül’ün 1967 sınırlarının esas alınması yönünde iki devletli bir çözümü desteklediğimizin altını çizmesi de Türkiye’nin duruşunu sergilemesi açısından manidardı. İsrail ile ilişkilerimizde Davos’taki gibi görünümü kurtarmaya yönelik ve kriz doğuran adımlar yerine, böyle ikili görüşmelerde aklı selimi koruyarak ve etkili şekilde diplomasi uygulayarak çözümler aramak daha doğru olsa gerek. Bütün bu gelişmelerin 2010 yılına nasıl yansıyacağını hep beraber göreceğiz. 19.12.2009 E-Posta: [email protected] |