Röportaj |
MUSTAFA GÖKMEN |
Yoğurdumuzu jelatinle kirletmişler |
Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalama Araştırmaları Derneği (GİMDES) Genel Başkanı Dr. Müh. Hüseyin Kâmi Büyüközer, 104.4 frekansından yayın yapan Bizim Radyo’ya konuk oldu. Her hafta Çarşamba günü 16:00-17:00 arası yayınlanan H. Gökhan Karaçivi’nin hazırlayıp sunduğu Tüketici Rehberi programına konuk olan Büyüközer, program bitiminde gazetemiz Yeni Asya’yı ziyaret etti. Hüseyin Kâmi Büyüközer ile ‘Helâl Gıda’yı konuştuk. Büyüközer, Derneğin faaliyetlerini ve helâl gıdayı Yeni Asya’ya anlattı. Türkiye’de uluslar arası akredite olmuş, Helâl Gıda Sertifikası veren tek kuruluşun GİMDES olduğunu ifade eden Büyüközer, ‘İhracata Dönük Helâl Sertifikalama’ çalışmaları ile ihracatçılara yeni imkânlar sunduklarını söyledi. GİMDES’den bugüne kadar ‘Helâl Sertifika’ talep eden firma sayısı 60’ı geçmiş. Bu firmalardan gerekli şartları yerine getiren 27 firma ‘Helâl Sertifika’ almaya hak kazanmış. Diğerlerinde ise çalışmalar sürüyor. Sözü daha fazla uzatmadan GİMDES Genel Başkanı Büyüközer’e bırakalım.
Derneğiniz, hangi amaçlarla kuruldu, ne tür faaliyetler yapıyorsunuz?
“Helâl rızık, hakça kazanç, temiz beslenme, sağlıklı yaşama” temel insan hakkıdır. Derneğimizin hedefi yiyecek, içecek, ilâç, temizlik ve kozmetik ürünleri ile temel ihtiyaç maddelerinin ve sağlıkta kullanılan diğer maddelerin helâlliğini, temizliğini sertifikalamaktır. Derneğimizin amacı, bireyin ve toplumun hayatında kullanabileceği bütün ihtiyaç maddeleri hakkında bilinçlenmesini sağlamaktır. Bilinçlenen birey bu maddelerin inancı bakımından helâl olup olmadığı, sağlık bakımından temizlik ve fayda taşıyıp taşımadığı, beslenme düzeni açısından yeterli ve gerekli olup olmadığı konusunda bilgi sahibi olacaktır.
Derneğizin helâl gıda kosunda ne gibi çalışmaları var?
İki kez ‘Helâl Sertifikalı Denetçi’ eğitimi vererek toplam 27 adet Helâl Sertifikalı denetçi yetiştirdik. Başlattığımız bu çalışmaların Türkiye’nin kriz sebebiyle kaybettiği ihracat pazarları açığını da “Helâl Sertifikalı” ürünlerle aşabileceğini vurgulamak istiyoruz. GİMDES, yaklaşık 3 yıldır üzerinde çalışmalarını sürdürdüğü ‘GİMDES HELÂL STANDARDI’nı tamamladı. Bir kitapta topladığımız GİMDES HELÂL STANDARDI 18 maddeden oluşmaktadır. Farklı zamanlarda 6 istişare toplantısı tertip ettik. Bu toplantılardan ortaya çıkan ve WHC’nin Helâl Standartları ile de uyum sağlayabilen bir metin tamamlanarak yürürlüğe sokuldu. Helâl gıdada hızla artan talep ve bazı Müslüman ülkelerin helâl logosu bulunmayan malları kabul etmemesi, Türk ihracatçısını helâl belgesi almaya zorluyor. Bizim İslâmî hassasiyeti olan sanayicimiz Musevi toplumu talep ettiği için seneler önce Koşer Sertifikasını almış dosyasında duruyor. Ama Helâl Sertifikası için şimdi ihracatta karşılaştığı duvarı aşmak için yeni yeni girişimde bulunuyor. Bize müracaat eden 60’ı aşkın firmadan 27’sine helâl sertifikası verdik. GİMDES, Türkiye’de uluslar arası akredite olmuş, Helâl Gıda Sertifikası veren tek kuruluştur. 60'ı geçen gönüllü destekçisiyle çalışmalarımızı yürütüyoruz. Sivil toplum kuruluşu statüsünde çalışıyoruz. Dünya Helâl Konseyi (WHC) üyesiyiz.
Vatandaşlarımız sizin faaliyetlerinizi nasıl takip edebilir?
Üç internet sitemiz var. Bunların adresleri: gimdes.org, gidaraporu.com, helalfood2008.com şeklinde. Elde ettiğimiz sonuçları buralarda yayınlıyoruz. Vatandaşlarımız bu sitelerden faaliyetlerimizi takip edebilirler. Katkı maddeleri linkini tıklayan bir kişi bütün katkı maddelerini görebilir. Bunların bazıları kırmızı, bazıları ise siyah renkte işaretlenmiş. Bazılarının üzerinde tek yıldız, bazılarında iki yıldız var. Bazılarında ise yıldız yok. Kırmızı gördükleri katkı maddeleri bilsinler ki bazı hastalıklara sebebiyet veriyor. Üzerinde tek yıldız varsa bu şüpheli demektir. Hayvan kökenli olabilir, bitki kökenli olabilir. Alkolde eritilmiş olabilir, eritilmemiş olabilir. Katkı maddesinin böyle bir oynak yapısı var. İki yıldız olduğu zaman, aman aman dikkat etsinler. “Bunlarda büyük ihtimalle domuz katkı maddesi, ya da haram olan bir hayvansal maddeden yapılmıştır buna yaklaşmayın!” demektir. Jelatini gördükleri vakit köşe bucak kaçmaları lâzımdır.
Jelatinden neden kaçsınlar? Türkiye’de jelatin üretimi yok mu?
Maalesef Türkiyede jelatin üretimi yok. Geçen yıl Türkiye’ye resmî yollardan 4 bin ton jelatin ithal edildi. Bunlar çeşitli şekerlemelere, ilâç kapsüllerine, yoğurtlara, dondurmalara, pastalara ve envai türde gıdalara karıştırılıyor. Vatandaşlarımız özellikle jel şeklinde olan pastalara hiç yaklaşmasınlar. Pastacılarımız bilmeden jelatin kullanıyor. Görüştüğümüz pastacılardan aldığım bilgiler doğrultusunda bunu söylüyorum. Yoğurt üreticilerine gidin, sorun. Jelatin kullanıyorlar, ama bunun nereden hangi şartlarda elde edildiğini bilmiyorlar. Biz yoğurdun bu şekilde yapıldığını öğrendikten itibaren 4-5 senedir yoğurdumuzu evde üretmek zorunda kaldık. Yoğurt bizim geleneksel bir ürünümüz, ama adamlar almışlar içine jelatin koyarak tabiri caizse yoğurdumuzu kirletmişler. Türkiye’de olsun, başka ülkelerde olsun Batının bu endüstriyel gıda üretim kültürü bu şekilde işliyor. Kursağımızdan geçecek gıdanın helâlliğinden sorumlu olan bizler yediğimize içtiğimize çok dikkat etmek zorundayız. Kur’ân’da bizlere helâl ve temiz olanları yememiz tavsiye edilmiştir. Biz sağlıklı olmak için helâl gıdalarla beslenmek zorundayız.
Size göre “helâl gıda” nedir?
Gıda üretimindeki teknolojik uygulamalar, son yüz yıl içinde Müslümanların elinde gelişmediği için bir takım sıkıntılar ortaya çıktı. Bugün teknolojik üretim yapılırken helâl üretimde bazı eksiklikler göze çarpıyor. Bu ürünler Batının kendi mantalitesi ve mantığı içerisinde şekillenmiş ve ona göre fabrikalar oluşturulmuş. Neticede ona uygun prosesler oluşmuş ve teknolojik gıda üretimi o şekilde gerçekleşmeye başlamış. Küreselleşmeyle birlikte bu ürünler, dünyanın bütün noktalarında aynı standartlarda üretilir ve marketlerde satışa sunulur hale geldi. Türkiye’de de bu aynı. Helâl bizim inancımızın, dünya hayatımızın başlangıcından sonuna kadar sınırlarının çizildiği bir kavram. Helâl Gıda kavramı, Birleşmiş Milletler uluslar arası gıda standartları topluluğu Codex Alimentarius Komisyonu dokümanlarında “İslâmî Kurallar doğrultusunda izin verilen gıda” anlamında yer alıyor. Şu anda Türkiye’nin de içinde bulunduğu 170’den fazla ülke Codex Alimentarius üyesi.
Dünyada helâl gıda konusunda ilk çalışmalar nasıl ve hangi ülkede başladı?
Dünyada helâl gıda üzerine yapılan ilk çalışmalar Amerika’da başladı. Amerika’daki Müslümanlar bu ülkedeki Musevilerin “Koşer logosu”yla market raflarını dolduran ürünleri görünce böyle bir çalışma başlattılar. Amerika’daki Müslümanlar Amerikan asıllı değil. Birçoğu değişik İslâm ülkelerinden oraya gelip yerleşmiş insanlar. Buradaki çalışmalarını geldikleri ülkelere de taşıdılar. Dolayısıyla Amerika’daki bu Müslümanların uyanışı bu bilgilerin İslâm ülkelerine de taşınmasını sağladı. Bunda haberleşme vasıtalarının gelişmesi de etkili oldu. Amerika’daki Museviler daha önceden kendi inançlarına uygun helâl gıda sistemini kurmuşlar ve Amerika’da bütün eyaletlere de kabul ettirmişler. Hatta bu koşer belgesine ihanet eden bir üreticiyi cezalandıran kanunu bile meclislerden geçirtmişler. Şimdi Amerika’daki Müslümanlar Helâl Sertifikası için Musevilerin yolunu takip ediyor.
Helâl gıda konusundaki çalışmalarınıza nasıl başladınız?
Ben 1980’li yılların başında doçentlik çalışması için Almanya’ya gitmiştim. Gayri ihtiyarî kendimi bu işin içerisinde buldum. Sanki Cenâb-ı Hakk beni bu konuda görevlendirdi. Yaklaşık 30 yıldır bu gıda konusu üzerine çalışıyordum. Bu çalışmalarım sırasında gıda endüstrisinde “jelatin” diye bir ürünün kullanıldığını gördüm. Dondurma, yoğurt, ilâç endüstrisinde, eritme peynirler, vb. birçok gıda maddesinde kullanılıyor. Bu arada cicili bicili Batı tarzı üretilmiş şekerlemelerin içerisinde de bu jelatin maddesinin kullanıldığı bilgisine ulaştım. Bu şekerlemeler bizim geleneksel kültürümüzdeki şekerlemelerden çok farklı. Almanya’da yumuşak şekerden bahsettiler. Ana maddesi jelatin. Almanya’da firmalara mektuplar yazdım. Bu mektuplara gelen cevaplarda fabrikalar diyor ki: "Çeşitli mezbahalardan temin edilen domuz, sığır deri ve kemikleri fabrikamızın tüzüğüne göre fabrikaya gönderilir. Orada elde edilen jelatinleri kullanırız. Dolayısıyla bizim ürünlerimizde domuz katkısı yoktur diyemeyiz!” şeklinde cevaplar aldık. Bu cevaplar üzerine irkildim.
Jelatinin dışında sakıncalı bulduğunuz ne gibi maddeler var?
Meselâ E41 diye simgelenmiş emülgatör diye bir madde var. Bisküvide katkı maddesi. Bisküvideki un, yağ ve şekerin kolay ve eşit karışması için bu emülgatörü yardımcı madde olarak kullanıyorlar. Milyonlarca paket bisküvi üretecekler. Hepsinin aynı özellikte olması lâzım. Yani bir parti başka lezzette, bir parti başka lezzette olmaması lâzım. Bunu da emülgatörle sağlıyorlar. Niyet gayet masum ve iyi. Peki bu katkı maddesi nelerden yapılıyor? Bu katkı maddesi hayvan yağlarından veya bitki yağlarından üretilebiliyor. Bitki yağlarından üretildiği zaman problem yok. Fakat “Hayvan yağından üretildi!” dendiği zaman durmamız gerekiyor. Çünkü işin içine domuz yağı giriyor. Ayrıca İslâmî usûllere göre kesilmemiş sığırın iç yağı da olsa yine problem oluşturuyor. İşte bu sebeple üretici bu maddeyi satın alırken bu maddenin kökenine ait de sağlam bilgilere sahip olması gerekiyor. Ve tüketicilerine de bilgi vermesi lâzım. Bizde maalesef bu yok.
Kaç ülkede helâl gıda konusunda çalışmalar var? Ortak bir yorum birliği sağlanabilecek mi?
Şu anda 100 ülkede helâl sertifika kurumları oluşmuş. Dünyada helâl sertifika veren kuruluşlar ağırlıklı olarak vakıf, dernek olarak görev yapıyor. Kültür, coğrafya ve tarihî farklılıkları bazı standart farklılıklarını da beraberinde getiriyor. Bu kuruluşların uygulamaları da logoları da birbirinden farklı. Bu standart farklılıkları helâl mefhumunu zaafa uğratacak hale gelmiş. İslâm bir tane. Evet mezhepler var, ama bu kadar farklılık olmamalı. Bunun için mezheplerin de görüşlerini yansıtan logolar oluşturmak gibi bir düşüncemiz var. Meselâ A mezhebi bir ürüne helâl derken, B mezhebi haram diyebiliyor. Bu mezheplerin adları yazılıp altındaki kutucuğa çarpı işareti koyulursa o mezhebin mensupları o ürünü tüketmezler. Böylece mezhebler arasındaki ihtilâflara da çözüm bulunmuş olur düşüncesi var. Helâl gıda konusunda farklı yorumlar olması, karışıklığa da sebep olduğu için, birlik ve beraberliği sağlamak tek logo ve tek standart uygulayacak küresel bir çatı kurum oluşturma çalışmaları sürdürülüyor. Bizler dünyadaki bütün helâl sertifika veren kuruluşlarla temas kurarak gelin tek bir standart belirleyelim dedik. Olumlu tepkiler aldık. Bunun için kurumsallaşmak lâzım. WHC’nin bu işe daha uygun olduğu yönünde bir görüş ortaya çıktı. Bizler oraya üye olduk. WHC gurubu sertifika veren kuruluşların başında geliyor. Bizim birinci görevimiz firmalara helâl ürünler noktasında rehberlik etmek. Bizim helâl sertifikası verebilmemiz için firmanın helâl çizgisine gelmesi lâzım.
Dünyadaki helâl gıda pazarının büyüklüğü nedir?
Helâl gıda pazarının bu günkü değerinin 850 milyar ABD doları, tüm helâl piyasasının ise 2 trilyon ABD doları civarında olduğu tahmin ediliyor. Araştırmalara göre dünyada helâl ürünleri tüketen yaklaşık 2 milyar tüketici bulunuyor. Bu nüfusun 950 milyonu Asya’da, 450 milyonu Afrika’da, 350 milyonu Ortadoğu’da, 30 milyonu Avrupa’da, 10 milyonu Amerika’da yaşıyor. Müslüman olmayan ülkelerde de talep gören helâl gıda sektörünün AB ülkelerindeki ekonomik büyüklüğü ise yaklaşık 70 milyar dolar. Pek çok ülke, yalnızca gıdada 850 milyar (toplam helâl ekonomide 2 trilyon) ABD dolarını aşması beklenen bu dev pazardan pay alabilmek için İslâm ülkelerinde lobi faaliyetleri yürütüyor. Bu ülkeler arasında Amerika, Avrupa, Japonya ve Çin ülkeleri dikkat çekiyor. Şu anda helâl gıda ticaretinin dünya helâl gıda pazarının yaklaşık yüzde 10’unu karşıladığı bildiriliyor. Talebin yüzde 90’ının karşılanamamasının başlıca sebebi ise birçok Müslüman ülkenin gıda pazarının uluslar arası ticareti yapılamayan basit ürünlerden oluşmasına bağlı olduğu belirtiliyor. Müslüman ülkelerde üretilen çok sayıda ürün kötü paketleme, istikrarsız arz ve sürdürülemeyen markalaşma yüzünden talep görmüyor. Çok hassas değerler üzerine kurulu olan helâl gıda zincirinde uyumluluk ve bütünlük çok önemli. Helâl gıda pazarının 1 milyar 400 milyonluk kısmı 57 ülkede yaşıyor. Güneydoğu Asya ve Orta doğu ülkelerinin çoğu ithal ettikleri gıda ürünlerinde helâl logosu arıyor.
Dünya Helâl Konseyi nedir, ne zaman ve nerede kuruldu?
Dünya Helâl Konseyi, farklı ülkeler ve milletler arasında bulunan üye kuruluşlarını dünya çapında temsil etmek ve helâl sertifikasyon ve akreditasyon sürecini standartlaştırmak amacıyla 1999 yılında Jakarta’da kuruldu. Üye kurum sayısı ise 50 civarında. GİMDES bu kuruluşun saygın üyelerinden birisi. 2009 yılı Kongresini Çin’de gerçekleştiren Kurum, 2010 Kongresini Türkiye’de yapacak. Ekim 2010’da gerçekleştirilecek Kongrenin görkemli bir şekilde gerçekleşmesi için GİMDES yoğun bir çalışma içinde. 2010 yılında İstanbul’un ‘Avrupa Kültür Başkenti’ etkinliklerinin içerisinde 50 ülkeden Helâl Ürün Sertifika Kurumlarının katılacağı bu kongrenin Türkiye’ye önemli bir imaj kazandıracağını düşünüyoruz. Aynı günlerde Uluslar arası bir fuarla da Türkiye’nin helâl ürün ve üreticilerini uluslar arası piyasaya tanıtımında önemli bir rol oynayacağı tahmin edilmekte. Kısacası WHC, dünya çapında Helâl Belgelendirme kuruluşlarının oluşturdukları bir federasyon. Konsey, üye kuruluşların kendi helâl sertifikasyon ve akreditasyon süreçlerinin uluslar arası tanınmalarını sağlıyor. WHC dünya çapında helâl gıda sertifikası veren kuruluşlara sahip. Bu kurumlar Endonezya, Malezya, Amerika, Avusturya, Arjantin, Brezilya, Çin, Danimarka, Filipinler, Almanya, Hindistan, ABE, Suudi Arabistan, Japonya, Hollanda, Belçika, Yeni Zelanda, Pakistan, Singapur, Tayland, Tayvan, Uruguay, Vietnam, Brunei Sultanlığı, Güney Afrika, İspanya, Avustralya, Kanada, İngiltere, Belçika, İsviçre ve Fransa’da faaliyet gösteriyor. YÖNETMELİKLE TÜKETİCİNİN HAKLARI HİÇE SAYILIYOR Şu an Türkiye’de “Helâl Gıda Sertifikası” alıp da satışa sunulan ürünler var mı? Şu anda Türkiye’de helâl sertifikası alıp etiketsiz olarak rafa çıkmak mümkün. Tarım Bakanlığı’nın Etiket Yönetmeliği’ne göre biz “Helâl Logomuzu” etiketlerde kullanamıyoruz. Sadece biz değil Museviler ve Vejeteryanlar da kullanamıyor. Bu gruplar da kendilerine uygun ürünü logolarına bakıp seçme hakkına sahip değiller. Türkiye’de öyle bir etiket yönetmeliği var ki üreticinin rekabet şartlarına göre düzenlenmiş. Ama tüketicinin hakları hiçe sayılıyor. Tüketicilerin en temel hakkı olan seçme hakkı, inancına uygun ürün tüketme hakkı şu anda korunamıyor. Bunun çözülmesi lâzım. Tüketiciler pazarda ucuz pahalı ürün ararken bir de helâl mı haram mı diye dikkat etmesi lâzım. Arayınca kısmen bulacaktır. Birkaç yıl önce hiç bulamıyordu. Bugün “ben helâl kesim tavuk istiyorum” dediği zaman bunun adresini bulabilecek. Sitemize giren üreticiler Türkiye’de hangi firmalara helâl sertifikası verilmiş, bu firmaların logolarını bulabiliyorlar. Bu topluma rehberlik etmek bizim görevimiz. |
MUSTAFA GÖKMEN 19.02.2010 |