Halil USLU |
|
Bahtiyar evlât |
“Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın ‘Öf’ bile deme, onları azarlama; onlara güzel söz söyle.” 1 “Onlara merhamet ve tevazu kanadını ger ve de ki: ‘Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.”2 “Sizin içinizde olanı Rabbiniz hakkıyla bilir. Eğer siz salih kimseler olursanız, muhakkak ki O, kendisine yönelenler için çok bağışlayıcıdır.”3 Bu mezkûr ayet-i kerimeler gibi, içtimâî hayatımıza bakan 230’u aşkın âyet-i kerime ve Peygamber Efendimizin (asm) sayısız hadis-i şerifleri vardır. Rabbimiz ve Peygamberimiz (asm) hem biz Müslümanlar hem de dünyanın gerçek huzuru bulması için bu hakikatleri bizlere çıkış ve ümit olarak takdim etmişlerdir. Cemiyetin bünyesi ve âlem çarşısı bunlara ne kadar yapışır ve bunları hayata geçirirse, elbette ülkeler ve milletler müsbet şekle ulaşacaktır. Ziyaret ettiğim tımarhaneler ve konuşmalar yaptığım huzurevleri, bakımevleri ve hapishaneler, bu İlâhî düstur ve emirlerin ne kadar önemli olduğunun bariz ve açık örnekleridir. 193 devlete baktığımız zaman bazı manzaralar ve aile büyüklerine yapılan bed muâmeleler, vicdan ehli olan insanları nasıl ürküttüğünü görmekteyiz. Gerçek çıkış yollarını göremeyenlerin sosyal hayatımızı nasıl rencide ettiğini müşahede etmekteyiz. Doğumunun sene-i devriyelerini 2 milyarlık İslâm dünyası olarak salâvatlarla, konferanslarla, sohbetlerle zikrettiğimiz ve tekrar kalbimize gömdüğümüz, her şeyimiz, Efendimiz (asm) bir hadislerinde buyururlar ki: “Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı, belâlar sel gibi üstünüze dökülecekti.”4 Bu ikaz içinde yaşayan ve yaşamayan aileler vardır. Bu hadis-i şerifler de, mezkûr âyetlerin Efendimizin (asm) dilinden dökülen ayrı birer mânâlarıdır. Dünyanın bir çok devlet ve kıt'alarında meydana gelen musîbetlerin temelinde, o diyar ve mekânlarda maalesef aile birimlerinin büyüklerine gerçek saygı ve ilginin gösterilmemesi yatmaktadır. Türkiye’deki ve dünyadaki yazılı ve görsel medya ancak musîbetin elim fotoğraflarını göstermektedir. Fakat asıl ve temel sebeplerini anlatmıyor, göstermiyor ve yazmıyor. Çünkü bazılarına dokunuyor. Bu uzun mukaddimeyi ve satırları yazmamın en büyük sebeplerinden birisi, geçtiğimiz ay içinde 94 yaşında vefat eden ve Aksaray ilimizde ikamet eden Süreyya Arıtürk amcamızın oğlu muhterem Kemal Arıtürk kardeşimizdir. K. Arıtürk, Seydişehir İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü ve Gevrekli kasabası belediye reisliği yapmış ve iman, Kur’ân hizmetinde münevver gençlerin yetişmesi için çok büyük gayret sarf etmiştir. ‘Yaşamayanlar yaşatamazlar’ gerçeği içinde muhterem kardeşim emekli olmadan ve özellikle emekli olduktan sonra çok kıymetli hanımı ile müştereken, merhum babasına, son ânına kadar, numune-i imtisâl kabul ettiğimiz harika bir hizmette bulunmuşlardır. Mezkûr hakikatleri okurken ve konuşurken, bazı zevâtın şahsıma hitaben “Var mı bunları yapan ve nerede o günler vs.” gibi suâllerine karşı bu cengâver ve vefakâr kardeşimi, örnek olarak işaret etmişimdir. Ondaki sabır, fevkalâde metanet, teslimiyet, âyet ve hadislere bağlılık ve sıla-i rahim hakikatı, görülmeye değer ve takdire şâyândır. Daimî baktığı uzun yıllardan sonra, son 40 gün merhum babalarının ayakları tamamen kangren olmuştu, yine terk etmediler ve daha çok azimle hizmette bulundular, son âna kadar. İşte bahtiyar evlât. Taziye için birlikte Seydişehir Gevrekli kasabasına intikal ettiğimiz Dr. Mustafa Sağlık Beyler, Eşref Hocalar ve emsâli zatlar aynı duyguları benimle paylaştılar. “Bahtiyar evlât” payesi herkese nasip olmaz. Bu itibarla tekrar taziyetlerimi sunuyor ve tebrik ediyorum. Dipnotlar: 1- İsra 23. âyet. 2- İsra 24. âyet. 3- İsrâ 25. âyet. 4- Keşfü’l-Hafâ, 2:163; Süyûtî, Kenzü’l-Ummâl, 9:167; İmam-ı Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, s. 341.
05.03.2010 E-Posta: [email protected] |