Osman ZENGİN |
|
Said Nursî hayranı bir Japon |
Hatırlarsınız, Ocak ayının son gününde, gazetemizin sür manşetinde, ”Japon Diplomat Keisuke Yamanaka Ankara Temsilciliğimizde konuştu: Said Nursî hayranıyım“ diye bir haber çıkmıştı. Şöyle bir göz atmış, içimden de, Üstadımızın “bahtiyar Alman milleti” sözüne kinaye olarak ”bahtiyar Japon milleti” demiştim. Yazıyı daha sonra okumak düşüncesindeyken, akşam üzeri, kadim dost ağabeyimiz, geçmiş dönem milletvekillerinden, Nureddin Tokdemir telefonla aramıştı. Sağ olsun, bazen yazılarımızı okur, tebrik ve teşvik makamında sözler söylerdi. Yine öyle yaptı, peşinden de, bu yazıyı okuyup okumadığımı sordu. Ben de başlığına bakıp, daha okumadığımı, ama okuyacağımı söyledim. ”Bu zatı oraya ben getirdim. Milletvekili olduğumuz zaman Türk-Japon dostluk grubu ikinci başkanıyken irtibatımız devam ediyordu. Sen bunu okuyup görüşlerini bir yaz” dedi. Nureddin Ağabeyimizi nasıl kırardık? O, bu dâvânın sarsılmaz ve müstakim bir mensubuydu. Üstelik de istediği, Risâle-i Nurların ve Üstadımızın ilânâtı makamında olan şeylerdi. Bu ilânâtı yapmak, bizi mesud ederdi. Üstadımızın, gerek âlem-i İslâm olsun, gerekse dünyanın diğer devletlerinden bir çoğuna, Risâle-i Nurları ulaştırmak arzusu olmuş ve bunlardan bir çoğunu da tahakkuk ettirmiştir. Meselâ, Vatikan’a eserleri yolladığı gibi. Kendisini Osmanlı’nın son zamanlarında İstanbul’da ziyaret edip, suâller sorup, enteresan ve güzel cevaplar alan o zamanki Japon başkomutanına, yıllar sonra Kore savaşı için Japonya’ya giden, Üstadımızın hizmetkârı ve talebesi, Kore gazisi, rahmetli şehid Bayram Yüksel Ağabey ile Risâle-i Nur Külliyatından bazı eserleri yollamış ve başkomutana selâmı ile kendisinin dostu olduğunu söylemişti. Fakat Bayram Ağabey oraya gidince o zatın vefat ettiğini öğrenmiş, yine de vazifesini yapmak için başkomutanın yaptırdığı camiye risâleleri bırakmıştı. Kendisiyle yakından çok münasebetimiz olduğundan, rahmetli Bayram Ağabeyin ağzından bu hatırayı çok dinlemiştik. İşte tâ o günlerden başlayıp bu günlere kadar gelen bu nurlu münasebetlerin en son sesini de Yamanaka’dan duyduk. Haberin o kısmından okuyalım: “...1984 yılından bu yana fasılalı olarak Türkiye’de görev yaptığını ifade eden Müsteşar Yamanaka, Bediüzzaman Said Nursî ve onun görüşleriyle ilk ve detaylı olarak Prof. Dr. Şerif Mardin’in Bediüzzaman ile alâkalı yazmış olduğu eseri vasıtasıyla tanıştığını belirtti. Japonya’nın modernleşmedeki şansının, Batı’ya ve Batı emperyalizmine uzak olması olduğunu belirten Yamanaka, Osmanlı’nın şanssızlığının ise hep Batı’yla yüz yüze ve emperyalizm tehlikesi ve istilâsı ile karşı karşıya kalmak olduğunu söyledi. “Müsteşar Yamanaka, Bediüzzaman ile ilgili olarak şu tesbitleri yaptı; ‘Said Nursî’nin ilginç ve sıra dışı hayat hikâyesi bende derin bir hayranlık etkisi bıraktı. Türkiye’nin doğu ucunda, taşra sayılabilecek, kırsal bir kesim olan Bitlis gibi bir yerde dünyaya gelmesine rağmen, böylesi geniş bir ufka ve entelektüel birikime sahip bir âlimin yetişmiş olması beni şaşırtan şeylerin başında gelmektedir. Genellikle bir din adamı olarak tanınan Said Nursî, bana göre din adamlığının yanı sıra, çok geniş bir ufka sahip ve diğer ilimlere vakıf olan ve ciddî önem veren, uluslar arası tecrübe sahibi bir bilim adamıdır. Böylesi bir âlimin hayatı boyunca eziyet çekmiş olması da beni hep şaşırtmıştır.’” İşte, bahtiyar Japon milletinden bir zâtın bu ifadeleri bizi çok mütehassis etmiştir. (Tabiî bu arada, memleketlerindeki böyle nurlu ve büyük bir dâvâdan haberdar olmayan veya bilerek-bilmeyerek muârız olanlara da çok üzüldüğümüzü bildirelim.) Hislenmemize, duygulanmamıza sebep olan bu zâtın şahsında bütün Japon milletine de selâm olsun. Fıtraten İslâmiyete yakın, lisan olarak da Türkçe ile aynı dil grubunda bulunan bu millet, İnşaallah Risâle-i Nurlar vasıtasıyla hidayete erip, İslâmiyete dehalet ederek, dünyanın sulh ve kardeşliği yolundaki hizmete ortak olurlar! 24.02.2010 E-Posta: [email protected] |