Aile-Sağlık |
Aile içinde bireyler konuşamaz oldu Kışısel Eğitim Uzmanı Sıtkı Aslanhan, annelerin dizilerle, çocukların bilgisayar ve telefonlarla, babaların da kahvelerde hayat sürdürür hale geldiğini söyledi. Kahramanmaraş Belediyesi tarafından, hizmet içi eğitim semineri düzenlendi. Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi’nde düzenlenen programda, belediye personeline, Kişisel Gelişim Uzmanı Sıtkı Aslanhan tarafından eğitim verildi. Programda bir konuşma yapan Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, personel eğitimlerinin kurumların ihtiyacı olduğunu ifade ederek; bu tür eğitici seminerlerin aradaki sevgi ve muhabbeti arttırdığını kaydetti. Poyraz, amaçlarının insanlara her birimle birer muhabbet fedaisi olarak hizmet vermek olduğunu vurguladı. Kişisel Gelişim Uzmanı Aslanhan da aile içi sevgi üzerine başladığı konuşmasında, çocuklara sahip çıkılması gerektiğini, onlara bir birey olarak nasıl davranılması gerekiyorsa öyle davranılması gerektiğini belirtti. İş hayatındaki başarının artmasının sebeplerinin aileden başladığını anlatan Aslanhan, aile içi olumlu ve olumsuz sıkıntıların iş hayatına da yansıyacağına dikkat çekti. İnsanların giderek birbirlerine karşı yabancılaşmaya başladığının da altını çizen Aslanhan, kimsenin kimseye tahammül edemez hale geldiğini dile getirdi. Aslanhan, “Aile içinde bireyler birbirleriyle konuşmaz oldular. Anne dizilerle, çocuklar bilgisayar ve telefonlarla, babalar da kahvelerde yaşam sürdürür hale geldi. Akrabalarla ilişkileri kestik. Kısacası yabancılaşıyoruz. Ama artık buna dur demek lâzım. Aile içerisinde zaman zaman telefonlarınızı, bilgisayarları, televizyonlarınızı kapatın. Ailenizle sık sık yürüyüşlere çıkın, yemek yerken konuşun.” şeklinde konuştu. |
05.03.2010 |
Cüceloğlu: Aileyi aile yapan temel değerlerdir Ünlü iletişim psikolojisi uzmanı Doğan Cüceloğlu, Küçükçekmece Belediyesi tarafından Halkalı Kültür ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen söyleşide, Küçükçekmecelilerle bir araya geldi. Doğan Cüceloğlu, ailenin temelinin çok önemli olduğunu vurgulayarak başladığı konuşmasında, bir ailenin kimliğini oluşturan ana unsurun o aile üyelerinin paylaştığı zemin olduğunu söyledi. Korku zemininde kurulmuş bir ailede çocukların, olayları algılamadan, anne baba baskısı ile hareket ettiklerini, bu durumun çocuklarda saygı ve sevgi problemine sebep olduğunu ifade etti. Cüceloğlu, her bireyin ailesinde görmek istediği saygı, sevgi, empati ve dürüstlüğün kolaya kaçmadan, emek verilerek oluşacağına vurgu yaptı. “Aile toplantıları temel değerlerin yaşatılmasının bir yöntemidir. Biz de toplum olarak çok güzel değerlere sahibiz.” diyen Doğan Cüceloğlu, altı ay boyunca aile toplantılarını düzenli olarak yapan ailelerde, karşılıklı saygının arttığını, kızgınlıkla öfkeyi karıştırmadan sorun çözebilme yeteneğinin geliştiğini ve sorumluluk duygusunun arttığını söyledi. |
05.03.2010 |
Ağrı kesicilere 10 milyar dolar Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sacit Güleç, sadece bel ağrısının yılda 5 milyon gün iş gücü kaybına sebep olurken, ağrı kesicilere de yılda 10 milyar dolar ödendiğini bildirdi. Prof. Dr. Güleç, hastalık belirtisi değil hastalığın işareti anlamına gelen kronik ağrının, hareketsizlik, iş ve özel hayatta başarısızlık, uyku ve yeme bozuklukları, kabızlık, cinsel isteksizlik, hayat motivasyonunda azalma, mutsuzluk ve depresyona sebep olduğunu söyledi. Kronik ağrının günümüzde özellikle ortalama hayat süresinin uzun olduğu ileri, zengin ülkelerde ciddî iş gücü kaybına sebep olduğunu ifade eden Prof. Dr. Güleç, şöyle konuştu: ''Kronik ağrılarla yaşam çekilmez hale gelir. Pek çok kronik ağrılı hasta kendisine artık inanılmadığı düşüncesiyle ya da çevresindekileri artık üzmemek için ağrılarından şikâyet bile edemez hale gelmiştir. Kendisi bile ağrısından şüphe duyar." |
05.03.2010 |
Alt ıslatma çocukların ruh sağlığını bozuyor Halk arasında ‘alt ıslatma’ olarak da bilinen enüresizin, 5 yaşından sonra çocuklarda gece veya gündüzleri yinelenen idrar kaçırma olarak görüldüğü ve ciddî sağlık sorunlarını beraberinde getirdiği bildirildi. Alt ıslatmanın ileriki yaşlarda çocuklarda okul başarısızlığı ve içe kapanıklık gibi ruhsal sorunları da beraberinde getirdiğine dikkat çeken uzmanlar, önleyici tedbirlerle bu durumun önüne geçilebileceğini belirtiyor. Ayrıca altını ıslatan çocuklara karşı ebeveynlerin sergilediği yanlış tutumlar tırnak yeme, dikkat dağınıklığı, kıskançlık gibi yeni uyum ve davranış bozuklukları özgüven eksikliği, içe kapanıklık, aşırı kaygılı olma gibi sorunların da ortaya çıkmasına sebep oluyor. Alt ıslatmanın, çocuğun sosyal uyumunu, aile ilişkilerini ve bütünüyle ruh sağlığını etkileyen bir sağlık sorunu olduğuna dikkat çeken Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Demir, toplumda gece altını ıslatmanın zamanla geçen normal bir durum olduğuna dair yanlış bir kanaat olduğunu söyledi. Toplumda alt ıslatmanın sünnet olunca, ergenlikte, askere gidince, evlenince veya doğum yapınca geçeceği yönünde yanlış inanışlar bulunduğunu kaydeden Demir, yaş ilerledikçe bazı vak'alarda kendiliğinden düzelmeler görülebileceğini ancak ne zaman olacağının bilinemeyeceğini dile getirdi. Bu düzelmeyi beklemenin çocuğun veya kişinin ruhsal yapısında derin yaralar bırakabileceğini kaydeden Demir, ayrıca sosyal hayatını olumsuz etkilenebileceğini vurguladı. Bazı çocuklarda alt ıslatmanın, büyük abdest kaçırma sorunu ile birlikte olabileceğine değinen Dr. Demir, dışkı kaçırmanın alt ıslatmanın aksine büyük oranda psikolojik olduğunu ifade etti. “Çocuğun, fiziksel, hareket, dil ve zekâ gelişimi normalse, tuvalet eğitimini aldıysa, 5 yaşındaysa, aralıkla da olsa gece veya gündüz altına kaçırma davranışı varsa, alt ıslatma davranışı psikolojik bir soruna işaret ediyor olabilir.” diyen Dr. Demir, “Alt ıslatma davranışı her zaman psikolojik bir sorundan kaynaklanmayabilir; altında yatan şeker hastalığı, epilepsi, belde sinir bozukluğu gibi organik bir bozukluk olup olmadığı mutlaka belirlenmelidir. Bunun dışında ateşli hastalıklar ve idrar yolu enfeksiyonları da altını ıslatma davranışına yol açabilir. Bu durumlarda ortaya çıkan altını ıslatma davranışı kısa süreli ve geçicidir” şeklinde konuştu. |
05.03.2010 |
ALTINI ISLATAN ÇOCUKLARINI CEZALANDIRAN AİLELER VAR Bazı annebabaların çocuklarının bilinçli olarak altlarını ıslattıklarını düşündüklerine değinen Demir, bu sebeple çocuklarını yargılayan, suçlayan, hatta cezalandıran aileler olduğunu bildirdi. Çocukların büyük bir çoğunluğunun, bilinçli olarak altlarını ıslatmayacaklarını aktaran Demir, bilinçli olarak ıslatsalar bile, çevrelerine bir mesaj vermek için, yani rahatsız oldukları durumları ifade etmek için bunu yapabileceklerini söyledi. Her iki durumda da ailelerin, cezadan ve suçlayıcı tavırlardan uzak durmaları gerektiğine işaret eden Demir, bu tip baskıcı tutumların sorunu arttırmaktan başka bir işe yaramayacağını anlattı. |
05.03.2010 |