Ali FERŞADOĞLU |
|
Duâ, tesbih ve zikir sayısı |
Bazı medyatik madrabazlar veya “âlim” diye geçinen “ulemâussu” (zekâsını ve ilmini yanlış yerde kullanan kötü âlimler) “Tesbihat, dua ve Esma-i Hüsna’yı şu kadar çekmek gerekmez, rakamlara bakmayın, ne kadar isterseniz o kadar çekin!” diyerek safi kalpli mü’minlerin zihinlerini bulandırıyor. Bu tutumları mü’minleri aşk, şevk, zikre mi teşvik ediyor, yoksa şevksizliğe mi? Zikir ve duâlardaki “rakam” meselesinde evvelâ şu hakikate dikkat çekelim: Kur’ân ile onun en muhteşem, en kapsamlı, ilk ve en orijinal tefsiri olan hadis-i şerifler, sünnet-i seniyye hiçbir şeyi boşlukta bırakmamış, her şeyin ölçüsünü vermiştir. Ve hiçbir şeyi başkalarının keyfine bırakmamış, izah etmiş, bir ölçü getirmiştir. Diğer taraftan, kâinatta muhteşem bir ölçü, denge ve âhenk vardır. Atomaltı parçacıklardan atomlara, hücrelere, yıldızlara, samanyollarına, galaksilere ve kâinatın bir ucundan diğer ucuna herşey bir ölçü iledir ve herşey rakamlara dayanır. Herşeyi ölçüyle yarattığının delillerinden birisi: “O'nun katında her şey ölçü iledir. O, görüleni de görülmeyeni de bilir; çok büyüktür, yücedir. Sizden, sözü gizleyenle onu açığa vuran, geceleyin gizlenenle gündüzün yürüyen O'nun ilminde eşittir.” 1 *** Meseleye bu perspektiften baktığımızda, nasıl ibadet, duâ ve zikredeceğimizin ölçülerinin getirildiğini ve onların da rakamlara dayandığını görürüz: Beş vakit namaz. Her namazın rekât sayısı… Bir ay oruç. Şu kadar zekât… Haccın tavaf gibi menasiki belli rakamlara ve vakitlere dayanır. *** Namaz sonundaki tesbihat da, Peygamberimizin (asm) ifadesiyle belli rakamlara dayanır: “Kim her namazın peşinden otuz üç defa Allah’ı tesbih eder, otuz üç defa Allah’a hamd eder ve otuz üç defa da Allah’ı tekbir eder, yüzü tamamlamak için de ‘Lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ şerike leh, lehülmülkü ve lehülhamd ve huve alâ külli şey’in kadîr’ derse, hata ve günahları deniz köpüğü kadar çok olsa bile bağışlanır” 2 Peygamberimizin (asm), “Ben günde 70 kez tevbe-i istiğfar ederim!” diye buyurduğunu biliyoruz. *** Risâle-i Nur’da, Kur’ân’ın sûrelerinin, rivayetlerde gelen rakamlara dayalı faziletleri yorumlanırken, sayıların hikmetleri açıklanır. 3 Birinci Lem’a’nın başında, “Otuz Birinci Mektubun birinci kısmı, her zaman, hususan mağrib ve işâ ortasında (akşam-yatsı arasında) otuz üçer defa okunması çok faziletli bulunan mezkûr kelimât-ı mübarekenin herbirinin çok envârından birer nurunu gösterecek altı Lem’adır” notu düşülmüştür. Bu mübarek kelimeler, meâilini vereceğimiz şu âyetlerdir: * Yunus, karanlıklar içinde niyaz etti: ’Senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum.’ * Eyyub, Rabbine şöyle niyaz etmişti: ’Bana gerçekten zarar dokundu. Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin.’ * Eğer senden yüz çevirecek olurlarsa de ki: ‘Allah bana yeter. O'ndan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ben O'na tevekkül ettim. Yüce Arşın Rabbi de O’dur.’ * Allah bize yeter; O ne güzel vekildir. * Havl ve kuvvet, ancak herşeyden yüce ve nihayetsiz azamet sahibi olan Allah’a aittir. * Bâkî kalan ancak sensin, ey Bâkî. * [Kur’ân] iman edenler için bir hidayet rehberi ve bir şifadır. 4 Kezâ, Bediüzzaman’ın, Sünnet-i Seniyye’ye uygun ve hadislerden istihraç edilen tesbihatlardan süzerek düzenlediği tesbihatta bazı duâlar birkaç sefer tekrar edilir. Meselâ, sabah-akşam, Kelime-i Tevhidi ifade eden 11 kelimelik cümlesi, 10 defa okunur. Allahümme ecirnâ minennâr 3, 5 veya 7 defa tekrarlanır...
Dipnotlar:
1- Kur’ân, Ra’d Sûresi, 8-10. 2- Müslim, Mesacid, 144, 145, 146. 3- Sözler, s. 312. 4- Enbiyâ Sûresi, 87, 83.; Tevbe Sûresi, 129.; Âl-i İmrân Sûresi, 173.; Fussılet Sûresi, 44.
18.02.2010 E-Posta: [email protected] [email protected] |