Banu YAŞAR |
|
Karşılaştırma yapmak öfke doğurur |
Kıyas etmek, karşılaştırma yapmak hayatımızın her alanına öylesine girmiş ki… Sadece çocuklarımızı değil kendimizi de başkalarıyla, yaptıklarıyla ve sahip olduklarıyla sürekli karşılaştırıyoruz. Eşimizi, çocuklarımızı, evimizi, eşyalarımızı, arabamızı hatta mutluluğumuzu bile bir diğerine göre, diğerine oranla değerlendiriyoruz. Kendi elimizdekiler ve yaptıklarımız hep daha az görünüyor. Başkasındaki her şey ise misliyle algılanıyor… Bu alışkanlığı çok küçük yaştan itibaren maalesef ki, yaşadığımız ve büyüdüğümüz çevre içinde öğreniyoruz. Anne babalar çocuklarını arkadaşlarıyla ve birbirleri ile sürekli karşılaştırıyorlar. Okul durumu ve ders başarısını diğer arkadaşlarına göre değerlendiriyorlar. “Arkadaşın yüz almış, sen neden yetmiş aldın”, “Kardeşin yemeğini yiyor, bak sen hâlâ bitirmedin” veya “Ablan odasını topluyor, ama sen çok dağınıksın” gibi söylemleri, çocuklar sık sık duyuyorlar. Bazen bu tutumun yanlış olduğunu bildiğimiz halde yine de söylüyoruz. Bu şekilde konuştuğumuzda daha hırslanıp, motive olacaklarını ya da harekete geçeceklerini düşünüyoruz. Arkadaşını ya da kardeşini onun gözünün önünde takdir ettiğimizde, övgüde bulunduğumuzda, onun da sevmediğimiz ve yakındığımız davranışlarının düzeleceğini umuyoruz. Bazen bunu o kadar çok yapıyoruz ki, yetişkin bir insan olup, kendi hayatlarını kurdukları zaman bile çocuklarımızı birbirleriyle kıyaslıyoruz. Onların birbirlerine olan olumlu duygularını zedelediğimizi fark edemiyoruz. Birbirleriyle kıyaslanan insanlar, kardeş bile olsalar birbirlerine öfke duymaya başlarlar. Aralarındaki samimî ve güvene dayalı ilişki, yerini rekabete ve kıskançlığa bırakır. Anne babanın gözünde daha değerli olma ve onay alma beklentisi, onları hayata ve birbirlerine karşı öfkeli yapar. Aynı şekilde evlilik sürecinde, eşimiz bizi bir diğer kişi ile kıyas etse ne hissederdik. Onun yaptığı yemeklerin daha güzel olduğunu ya da ne kadar becerikli göründüğünü söylese duygularımız nasıl olurdu. Aynı şekilde bir bayanın da eşini, eşinin yeteneklerini, çalışma düzenini, yaklaşımını ve tutumlarını kıyaslaması ona hissettirirdi dersiniz. Eminim ki, bu tarz yaklaşımlar hiç kimseye mutluluk ve enerji getirmemiştir. Sadece çok hırslı ve kıskanç yapıda olan insanlar için motive edici olmuştur, ama onların da yüreklerinde ağır yükler oluşturmuştur. Kıskançlıkla elde edilen başarı insanı ne kadar mutlu edebilir? Böyle bir başarıdan ne kadar haz alınabilir ki? Karşılaştırma yapmak, kendimizi başkalarıyla kıyaslamak bizi mutsuz ve tatminsiz eder. Bize verilen ve bizde olana dair farkındalığımızı azaltır. Elimizdekini göremez oluruz, aynı zamanda minnettarlığımızı da azaltır. Hep daha azmış, hep yetersizmiş gibi gelir. Bu ise, insanı mutsuz eder. Kronik bir hastalık gibi, üzerimize sinmiş bir hüznü ve tatminsizliği sürekli yaşarız. Belki de asrın insanının mutsuz olmasının bir sebebi de budur… İnsanın eski haliyle yeni halini kıyaslaması daha sağlıklı sonuçlar doğurur diye düşünüyorum… Eskiden nasıl biriydim, içimde neler değişti. Daha önceki olumsuz hallerimin ne kadarını terk edebildim. Yoksunluğunu çektiğim, olmasını beklediğim şeylerin ne kadar çoğu gerçekleşmiş aslında. Bana o zamanlar asla olmazmış gibi gelen şeyler ne kadar da kolay gelmiş, ne kadar da kolay verilmiş… Hayalini kurduğum birçok şey, ben bile fark etmeden, önüme konulmuş… Ben bunların ne kadarının farkına varabiliyorum? Minnettarlığımı O’na gösterebiliyor muyum? İçimde, yüreğimin en diplerinde sebepsiz mutluluklar yaşayabiliyor muyum? Kendimi sınırsız bir emniyet duygusunun kollarına bırakabiliyor muyum? Kendimi ve sahip olduklarımı diğerlerine göre kıyaslamadığım ve değerlendirmediğim zaman, bana gerçek özgürlüğü ve güveni hissettirecek olan bu duyguları daha çok yaşayabileceğime inanıyorum. Ne zaman ki, hayata kendi gözlüklerimin camından olumlu bakmayı öğrendiğimde, olayların ve elimdekilerin gerçek kıymetlerini daha iyi hissedeceğimi biliyorum. Kaybetmekten korktuklarımı, onları her an kaybetme riskine rağmen, hâlâ sevebilmeyi başarabildiğimde, büyümenin inanılmaz hafifliğini de yaşayabileceğime inanıyorum. Hayata nereden bakarsan, o da sana oradan seslenir.
10.03.2010 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (03.03.2010) - Karşılaştırma yapmak öfke doğurur |