Mehmet KARA |
|
Yeni hediyemiz: Hastalıkların manevî reçetesi |
Bugünkü yazımızda artan gerginliklerden, siyasetteki sen-ben kavgasından bahsetmeyeceğiz. İçi doldurulamayan “demokratik” açılımdan, işsizlikten, ekonomik krizden de. Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un Trabzon’da yaptığı tartışmaya açık konuşmasından da söz etmeyeceğiz. Son yıllarda siyasette yaşanan kavgalar, sürtüşmeler, gerginlikler bir türlü son bulmuyor. Bu tür haberler insanın “kimyası”nı bozuyor, psikolojik rahatsızlara sebep oluyor, strese yol açıyor. Zira yüzyılımızın hastalığı stres. Stres bütün hastalıkları tetikleyen bir hastalık. Kalp, kanser ve daha nice hastalıklara sebep olduğu söyleniyor. Strese sebep olan şeyleri de şehir hayatı, geçim telâşı, şehirlerin kalabalıkları, gazete ve televizyonlardaki haber vb. olarak sıralamak mümkün. Bir de son yıllarda deli dana, kuş gribi, Kırım-Kongo kanamalı ateş hastalığı şimdi de domuz gribi… Özellikle içinde yaşadığımız dönemde H1N1 (domuz) gribi en çok konuştuğumuz hastalıkların başında geliyor. Bir taraftan gribin tehlikesinden insanlar korku içine sokulurken, diğer yandan da Başbakan ile Sağlık Bakanı’nın “aşı olup-olmama” konusundaki farklı açıklamaları, vatandaşları şüpheye düşürmüş durumda. Son yıllarda kalp rahatsızlığı ve kanserden ölümler hayli arttı. Diğer yandan GDO’lu yiyecekler vatandaşı iyice kötümser, ya da umutsuz yapmış durumda. Her gün skor verir gibi hastalıktan ölümler anlatılıyor. Bu da insanları ümitsiz ve panik içine sokuyor. Hastalıkla ve ölümle korkutuluyor. ŞİFA REÇETESİ İşte böyle bir ortamda gazetemizin önümüzdeki hafta Cuma günü (25 Aralık'ta) vereceği bir hediye kitaptan bahsetmek istiyorum. Gazetemizde anonsları bir müddettir, “Kur’ân eczanesinden harika bir şifa reçetesi” olarak duyurulan “Hastalar Risâlesi”ni bu tarihte gazetemizle birlikte ücretsiz dağıtacağız. Domuz gribinin çokça konuşulduğu günümüzde “ders” veren eserinde Bediüzzaman, “musîbetzede ve hastalara hakikî bir teselli (acısını dindirme) ve nafi (faydalı) bir merhem olabilecek” yirmi beş devayı sıralıyor. Cenâb-ı Hakk’ın Bakara Sûresinin 156. âyetinde “O sabredenler ki, başlarına bir musîbet geldiğinde ‘biz Allah’ın kullarıyız; sonunda yeni ona döneceğiz’ derler. Ve Şuara Sûresinin 78-80 âyetinde “Beni yediren ve içeren odur. Hastalandığımda bana şifa veren O’dur” buyurduğu âyetlerini hatırlatarak bu hastalıkların devalarını (ilâç ve çare) veriyor ve hastaların öncelikle “sabır ve şükür” etmelerini söylüyor. Burada bütün devaları yazamayacağımız için birkaçı aktarıp, diğer devaları haftaya Cuma günü vereceğimiz kitaptan okumanızı tavsiye edelim. Birinci devada Bediüzzaman, “Ey biçare hasta! Merak etme, sabret. Senin hastalığın sana dert değil, belki bir nev'î dermandır” diyerek müjde veriyor. Bu devaların onbeşincisinde, “Ey âh-ü enin eden (ağlayan, inleyen) hasta! Hastalığın suretine bakıp ah eyleme; mânâsına bak, oh de. Eğer hastalığın mânâsı güzel bir şey olmasaydı, Hâlık-ı Râhim ev sevdiği ibadına (kullarına) hastalıkları vermezdi” diyerek manevî ders veriyor. Yine onaltıncı devada “Ey sıkıntıdan şekvâ eden hasta! Hastalık, hayat-ı içtimaiye-i insaniyede (insanın sosyal hayatı) en mühim ve gayet güzel olan hürmet ve merhameti telkin eder. Çünkü insanı vahşete ve merhametsizliğe sevk eden istiğnâdan (aza kanaat etme) kurtarıyor” diyerek de hastalığından şikâyet edenlere tavsiyelerde bulunuyor. Çağımızın hastalık ve problemlerine karşı Kur’ân eczanesinden sunulan ilâçların ve çarelerin yer aldığı bu eser, mükemmel ve harika bir şifa reçetesi… * * * Hastalıkların manevî reçetelerini sunan bu mükemmel eseri başta özel hastaneler olmak üzere devlet hastanelerinin, sağlık sendikalarının, derneklerin, vakıfların sahiplenmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Önümüzde bir hafta daha var. Bediüzzaman’ın bu kıymetli eserini dağıtmak isteyen gerek kurum, kurul gerekse de şahıslar gazetemiz merkezini ve bürolarımızı arayarak sipariş verebilirler. Bu sayede hem gazetemiz geniş çevrelere tanıtılmış olacak, hem Risâle-i Nur’la tanışmayan insanlara bu mükemmel eser ulaştırılmış olacak, hem de hastalıklar dolayısıyla biçâre, sabırsız, tahammülsüz, hastalığından şikâyet edenlere manevî bir ilâç hükmünde olacaktır. 19.12.2009 E-Posta: [email protected] |