Kazım GÜLEÇYÜZ |
|
Balyoz fırtınası |
Balyoz darbe planı adı altında kamuoyuna akseden iddialarla ilgili olarak Genelkurmay’ın ortaya koyduğu tavır, planın dış tehdide ilişkin bir eğitim çalışması niteliğiyle karargâha intikal ettirilmiş biçimine sahip çıkarken, seminerde “konu ve kapsam dışı” hususların da gündeme gelmiş olma ihtimaline açık kapı bırakan bir ihtiyat ve temkini yansıtıyordu. Plan kapsamında gündeme gelen “camileri bombalama” iddiası ise, Org. Başbuğ’un “Allah Allah diye taarruz eden bir ordu, nasıl Allah’ın evini bombalar? Bu vicdansızlıktır. Lânetliyorum” şeklindeki sert tepkisine hedef olmuştu. Bir başka gelişme de, Genelkurmay’ın 2003 Mart’ında 1. Ordu’da yapılan söz konusu seminere katılan 162 subaya, orada kimin ne konuştuğunun sorulduğu geniş bir sorgu başlatması idi. Başbuğ’un konuyla ilgili olarak yürütüldüğünü söylediği soruşturma bu olmalıydı ve tamamlandığına dair haberlerin çıktığı gün muvazzaf veya emekli birçok komutan gözaltına alındı. Bunlar arasında, Hava Kuvvetleri eski Komutanı İbrahim Fırtına, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek ve 1. Ordu eski Komutanları Ergin Saygun’la Çetin Doğan da bulunuyor. Balyoz planı gündeme gelince kanal kanal dolaşıp açıklamalarda bulunan ve bunu yaparken Genelkurmay’a da şifreli mesajlar gönderen Çetin Doğan’ın bu listede yer alması sürpriz değil. Fırtına, Örnek ve Saygun gibi isimlerin de gözaltına alınması ise, adı geçen seminere, o zaman farklı görevlerde iken, o konumları ile katılmış olmalarına bağlanıyor. Demek ki, orada konuşulanlarla onların da bir şekilde irtibatı olduğu düşünülüyor; o bağlamda sorgulanıyorlar. Hatırlanacağı gibi, Fırtına ve Örnek daha önce de, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı e. Org. Aytaç Yalman’la beraber, Örnek’e izafe edilen darbe günlükleri kapsamında ifade vermişlerdi. Ancak şu aşamada, son gözaltıların o konuyla değil, Balyoz planıyla ilgili olduğu anlaşılmakta. Başbuğ’un medyaya akseden ses kayıtlarında “kozmik oda araması” için “İzin vermeseydik arayamazlardı” sözünden hareket edersek, önceki Ergenekon operasyonlarında olduğu gibi, bu son gözaltıların da Genelkurmay’ca yakılan yeşil ışıkla gerçekleştiğini düşünmemiz yanlış olmaz. Gerçi sonucun ne olacağını şu merhalede kestirebilmek mümkün değil. Eruygur ve Tolon gibi isimlerin, gözaltına alınıp bir süre tutuklu kaldıktan sonra GATA kanalıyla tahliye edildikleri ve şu anda dışarıda oldukları unutulmamalı. Aynı şekilde Tuncer Kılınç, Erdal Şenel gibi emekli generallerin gözaltına alınıp bırakıldığı da. Keza, Belma Akçura’nın tesbitine göre, devam etmekte olan Ergenekon dâvâlarında Şubat ayı başına kadar tahliye edilen 32 kişiden 25’inin asker olduğu da. (Murat Aksoy, Yeni Şafak, 1.2.10) Bakalım, Balyoz gözaltılarının sonu ne olacak? Bilindiği gibi, kamuoyunda büyük tepki ve infial uyandıran Balyoz planı için farklı kesimler tarafından çok sayıda suç duyuruları yapılmıştı. Ve bunlardan birini de, plan kapsamında “tutuklanacak gazeteciler” listesinde gösterilen isimlerden bir bölümü olarak bizler yapmıştık. Gözaltılar, şu aşamada bunların netice verdiği kanaatini uyandırıyor. Ama tabiî ki, önemli olan nihaî sonuç. Ve asıl önemli olan ise, söz konusu iddiaların açıklığa kavuşturulup, sübut bulmaları halinde, adaletin gereğinin yerine getirilmesi. Yani, demokratik hukuk devletine yönelik suikast ve tertip girişimlerinin, bundan sonra ortaya çıkması muhtemel başka hevesliler için ibret-i müessire teşkil edecek şekilde cezalandırılması. Ancak bu süreç, Ergenekon operasyonlarında en çok eleştirilen nokta olan, çok uzun zaman dilimlerine yayılıp, haklı bir dâvâya gölge düşürecek şekilde, yeni mağduriyetlere yol açmamalı. Ve çok önemli bir diğer husus, başarısız darbe girişimlerinin üzerine gidilirken, yürürlükteki darbe düzenini bilumum izleriyle birlikte ortadan kaldıracak reformların daha fazla gecikmemesi.
24.02.2010 E-Posta: [email protected] |